*6*

42 4 3
                                    

Öyle bir dalmışım ki bu akşamüstü
Komşu arsadır gözümde gökyüzü

Ben dünyadan bihaber çocuğum
Kayıp zıpzıplarımı arıyorum

Koşun çocuklar koşun komşu kızlar
Avuçlarıma sığmıyor yıldızlar

CAHIT SITKI TARANCI


☆☆☆
Elimdeki şiir kitabının son dizelerini bitirerek başımı kaldırıp nefeslendim.Şehrin kütüphanesinde oldukça ıssız olan cam kenarında bir yerde yaklaşık bir saattir şiir kitabı okuyordum.Haftasonunu fırsat bilip sabah sporunun ardından buraya gelmiş kahvemden yudumlar eşliğinde kendimi sözlerin ve hislerin kucağına bırakıyordum.

Sahi insan okudukça hisleniyor mu?

Okumak dünyadan bir kaçış değil mi?

Bazen keder bazen de mutluluktur kitap.Kokusu,sayfalara her dokunuşumuzdaki hissi,sesi başlı başına bir kaçıştır aslında.Elimdeki kitabı bitirip tekrar eski yerine koymak için ayaklandım.Buradan bir kitap alıp sahile gitmeliydim.Evet bu nefeslenmem için iyi bir fikirdi.Her zaman yaptığım gibi gözlerimi usulca kapattım ve parmaklarımı özenle raflara yerleştirilmiş kitapların üzerinde gezdirmeye başladım.Hissederek kitap seçmeye bayılıyordum çünkü bu aşırı eğlenceli bir eylemdi benim için.Ardından parmaklarım bir kitabın üzerinde asılı kaldı.Gözlerimi aralayıp kitabı rafından çıkarttım.
Yine harika bir seçim yapmıştım.Yazarı José Mouro De Vasconcelos olan Şeker Portakalı adlı kitaptı.Hep bir yerlerden duyduğum ama bir türlü fırsatını bulup okuyamadığım bir yapıttı ve şu an bu durum beni aşırı keyiflendirmişti.

Seçtiğim kitabı ödünç alarak kütüphaneden ayrıldığımda önüme caddeler,yollar,insanlar serildi.Köşede oldukça kendi hâlinde duran bir pastaneden simit alarak sahilin yolunu tuttum.Yaklaşık olarak bi 10 dakika sonra da denizin o muhteşem ferah kokusunu almaya başladım.
Artık yaz aylarının son demlerini yaşadığımız için hafif serin esen rüzgâra karşı ceketime sarıldım.Kayalıkların olduğu tarafa geçip uygun bulduğum bir yere hemencecik oturuverdim.En önemlisi olan zira o olmadan hayattan keyif alamayacağım kulaklığımı çıkartıp son zamanlarda sıkça dinlediğim şarkıyı dinlemeye başladım.

Denizin hafifçe kayalara çarpan küçük köpüksü dalgalarını izlemek beni rahatlatıyordu.Önümde deniz,elimde simit,kulağımda o mahur beste....başka ne isteyebilirim ki.
Cem iki hafta önce ailesinin yanına dönmüş sahalar yine bana kalmıştı.Monoton sayılacak olan hayatıma kısa bi aradan sonra tekrar döndüm.
Aslında seviyordum tekdüze yaşamı, sessizliği,dinginliği.Adeta sabahın ilk saatlerindeki durgun bir denize benzetiyorum bu durumu.

Favori listemden birkaç parça daha dinledikten sonra ayaklanıp sahilden uzaklaştım.Envai çeşitte dükkânların olduğu caddede yürürken tüm estetiği ile dikkatimi çeken sanat malzemelerinin satıldığı yere girdim. Resim yapmayı oldum olası severim.Resim,vurduğunuz fırça darbeleri ile size ruhunuzu yansıtır ve sizi kelimelerin ötesine götürür.Zaten sanat dediğimiz şey kelimelerin ötesi değil midir? Bu durumu şöyle özetliyor sevgili Van Gogh:
Ben gözlerimin önünde olanı olduğu gibi vermekten çok,boyayı kendime göre bir amaçla dile getirmek istediğimi daha bir kuvvetle dile getirmek için kullanıyorum.*

Dükkândan birkaç kutu boya,tuval ve işime yarayabilecek fırçalardan alıp eve doğru gitmek için hareketlendim.Yarım saatin sonunda ise yatağıma uzanmış bir şekilde
yorgunluğumu atmaya çalışıyordum.Çözülecek birçok test,yapılacak ödev ve bitirelecek tonla konu varken ben uzanmayı tercih ediyorum.Öyle ki artık masanın başına geçip ders çalışmaktan bile sıkılmaya başlamıştım nedenini bir türlü çözemediğim üzerimdeki bu halsizlik beni ister istemez yoruyor.Ayşen teyze de bunun bilince ve beni birtakım işlerle meşgale edip kafamı dağıtıyor.
Yatağıma Mia'nın aniden zıplamasıyla onu iyice kendime çekerek öpmeye başladım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 15, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KARİNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin