-15-

712 99 186
                                    

Bir önceki bölüme kıyasla fazlasıyla çerez bir bölümle geldim.

İyi okumalar. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

Çalınan yüzük haberi tüm Paris'in kulağına kadar gelmişti. O kadar değerli bir yüzüğün çalınmasına üzülenlerden daha çok kıskançlığına yenik düşüp "İyi olmuş." diyen kişiler sosyal medyayı sallamıştı. Çoğu bu yüzüğü ilk defa duymuş kulaktan dolma haberlerle bir sürü gönderi paylaşıyordu.

"Dün gece saatlerinde Agreste Malikanesi'nden çalınan Güneş Yüzüğü hakkında araştırmalar sürüyor. Aile üyelerini dün gece soruşturmaya alan polisler bugün otel çalışanlarıyla da görüşeceklerini söylediler.

Güneş Yüzüğü olarak bilinen bu yüzüğün yüzyıllar öncesinden kalan bir antika olduğu-..."

Emilie sinirle odadaki televizyonu kapatıp kumandayı koltuğa fırlattı. Dün geceden beri bir gram uyumamıştı. Tüm gün evin farklı yerlerinde sağ-sola doğru yürümüş, içinden lanetler okumuştu. Nasıl olur da o aptalın tuzağını düşüp yüzüğü kaptırabilmişti?

Gabriel saatlerce onu sakinleştirmek için uğraşmıştı ve sonunda yorgun düşmüştü. Yatakta yatmış şekilde yatak odasında söylenen karısını izliyordu. "Ee, plan yaptın mı bari bu süreçte?" diye sorduğunda Emilie yatağın önündeki pufa oturdu. Ellerini başına koyup ovaladı.

"Sinirden düşünemiyorum ki Gabriel! Aptal gibi tuzağa düştüm." Gabriel karısının o haline dayanamayıp arkasından ona sarıldı. Boynunu öpüp kulağına doğru konuştu. "Dert etme bu kadar. Onu yenmek için yüzüğe ihtiyacın yok."

Emilie kafasını hafifçe çevirip kocasının yüzüne baktı. Kadının gözleri yorgunluktan kıpkırmızı olmuştu. Karısının yanağına küçük bir öpücük kondurdu Gabriel. "Uyumalısın." Emilie daha fazla direnmeyecekti. Gerçekten yorulmuştu. Üstelik uyumak sinirinin yatışmasına yardımcı olabilirdi.

Kafasını sallayıp ayağa kalktı, sabahlığını üstünden çıkardı. Yatakta kendi tarafına doğru ilerlerken Gabriel yorganı kaldırıp ona yer açtı. Emilie yatağa yattığında tüm vücudunda yorgunluğu yüzünden sızlama hissetti. Gabriel karısına sarıldı ve saçlarını öptü. "Her şeyi düzelteceğiz." diye fısıldarken karısı çoktan uyumuştu.

Onlar henüz yeni yatarken Felix uyanmıştı. Yatakta doğrulup gerindi. Sırtını yatak başlığına yaslayıp ellerini yüzüne kapattı. Yüzünü ovaladıktan sonra nefes verip kafasını kaldırdı. Bridgette'in onu öylece bıraktığına hala inanamıyordu. Neydi bu, her şey tam tersine mi dönmüştü?

Tek o değil Carl, Sandy ve annesi bile inanamamıştı Bridgette'in bir anda kaçıp gitmesine. Neden gittiğini sormak için Sandy defalarca kez aramış, gittikten iki saat sonra aramalara geri dönmüştü. Bahanesi ise eve geç kalmak istemediği olmuştu. Tabi ki kimse buna inanmamıştı ama Bridgette'in her zamanki bahaneleri diye aldırış etmemişlerdi.

Felix'in düşüncelerden sıyrılmasını yan tarafından gelen mırıldanma olmuştu. Kafasını Plagg'e çevirdiğinde onun uykusunda sayıkladığını gördü. "Camembert..." diye mutlu mutlu sayıklaması Felix'i güldürdü. Felix yataktan kalkıp Plagg için peynir doldurduğu dolabı açıp içinden bir dilim camembert çıkarttı. Yavaş adımlarla Plagg'e doğru ilerleyip peyniri Plagg'in etrafında çevirdi.

Plagg kokuyu alınca gözlerini açmış hızlıca peynire sarılmıştı. Felix peyniri onun kollarına bırakırken güldü. "Günaydın Plagg."

Plagg onu aldırmayıp kahvaltısını yaparken Felix kafasını iki yana salladı. "Güzel kokan bir şeyi sevemez miydin Plagg..." diye söylenerek banyoya ilerledi. Çeşmeyi açıp yüzüne su çarptı. Yanındaki havluyla yüzünü kurularken aynadaki yansımasına baktı. Elindeki havluyu bırakıp iyice kendi gözlerine baktı.

q u e e n [miraculous pv] •Yenilenen Bölümler•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin