6. Bölüm

7.5K 807 224
                                    

Lütfen yorum yapıp beğenmeyi unutmayın VE LÜTFEN ÇOKÇA YORUM YAPIN. Neden yorum yapmadığınızı anlayamıyorum 😭😭 İyi okumalar!

6. Bölüm

Kendimi sakin olmaya zorlarken kafeye gelen kişilere görünmeden kafeden nasıl çıkacağımızı düşünmeye çalıştım. Önceden de dediğim gibi, burada çalıştığımı öğrenmeleri gram umurumda değildi ama benim burada çalıştığımın öğrenilmesi demek Jimin'in de burada çalıştığının öğrenilmesi demekti ve Jimin için bu çok kötü olurdu. Jimin kadar duygusal biri okulda ona söylenecek kötü cümlelere dayanamazdı. Artı olarak eğer ben burada olduğum için kafeye zarar vermeye çalışan orangutan beyinli kişiler olursa hem benim işim için hem de kafenin sahibi ve çalışanları için kötü olurdu.

Bir sonuç üretmek yerine olacak kötü şeyleri düşünmem de çok güzel gerçekten!

Yaslandığım duvardan sırtımı ayırıp yaklaşık on dakikadır tırnaklarını gerginlikle kemiren Jimin'e baktım. Pembe üniformasının eteğini elinde çekiştirip duruyordu. "Bu işte bize yardım etse etse Jungkook eder." Düşüncesiyle hızlıca elimi hizmetçi üniformamın cebine atıp telefonumu elime aldım. Hızlı hareketlerle şifremi girip telefonu açtım ve 'Jeon Çokbilmiş Jungkook' ismine tıkladım. Kulağıma götürdüğüm telefondan duyulan dıt sesi daha ikinci defa tekrarlanmadan telefon açıldı.

" Jungkook, yardımına ihtiyacım var," dedim Jungkook'un konuşmasına müsaade etmeden.

" Bir sorun mu var Tae?" Jungkook'un endişeli sesine artı olarak birkaç hışırtı duyuldu telefondan. Büyük ihtimalle oturduğu yerden kalkmıştı. Çıkışta Jungkook yapması gereken bir performans ödevi olduğunu belirtmiş ve eve gitmişti. Tabii performans ödevinden bahsederken ödevi veren hocaya binlerce küfür savurmuş, ödevleri ilk bulan kişinin ebesine sövmüş ve benle zaman geçirmesine engel olduğu için ödevine de duymadığım bir sürü güzel küfrü sıralamıştı. Jungkook'un bu kadar çok küfür ediyor olması bazen beni şoka uğratıyordu gerçekten.

" Şu an kafedeyim ve yüksek ihtimalle beni takip ederek kafeyi bulan, okulumuzdan üç angut içerideki masada oturuyorlar. Ne yapacağımı bilmiyorum ve işimi de riske atmak istemiyorum," dedim bir çırpıda. Telefondan gelen birkaç hışırtının ardından Jungkook'un sesini duydum.

" On dakikaya oradayım, güzelim. Geldiğim zaman bir çare buluruz. Sen Jimin ile mutfak tarafında bekle ve ben gelene kadar mutfaktan çıkma tamam mı?" Jungkook'un yatıştırıcı sesi tüm gerginliğimi alırken derin bir nefes verdim.

" Tamam, seni bekliyorum. Acele et," dedim uslu bir sesle. O da beni onayladıktan sonra telefonu kapatıp tekrara Jimin'e baktım. Az önce kemirdiği baş parmağını bırakmıştı ama şu an işaret parmağının tırnağını kemiriyordu. Birkaç adımda Jimin'in karşısına dikilip elini ağzından çektim.

" Tırnakların ağlamaya başladı. Sal onları." Jimin daha çok korkmasın diye kullandığım sakin ses tonu işe yaramış olmalı ki Jimin bana kirpiklerinin altından sevimli bir bakış gönderdi. Gözlerindeki gerginlik ve korku elle tutulur cinstendi.

" V-chan, ya bizi görürlerse ve okula yayarlarsa," dedi alt dudağını küçük bir çocuk gibi büzerek. Ona sıcak bir tebessüm yollayıp saçlarını karıştırdım.

" Sana bir şey olmasına izin vermem, merak etme," dedim güven verici bir sesle. Jimin gözlerini kapatıp kafasını göğsüme yasladı. Kollarını belime doladığında ben de kollarımı ona sardım. Beni görmelerini sikime bile takmıyordum ama eğer Jimin'i görürlerse o üç çocuğu dedikodu yaymamaları için öldürebilirdim dahi. Hiçbir varlık ben ölmediğim sürece Jimin'imi üzemez!

Maid Cafe / VKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin