"Efendim, beni çağırmışsınız." Tek dizimin üstüne çöküp başımı eğerken Efendi Lucifer'ın beni neden çağırdığını düşünüyordum. Görevim bitmiş, meditasyon yaparken Deatalardan* biri gelmiş, Efendi Lucifer'ın beni çağırdığını söylemişti. Şimdiyse huzurunda, söyleyeceklerini bekliyordum.
"Kendine yardımcı, çırak, arkadaş, ortak artık ne dersen bazı kişiler almanı istiyorum. Onları eğitecek ve birlikte yaşayacaksın." Efendi Lucifer'ın emrini duyduğumda şaşırdım. Bu zamana kadar yalnız yaşamıştım ve görevleri tek başıma halletmiştim. Ama şimdi yanımda başka kişilerde olacaktı. İletişimim iyiydi fakat içten pazarlıklı soytarılarla konuşmayı sevmezdim. Neyse ki Efendi Lucifer, kimi seçeceğim konusunda bir şey söylememişti. En azından kendi seçtiğim kişilerle yaşayacaktım.
"Emredersiniz efendim." Reddetme gibi bir lüksüm de yoktu tabii. Ayağa kalkıp baş selamı verdim ve odadan çıktım. Yanıma birilerini alacaksam en iyisi açık arttırmaydı. Sonradan sorun çıkartacak pürüzlerin çıkmasını istemiyordum. Cor Ligno İmparatorluğu'na doğru uçmaya başladım. Başkenti Lignum, açık arttırmalarının mükemmelliği ile ünlü sayılırdı. Orada işe yarar kişiler bulacağıma emindim.İmparatorluk sınırına girdiğimde hızımı arttırdım. Lignum Şehri'nin surları görüş alanıma girmişti. Yere inip çevreye enerjimi saldım. Olası bir tehlikede harekete geçmem hızlı olmalıydı. Kapüşonumla gözlerimi kapatıp sıraya girmeden muhafızlara yürüdüm. İnsanlar öfkeyle bağırıyordu ama bu benim umrumda değildi. Muhafızların yanına gidip beklemeye başladım. Birisi beni fark edince dönüp "Sıraya gir çöp, yoksa canına mı susadın?" Dedi. Kapüşonumu hafifçe kaldırıp muhafızın gözlerinin içine baktım. Yavaşça titremeye başlayıp anlında terler birikince kana susamışlığımı biraz daha arttırdım. Muhafız dayanamayıp yere düştü. Yanındakı arkadaşı fark edip onu kenara ittirdi ve "Geç." Dedi. Hızla şehre girip Mangone'ye doğru yürümeye başladım. Mangone; açık arttırmaların yapıldığı binanın adıydı. İmparatorluk sarayına yakın, koruması güçlü bir yerdi. Bu şehrin gelirlerinde onun da büyük bir katkısı vardı ve bizzat İmparator ve ailesine bağlıydı. Binaya varınca içeri girip lobiye yürüdüm.
"Güzel köleler bulabileceğim bir açık arttırmaya katılmak istiyorum." Dedim ve lobide ki adama bir altın verdim. Adam gülümseyip " Tabii efendim. 20 dakika sonra istediğiniz türde bir açık arttırmamız var. Bugün yakalanması zor ırklardan çocuklar getirildi, eminim istediğiniz gibi köleler bulabilirsiniz. Bu kartı alın ve yanına gelen görevliyi takip edin lütfen." Adamın uzattığı kartı alıp hemen yanımda duran kızı takip etmeye başladım. Üstünde 7 yazan bir salonun kapısının önünde durunca kız kapıyı açıp bana yol verdi. Salon şimdiden dolmaya başlamıştı. Çoğunluğu soylular kaplıyordu. Kızı takip etmeye devam edip bana gösterdiği koltuğa oturdum. Ortalarda bir koltuktu.
Sahnede ortaya çıkan adamla açık arttırma başladı. "Saygıdeğer konuklarımız, öncelikle hepiniz hoşgeldiniz. Bendiniz 'Yetim Arthur'. Açık arttırmaya ilk kez katılan konuklarımız için olacakları açıklayacağım. Gelen ürüne verilen başlangıç fiyatını arttırmak ve almak için kartlarınıza verdiğiniz fiyatı fısıldayın. Eğer en yüksek fiyat sizinki ise ürün size satılır. Bugün çok güzel ürünler olduğu için hemen başlıyorum." Adam sözünü bitirince sahnedeki perde kapandı ve yaklaşık 10 saniye sonra açıldığında 10 tane üstü kırmızı kadife bir örtüyle örtülmüş kafes sahnenin ortasındaydı. En baştaki kafese yaklaşıp örtüyü çekti. Kafeste küçük bir Dryad* vardı. Korktuğu her halinden belli olan Dryad olanları muhtemelen anlamıyordu.
"Başlangıç fiyatı 22 altın!" Enerjimi gönderip kontrol ettiğimde yüzümü buruşturdum işime yaramazdı. Ben içinde dengelenmiş halde iyilik ve kötülük olan kişiler arıyordum. Gerektiğinde elini kana bulayabilen, gerektiğinde şefkatli davranabilen kişiler. Fiyatlar fısıldanıp alacak olan kişi belli olduğunda kafesi sahneden aldılar. Adam ikinci örtüyü çektiğinde kaşlarım istemsizce havaya kalktı. İçinde bir insan vardı ama ama daha 6-7 yaşlarında olmasına rağmen o kadar güzeldi ki onun için rahatça milyonları öldürebilecek kişiler çıkabilirdi. Adam "Başlangıç fiyatı 15 altın!" Diye bağırdı. Enerjimi gönderdiğimde gözlerim parladı. Aradığım çocuklardan birisi buydu. İçsel dengesi gayet iyiydi ve şuan içinde bulunduğu duruma rağmen etrafa gözükara bakışlar atıyordu. Karta hızlıca "50 altın!" Diye fısıldadım. Adamın bir anlığına gözleri açlıkla parladı ama kendini hemen toparladı. Bu kadar büyük bir meblağ beklemediği açıktı. Kısa bir süre daha müşterileri dinledi. Sonra bir adam kafesin sahneden aldı. Adam üçüncü Kafese yaklaşıp örtüyü çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Paladinlerin Ölümü
Fantasia"Efendim, beni çağırmışsınız." Tek dizimin üstüne çöküp başımı eğerken, Efendi Lucifer'ın beni neden çağırdığını düşünüyordum. "Kendine yardımcı, çırak, arkadaş artık ne dersen bazı kişiler almanı istiyorum. Onları eğitecek ve birlikte yaşayacaks...