2. Bölüm

11.4K 1.1K 691
                                    

Lütfen beğenip yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar!

2. Bölüm

Okul koridorunda yürürken, Jimin sabah sabah tüm gevezeliğini konuşturmaya başlamıştı. Bir süre sonra ne anlattığını dinlemeyi bırakmış, koridorda yürüyen insanları incelemeye karar vermiştim. Bu incelemelerim en çok Jimin'in işine yarıyordu sanırım. Çünkü hareket ve mimiklerden insanların kişiliğine dair her şeyi anlayabiliyordum. Bu özelliği kafede çalışırken sapık insanları algılamak için geliştirsem de, okuldaki dedikoduları anlamaya da fazlasıyla yardımcı oluyordu. Mesela ileride duran peteğe yaslanmış ve dip boyasının gelmiş olduğu fazlasıyla belli sarışın kızın saçının buklesi ile oynaması, karşısındaki çocukla flört etmeye çabaladığı açıkça belli oluyordu ama sağ gözünün arada seğirmesinden isteğini karşılığı görmediği de anlaşılıyordu. Kızın okulda birçok kişiyle çıktığını duyduğum için bu flörtüz halleri garibime gitmemişti. Gözlerimi karşısındaki çocuğa çevirdim. Anında göz göze geldiğim Jungkook ile kendimi irkilmemek için zor tuttum.

Bir de şu çocuğun çalıştığım yeri öğrenmesi olayı vardı değil mi?

Jimin bu konuda fazlasıyla telaşlı davranıyordu. Beni ve Jimin'i tanıdığından emindim. Zaten erkek olduğumu anladığını da belirtmişti. Asıl garip olan ise bunu okula yaymamış olmamasıydı. Ne kadar o çocuktan korkmasam da, okula bunu yayıp bizimle dalga geçeceğinden emindim. Tabii bu olmamış, tersine onunla kafede karşılaşmamızın üzerinden geçen beş gün boyunca sürekli kafeye gelmişti. Artık devamlı müşterimiz haline geldiği için de Hyomin noona Jungkook'u benim müşterim olarak belirlemişti. Kafeye her gün gelen müşterilerin istediği hizmetçiyi seçip, kendisine sadece o hizmetçinin hizmet etmesini isteme gibi bir artıları vardı. Jungkook'a hangi hizmetçiyi seçeceğini belirlemesi için isimlerimizin yazılı olduğu bir kâğıt vermiştik. Hyomin noona kâğıtta işaretlenen ismin benim ismimin olduğunu söylediğinde cidden şaşırmıştım. Okulda kızlarla olan ilişkileriyle tanınan bir çocuk, neden bir erkeği kendi hizmetçisi olarak seçerdi ki? Gerçi sorgulama gibi bir şansım olmadığı için kabul etmek zorunda kalmıştım.

Junkook'un tam yanından geçerken önünde duran kıza çevirdim gözümü. Çatık kaşlarla ona değil de, bana bakan Jungkook'a bakıyordu. Gözlerinin dolmasından anlıyordum ki bu şekilde bir umursanmamaya alıştın değildi. Her zaman istediklerini elde ettiğinden emindim. Jungkook'un onunla ilgilenmemesi egosunu kırmış olmalıydı. Kızın bu durumuna bir tık üzüldüm. Benim ilgilendiğim birinin bana böyle davranması beni kesinlikle çok üzerdi.

Jungkook'lardan birkaç adım uzaklaşınca hala yanımda car car konuşan Jimin'in koluma kırar gibi asılmasıyla ona döndüm. " Jungkook gözünü senden ayırmadı resmen. Bu çocuk beni çok huylandırıyor. Hala okula bizim hakkımızda dedikodu yayacak diye diken üstünde bekliyorum." Derin bir nefes verdim. Jimin kadar olmasa da ben de bu çeşit bir dedikodunun yayılma ihtimalinden korkuyordum.

" Bir şey söyleyecek olsa şimdiye kadar söylemez miydi? Zamanı geçiştirerek eline ne geçecek ki? " dedim emin olamayan bir ses tonuyla. Jimin bilmiş bilmiş parmağını havada salladı.

" Bizi her an kötü bir şey olacakmış gibi bekletmek için böyle yaptığından eminim. Huzursuz olmamızı amaçlıyor." Tek kaşımı kaldırdım.

" Bunu yaparak eline ne geçirecek?" Jimin parmağını aşağıya indirip etrafa bakındı.

" Tamam, bunun cevabını bilmiyorum ama kötü bir şeylerin peşinde olduğundan eminim." Onun bu sözüne gülmekle yetindim. Umalım da cidden kötü bir şeylerin peşinde olmamış olsun.

Öğle yemeğine çıktığımızda mükemmel arkadaş örneği (!) olan Jimin'in platonik olduğu Yoongi'nin peşine takılması nedeniyle tek başıma kalmıştım. Kantinden aldığım çilekli soda ve son anda almayı hatırladığım çizdiğim resimleri koyduğum dosya ile kalemlerimi yanıma alıp, okulun arka bahçesindeki ağacın yanındaki masalı banklara oturmuştum. Bir yandan çilekli sodamı içerken diğer yandan can sıkıntısı ile bir şeyler karalıyordum. Canım sıkıldığında bir şeyler çizmekten gerçekten hoşlanıyordum. İzlediğim animede beğendiğim bir karakteri, sokakta gördüğüm bir kediyi, bazen de salıncakta sallanan bir çocuğu çizerdim. O an gözüme ne güzel gelirse, onun resmini çizmek benim için büyük bir hobi olmuştu.

Maid Cafe / VKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin