-9-

731 107 127
                                    

İyi okumalar. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.


Ekim ayı şiddetli yağmurlarını devam ettiriyordu. Daha ekimin başlarında olmalarına rağmen yağan sağanak yağmur kışın zor geçeceğini gösteriyordu. Okuldan ve işten çıkan insanlar şemsiyeleriyle koşar adım evlerine gitmeye çalışıyordu.

Çıkış saatinde okuldan çıkmayan nadir kişilerden biri de Bridgette'ti. Okulu dersler bittikten sonra öğrencilerin yarım kalmış projelerini veya provalarını tamamlamaları için iki saat daha açık kalıyordu. Bridgette ise şemsiyesini kardeşi Marinette'e verdiği için haftanın başından beri okul çıkışlarında kütüphanede bekliyordu. Şehrin dışındaki okulundan evine gidebilmek için duraklara kadar yürümesi gerekiyordu ve bu havada yürüyecek kadar çıldırmamıştı.

Onun için iyi oluyordu da. Okulunun kütüphanesi sıradan bir okul kütüphanesi gibi değildi. Kocaman kütüphanede her çeşitten binlerce kitap bulunuyordu. Yabancı dil, resim, müzik, tiyatro, spor, dans, sayısal, sözel gibi tüm bölümlerin her türlü kitabını bulmak mümkündü. Ayrıca kütüphane okuldan farklı bir binaydı. Ama dışarıya çıkılmak zorunda kalınmaması için okula bağlı olan köprü tarzı bir koridoru vardı. Bir tarafı arka bahçeye bakıyorken diğer tarafı atölyelere bakıyordu.

Bridgette o sırada yanına aldığı Çince notlarını incelemekle meşguldü. İyi olduğunu düşündüğü kalın Çince kaynakları önünde duruyordu. Mucize kitabında çözmediği çok fazla Çince karakter vardı. Bunları çözebilecek kaynakların okulda olacağını ümit etmişti ve okulda beklediği dört günü kütüphanedeki tüm kitapları karıştırarak geçirmişti.

Karakterleri aramaktan sıkılmıştı. Oflayıp arkasına yaslandı ve kafasını cama döndü. Kütüphanenin bahçe tarafı insanların kalabalık olduğu yerdi. Orada Mucize hakkındaki notları karıştırmanın riskli olacağını bildiği için atölye tarafının en ücra köşesinde oturmuştu. Kafasını cama çevirince bahçeyi görmek varken bina görmesi daha çok sıktı canını.

Gözüyle atölyeleri taradı. Yağmur yavaşlamıştı bu yüzden karşısındaki binada neler olup bittiğini daha iyi görebiliyordu. Bazı sınıflar boşken bazılarında tek tük insan bir şeylerle uğraşıyordu.

O sırada hiç beklemediği bir şeyle karşılaşmıştı. Felix bir kat aşağıdaki resim atölyesindeydi. Gün ışını kullanabilmek için camın yanına oturmuştu. Karşındaki tuvale dikkatlice bir şeyler çiziyordu. Bridgette ne çizdiğini göremiyordu çünkü tablo Bridgette'e dönük değildi. Ama asıl önemli olan şeyi, Felix'in dikkatlice tuvale bakan yüzünü görebiliyordu.

"Her açıdan muhteşem olmayı nasıl başarıyorsun?" diye mırıldandı mest olmuş şekilde. Kitapların arasında saklanan Tikki sessizce kıkırdadı. Bridgette kafasını ona çevirdi. "Her açıdan muhteşem olduğu için modellik yapıyor." Tikki'nin dediği şeyle Bridgette'de aynı Tikki gibi kıkırdadı.

"Doğru diyorsun ama bu kadarı fazla." deyip dirseğini masaya koydu ve çenesini eline koydu. Çok güzel, ilahi bir varlığa bakıyor gibiydi. Öyle bakması da çok normaldi. Bridgette'e göre Felix en yakışıklı Yunan Tanrısı olarak bilinen Adonis'ten bile bin kat daha iyiydi.

O öylece Felix'in yüzüne bakarken Felix fırçasını tuvalden çekti. Elini dudağına götürüp yaptığı şeyi gözüyle taradı. Ardından iç çekti. Annesinin doğum gününe çok az kalmıştı. Uzun düşünceleri sonucu annesinin portresini çizmenin iyi bir fikir olduğuna karar vermişti. Ama annesi gibi mükemmel olması için çok uğraşması gerekiyordu.

İçinden bir his bu kadar çok boya kokusunun migrenini tetikleyeceğini söylüyordu. Ne yazık ki içindeki ses haklıydı. Migreninin tutacağını hissediyordu. Elindeki fırçayı yanındaki masaya koydu. Gözlerini kapatıp kafasını geriye attı. Yaptığı şey biraz rahatlamasına iyi gelmişti. Bir süre sonra daha önce defalarca kez hissettiği bir dürtüyle gözlerini açıp kütüphaneye doğru baktı.

q u e e n [miraculous pv] •Yenilenen Bölümler•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin