Beğenip yorum yapmayı unutmayın lütfen. İyi okumalar!
5. Bölüm
Kafede kalan son müşterileri de uğurladıktan sonra, kirli masaları da temizleyip işimi bitirdim. Kafenin bugünkü gece vardiyasına kalması gereken kişisi bendim. Gece dediğime bakmayın, saat 12'ye kadar kafede kalmamızdan bahsediyorum. Haftada bir kere kafeyi saat 12'ye kadar açık tutardık ve o gün için bir kişi kafede kalırdı. Zaten fazla kişi de gelmezdi ama Hyomin noona en azından haftada bir gün geç kapatmamızı istediği için kimse bir şey demiyordu. Önceki hafta Yoona kalmıştı ve bu hafta da sıra Jimin'deydi ama kendisi karanlık ortamlardan korktuğu için ve eve gidecekken her türlü onu almaya gelmek zorunda kaldığımdan onun yerine ben vardiyaya kalıyordum. Oda vardiyada alacağı parayı bana veriyordu. Karanlıkla ve yalnızlıkla ilgili bir sorunum da olmadığı için kabul etmiştim.
Kafede son bir göz gezdirdim ve az önce giydiğim pantolonumun cebinden telefonumu çıkarıp saate baktım. Normalde iş çıkışı erkek olduğumuz anlaşılmasın diye kafe kapandıktan çok sonra çıkıyorduk veya acelemiz varsa hizmetçi kıyafetinin üstüne uzun bir kaban giyiyorduk. Gerçi şu ana dek müşterilerimizin birçoğu erkek olduğumuzu fark etmişti fakat kimse bu konuda herhangi bir şey demiyordu. En başından beri bunun pek umurlarında olacağını zaten düşünmemiştim.
12'ye beş dakika kaldığını görünce daha fazla beklemenin anlamsız olduğunu düşünerek üstüme montumu giyip anahtarı da aldım ve kafeden çıktım. Karanlık sokağın bana ilk armağanı suratıma sertçe çarpan rüzgârı oldu. Sokaktan geçen tek tük arabalar vardı ve parmakla sayabileceğim kadar az insan... Sokak lambasının ışığının yardımıyla kapıyı kilitleyip anahtarı cebime attım. Bu yedek anahtar olduğu için yarın sabah erkenden gelip kafeyi açmama gerek yoktu ki zaten sabah okula gidiyordum. Kafeyi açma işi her zaman Hyomin noona'ya aitti. Biz okuldan gelene kadar da Yoona ve Soyeon burada oluyor, biz geldikten sonra çoğunlukla gidiyorlardı. Eğer kalabalıksa da bizimle birlikte çalışmaya devam ediyorlardı.
Sırtımdaki okul çantamın koluma takmadığım sapını da koluma takıp kaldırımda ağır adımlarla yürümeye başladım. Benim gibi ağır adımlarla yürüyen bir- iki kişi arkamdan gelirken, önden derin nefesler ile toprak kokusunu alarak yürümeye başladım. Yağmur çok hafif çiseleyerek tenimi seviyor, rüzgâr hırçınlıkla saçlarımı havalandırıyordu. Bu havalar her zaman bana aşırı güzel ve kutsal gelmiştir. Yürürken hayatı sorgulamak için bundan daha uygun bir hava bilmiyordum bile!
Adımlarımı ağır ağır atarken yavaşça hızlanan yağmura kulak vermek için gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. O an ise az önce fark etmediğim bir ayrıntıyı işittim. Kaldırımda benimle birlikte yürüyen kişinin adımları kafeden çıktığımdan beri peşimdeydi. Bunun bir tesadüf olamasını umut ederken yıllardır yaşadığım sokakları taradım. Takip ediliyor olsam bile tüm sokaklarını ezbere bildiğim ilçemde asla kaybolmazdım.
Sağımda kalan sokağa adamlarımı hiçbir şekilde değiştirmeden girdim. Benimle birlikte arkamdaki kişi de sokağa girdiğinde kendi kendime güldüm. O kadar rahattım ki arkamdaki kişinin onu fark ettiğimi anladığını dahi sanmıyordum. Bu sokağın sonunda Jimin'in apartmanı hariç bir ev yoktu ve onun apartmanındaki herkesle çok yakındım. Arkamdaki kişi o apartmandan herhangi biri olsaydı şu ana dek kesinlikle bana seslenirdi.
Arkamdaki kişinin kafenin sapık müşterilerinden biri olduğuna dair bahse bile girebilirdim. Birkaç kere diğer çalışanların sapık müşteriler tarafından sıkıştırıldığını duymuştum ama çalışanların hepsi bu çeşit durumlara önlem olarak yanlarında biber gazı, elektroşok aleti ve katlanabilir jop taşıyordu. Yani ben hariç tüm çalışanlar. Her zaman kendi gücüme güvenen biri olduğum için yanımda bu çeşit cihazlar taşımıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maid Cafe / VKook
Fanfic" Erkekler ne zamandan beri maid kafelerde hizmetçi kıyafeti giyerek çalışıyor?" - Kaichou Wa Maid Sama animesinden esinlenerek yazılmıştır.- Uke: Taehyung Seme: Jungkook Mini Fic! Başlama tarihi: 19.01.2021 Aşure