0.3

31 13 11
                                    

Derya 'nın tarif ettiği yere geldiğimizde yerde kanlar içinde yatan Aras'ı görmemle Derya'nın üzerine yürümem bir oldu.
"Sen ne gurursuz haysiyetsiz bir insanmışsın ya. Eğer onun peşini bıraksaydın şimdi bizimle beraber gülüp eğleniyor olacaktı. "

Derin bir nefes alıp konuştu,

"Eylül yemin ederim benim bir suçum yok. Karşıya geçiyorduk aniden bir araba çıktı sonra da böyle oldu işte. Hem olan olmuş neyi değiştirebilirsin ki? Belki sizin yanınızda da olsaydı böyle olacaktı."

Nasıl bu kadar soğukkanlı olabiliyordu acaba? Aras onun düzeleceğini düşünüp ona bir şans daha vermek istemişti .

"Yine parmağında oynatacaktın değil mi? Bana bak , Aras senin oyuncağın falan değil. Git kendine başka bir oyuncak bul. "
Sesimi biraz daha yükseltmiştim. Berkant olanları görünce yanımıza geldi.
"Eylül sakin ol. Ambulansı aradım. Birazdan burada olurlar, iyi olacak tamam mı?"
İfadesizce baktım. 'Tamam' diyemedim çünkü bu ciddi bir şeydi. Ne olacağı hiç belli olmazdı. Böyle düşünmek de beni deli ediyordu işte.
Daha sonra Berkant, Derya'ya dönerek
"Sen de git artık. Burada durmanı gerektirecek bir şey yok."dedi.

Ardından sinsi şeytanın  kulak tırmalayıcı sesi kulaklarımı mahvetti:
"Ama Berkant ben onu çok seviyorum."

Berkant'a fırsat vermeden ben konuştum
"Ne sevmesinden bahsediyorsun ya? Onu yaptığın şeylerden önce düşünecektin. Şimdi defol!"

Bir şey demeden hızlı adımlarla buradan uzaklaştı.

Onun gitmesiyle Aras' ın yanına yaklaştım. Kaşının üst kısmı yarılmıştı ve karnında cam parçaları vardı. Baygın bir şekilde yerde yatıyordu ve bizim burada ambulansı beklemekten başka yaptığımız bir şey yoktu.
"Berkant nerede kaldı bu ambulans?"

"Aradım ama ne zaman gelirler bilmiyorum. Delireceğim "
Dedikten sonra Efsun'un yanına gitti. Bir duvara yaslanmış ifadesizce yere bakıyordu.
Berkant onunla konuşurken Aras' a baktım. O bunların hiç birini haketmiyordu. Çünkü onun kalbi çok saf ve temizdi. Ne olursa olsun bana hep destek oldu. Ve ben onu böyle görmeye hiç dayanamıyordum.

Ayağa kalkıp Berkant ve Efsun'un yanına gittim.
"Nasıl bu kadar rahatsınız arkadaşlar ya. Aras ölüyor orada ölüyor.! Hiç mi sevmiyorsu-" Efsun lafımı kesti:

"Eylül ne dediğinin farkında değilsin. Ne yapabilirim sen söyle hadi. Doktor muyum ben?"

"Burada rahat rahat beklemeyi biliyorsun ama !"

" Sen gerçekten aklını kaçırmışsın. Bir de gelmiş bana Aras'ı sevmediğimi söylüyorsun."

"Dışardan nasıl görünüyorsunuz acaba düşündünğz mü?"

" Bu mu yani Eylül? Bizi dışardan bakarak mı yargılıyorsun? Yazıklar olsun sana."

Berkant araya girdi" Kızlar tartışmayın. Eylül sen de sus artık çok ileri gidiyorsun."

"Sen zaten hep onun yanında oldun Berkant. Bir kere de 'Eylül ne halde?' diye düşünen olmadı."

Tam Berkant bir şey diyecekti ki kulağımı ambulans sireninin sesi doldurdu. Şu an hissettiğim şey her neyse çok kötüydü...

Ambulans görevlileri Aras' ı ambulansa taşıdıktan sonra " Yanına bir kişi gelsin" dediler .

" Ben gelirim."

......

Hastane kapısına ulaştığımız anda ambulansın arka kapısı açıldı ve görevliler sedyeyi açıp Aras' ı aşağı indirdiler.
"Aras Bulut. 17 yaşında travmatik bir  kaza geçirdi. İç kanaması ve çok kan kaybı var. Deselerasyon olma ihtimali çok yüksek. Tansiyon 7/6"

"Acilen ameliyata almamız lazım. Söyleyin ameliyathaneyi hazırlasınlar hemen."

"Hemen haber veriyorum hocam."

Bütün doktorların, hemşirelerin sesi birbirine karışmış beynimde yankılanıyordu.

Ameliyathanenin kapısı açıldı ve Aras'ı içeriye aldılar. Kapı kapandı ve sanırım benim gözlerim de kapandı...

DONDURMA || t e x t i n gHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin