Şşşt güzellik,şuradaki yıldızdan oy vermeyi unutma sakın!
××××××××Sabah uyandığımda Kral Jeon,göğsüme sığınmış ve derin derin nefesler alarak uyuyordu.
O kadar güzeldi ki.. Bütün her şeyimi altüst ediyordu. Çocuk gibiydi şuan.
Kirpiklerini biraz kırpıştırmış,ardındansa gözlerini aralamıştı.
Yaklaşık 1 dakika kendine gelmeyi beklemiş ardından şişmiş yüzünü,yüzüme çıkarmıştı.
"Güzelim.." Demişti kısık ve boğuk sesiyle,neden yanımda olduğunu sabah sersemliği ile unutmuştu.
"Hm?" Dediğimde hafifçe doğrulmuş,dudaklarını dudaklarıma bastırmıştı.
"Burada mı uyumuşum ben?" Dediğinde tebessüm edip kafa sallamıştım. Dün o kadar ağlamıştı ki,sonunda yorgun düşüp koynumda uyumuştu.
"Evet efendim,yorgun olduğunuz için daldınız,bende uyandırmadım rahatsız olmayın diye." Dediğimde o da kafa sallamıştı.
"Benim gitmem gerek,batı topraklarına gideceğim." Dediğinde korkuyla ona bakmıştım.
"Neden,ne işiniz var orada?" Dediğimde,aslında 'Bana nasıl hesap sorarsın?' azarı yiyeceğimi düşünmüştüm. Ama o beni öpmüş ardından cidden bana hesap vermişti.
"Dostça(!) olduğunu iddia ettikleri bir yemeğe davet ettiler. Elbette dostça olmayacağını biliyorum fakat,korkup gelmediğimi düşünmesinler diye gideceğim." Dediğinde ergenliğine göz devirmiştim. Bu sabah gereksiz cesurdum ve umarım günün sonunda başım kafamda kalırdı.
"Efendim,ya bir şey olursa? Belli ki bir şey yapacaklar,lütfen gitmeyin. Ne derlerse desinler." Dediğimde yine beni şaşırtmış,kemikli ellerini elime sarmıştı.
"Sorun olmayacaktır. Bana bir şey yapacak kadar büyük değiller ama bu açıkça bir tehdit. Krallar ve birkaç kadın eğlence gecesi tarzı bir şeymiş. Önemsenecek bir şey değil." Dediğinde kaşlarımı o kadar çatmıştım ki alnım kırışmıştı.
"Kadınlar.. Anlıyorum,tabii sizde uzun zamandır kadınlarla beraber değilsiniz." Sesim o kadar kırgın ve kısık çıkmıştı ki. Deli gibi kıskanmıştım. Az önce tuttuğu elimi çekip,gözlerimi kaçırdığımda dünyanın en güzel kıkırdaması kulaklarıma dolmuştu.
"Güzelim,kıskanıyor musun?" Dediğinde gözlerimi yüzü hariç heryerde gezdirmiştim.
"K-kıskansam bile,size karışacak bir haddim yok efendim." Dediğimde çenemi parmağı ile nazikçe kavramış ve ona bakmamı sağlamıştı.
"Taehyung,bana yalnızken resmi olmandan hoşlanmıyorum. Üstelik dün gece sana sığındığımda hayatımda ki yerin hakkında bir fikrin olmuştur diye düşünmüştüm. Hayatıma karışabilirsin,o hadde ki tek insan sensin."
Bana hayatına karışma izni vermişti. Ve normal krallar eşlerine bile bu konuda izin vermiyorlardı.
Bana resmen hayatında değerli bir yere sahip olduğumu söylemişti.
"O zaman,evet kıskandım. Başka kadınlarla gece geçirmeniz beni rahatsız eder." Dediğimde gülmüştü. Hoşuna gitmişti,kıskanmam hoşuna gidiyorsa eğer ne mutlu ona.
Çünkü ben evrenin en kıskanç ukesiyim.
"Söz veriyorum o kadınlara yaklaşmayacağım güzelim. Senin bedeninden başka bütün bedenler yasaktır bana. Bunu sen söylemesende biliyorum." Dediğinde gülümseyip kafamı sallamıştım.
"Dikkat edi- et olur mu? Sana bir şey olmasına dayanamam." Resmiyeti yıkıp konuştuğumda gözleri kısılana kadar gülümsemişti.
"Resmiyeti aşmamız güzel. Ve dikkat ederim ama yinede.." Derin bir nefes alıp bedenimi kucağına almıştı.
"Ne zaman ne olacağını bilemem. Düşmanım çok ve ben düşman topraklarına gidiyorum. O yüzden nefesin kesilene kadar öp beni." Dediğinde gözlerim dolmuştu. O kadar haklıydı ki,bu haklılıktan nefret ediyordum.
Ne olursa olsun,ona bir şey olması beni bitirirdi. Bütün duygularım derime nüfus eder ve kendi kendimi bitirirdim.
Tek damla göz yaşım düştüğünde hemen baş parmağı ile göz yaşımı silmişti. Göz yaşımın bıraktığı izi öptüğünde,dudaklarını tenimden çekmeden fısıldamıştı.
"Sakın ağlama. Ağlarsan orada aldığım her nefes zehir olur boğar beni. Aklım sende kalmasın,tamam mı güzelim?" Dediğinde kafa sallamış ve isteğini gerçekleştirmek için dudaklarımı dudakları ile buluşturmuştum.
O kadar yavaş öpüyorduk ki,nefesi bile birbirimizden alıyorduk. Elleri belimi sarmış, benimse kolum çoktan boynuna dolamıştı. O kadar doyamamıştık ki birbirimize.
Jungkook'un bu kadar tedirgin olma sebebi belliydi. Bana yalan söylüyordu,bu basit bir yemek değildi.
Ona bir şey olma ihtimali vardı.Batı ordusu ile çatışacaklarını düşünmek kalbimi durdurmuştu.
Nefesimiz kesildiğinde alnını alnıma yaslamıştı.
"Söz ver bana,sana bir şey olmayacak." Dediğimde kafasını olumsuz anlamda sallamıştı.
"Benden isteme bunu. Söz veremem. Taehyung eğer bir şey olursa,yazdığım notta hayatını sürdürebileceğin bir miras var tamam mı?" Kafamı sinirle olumsuz anlamda sallamıştım.
"İstemiyorum bir şey! Bana hayatta olacağının sözünü ver Jungkook!" Dediğimde soğuk kanlılıkla alnımı öpmüştü.
"Üzgünüm meleğim. Ama ben savaşçıyım. Mecbur olduğum şeyler var. Sadece kalbinin benimle olduğunu hissetsem yeter." Dediğinde yenilgi ile kafa sallamıştım.
"Jungkook,dikkat edeceksin. Hiçbir şeylerini kontrol etmeden yeme." Dediğimde kafa sallamıştı.
"Tamam söz güzelim. Sende dikkat et tamam mı? Ağladığını duyarsam eğer burnunı ısırmak zorunda kalırım." Ciddi konunun ortasında söylediğine ikimizde kıkırdarken,sonunda onu yolcu etmek için kalkmıştım.
Adamın kemiklerini kıracak kadar sıkı sarılmış daha sonra ise doya doya yüzünün her yerini öpmüştüm.
O ise gitmeden önce dudaklarımı öpmüş,son cümlesini kurup odamdan çıkmıştı.
"Taehyung,dünyalar güzelim. Belki dönmek nasip olmaz diye söylüyorum. Sana çok aşığım."
××××××
O kadar içime sinmiyor ki,lütfen nasıl gittiği hakkında fikrinizi yazın.Little spoi;
Kraliçe Taehyung.Sizi seviyorum çiçeklerim 🌸
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİAMOND AND COAL|TAEKOOK
FanfictionTaehyung, Kral Jeon'un hareminin en değerli cariyesiydi. [fem!Tae] [Uke!Tae] [Seme¿Kook]