Eve hoşgeldiniz

52 6 1
                                    

   Üstümdeki pelerini çıkarıp kucağıma koydum ve kızlara gülümsedim. "Merhaba küçük hanımlar. İsminizi öğrenebilir miyim?"

   İnsan ve elf olan biraz ürkmüştü. İlk önce iblis öne atıldı. "Benim ismim Victoria." Victoria'ya  gülümseyip elimi uzattım. "Tanıştığımıza memnun oldum Victoria." Elimi sıkıp gülümsedi. "Bende memnun oldum."

   İblis insan melezi olan yanıma gelip "Ben Celestis."   diyerek elini uzattı. Elini sıkıp "Memnun oldum Celestis." dedim. Kafasını sallayıp oturduğu yere döndü. Elf biraz çekinerek yanıma geldi.

   "Ben Ameltheia. Ben, ben korkuyorum." Aniden ağlamaya başlayan elfe sarılıp saçlarını okşamaya başladım. "Artık korkmana gerek yok Ameltheia. Ben sizin arkadaşınız olmak ve sizi korumak için buradayım." Korkmasın anlayabiliyorum. Küçükken, ne olduğunu anlamadığın bir durumun içinde olmak travma yaratacak kadar korkutabiliyordu.

   Geri çekildi ve gözlerime baktı. "Ama bizi köle olarak sattılar, kölelere herkes kötü davranır." Hâlâ gözlerinden yaşlar akıyordu. Kötü şeyler yaşadıkları belliydi. İhtiyaçları olan sevgiyi, ilgiyi ve aileyi onlara vereceğim.

   "Onlar sizi köle olarak satmış olabilir ama ben sizi köle olarak satın almadım. Benim sizi alırken amacım arkadaşlarım ve ailemin olmasıydı." Gözlerini kocaman açıp "Senin ailen yok mu?" dedi. Gülümsemem biraz hüzünlenirken Ameltheia'ya bir daha sarıldım. "Artık var." Ameltheia da bana sıkıca sarıldı. "Biliyor musun? Benim ailemdekiler beni kovup bir daha gelme dediler." dedi ve daha çok ağlamaya başladı.

   İnsan olan konuşmaya dahil oldu. "Benim ailem dedemdi. Onu öldürdüler." Gözlerinden küçük küçük yaşlar akarken Ameltheia'yı kucağıma aldım ve gidip ona da sarıldım. İkisi bana sarılmış ağlarken Victoria ve Celestis'e döndüm. Victoria'nın gözü biraz dolmuştu ama yinede yaşların düşmesine izin vermiyordu. Celestis ise sanki bunlar onu hiç etkilememiş gibi çevreyi inceliyordu.

  Ağlamaları azalan ikiliye bakıp geri çekildim. "Şimdi düzgünce tanışalım ve başınıza neler geldi anlatın, tamam mı?" Hepsi kafasını sallayınca ilk Ameltheia'ya baktım.

   "Ben Luminis'de yaşıyordum. Elflerin şehrinde. Büyüdükçe ten rengim yavaşça koyulaşmaya ve kara Elflerin ten rengine benzemeye başladı. Sonra beni Kara Elf ilan edip şehirden sürdüler." Saçlarını okşayarak "Üzülme demeyeceğim, ama üzüntünün seni sarmasına izin verme. Bugün üzül, yarın üzül, diğer gün üzül ama üzüntünün sana hükmedip geleceğini mahvetmesine izin verme." Kafasını salladı ve gözlerinde kalan son yaşları sildi.

   İnsan olana döndüm. "Benim adım Aster. Ormanda dedemle birlikte küçük bir kulübede yaşıyorduk. Yemek yerken çevreden geçen bir grup haydut kulübeye geldi ve dedemden değerli eşyalarını ve paralarını vermesini istediler. Fazla bir şey çıkmayınca dedemi öldürüp beni yanlarına aldılar ve buraya sattılar." Yine gözü dolunca onu kendi halinde bıraktım. Sevdiği bir insanı gözlerinin önünde kaybetmek ağırdı ve anladığım kadarıyla daha atlatamamıştı. Biraz içini boşaltması iyi olabilirdi.

   Victoria ona dönmemi beklemeden söze girdi. "Ben küçük bir iblis kabilesinde yaşıyordum. Ama bazı sebeplerden ötürü kabileden ayrılmak zorunda kaldım. Annem ve babam ölü, bir tane kardeşim var ama tehlikeyi hissedince onu ormandaki bir ağacın oyuğuna sakladım. Daha bebek. Buradan çıkınca onu alabilir miyiz? Muhtemelen şuan baya acıkmıştır ve ağlıyordur." Yanağından makas alıp gülümsedim, "Tabii alırız."

Paladinlerin ÖlümüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin