Saat 12'yi geçmişti. Etrafta kimsecikler yoktu ve biz parkta bankların üzerine yerleşiyorduk. Chan poşetlerden biraları çıkarıp yere bıraktı. Sen bize hala daha onaylamaz bakışlar atıyordun. Changbin dayanamayıp memnun değilsen eve gitmeni söylemişti. Yüzünün düşüșünü ve istemiyorum derkenki hayal kırıklığını izlerken boğazıma bir yumru oturmuștu. Üzülmeni istemiyordum
Ama üzülmenin sebebinin Changbin'in seni terslemesi olduğunu da biliyordum. Sana söylemiştim değil mi? Farklı iki insandık. Ben senin bizimle gelmene ve güzel yüzünü biraz daha göreceğime mutlu olurken sen Changbin'le birlikte olabileceksin diye seviniyordun
Hayat adil değildi. Ama elden bir şey de gelmezdi
İkinize bakmayı kesip Chan'a dönmüştüm. Ona yardım ettiğimde nazikçe gülümsemiș ve bana kafaya takmamamı söylemişti. Changbin senden hoşlandığımı bildiği için sana yüz vermiyordu. Kesinlikle ona sahip olduğum için çok şanslıydım
Oyun oynalım demişti Chan. Birbirimiz hakkında tahmin yürütecektik. Eğer yanlış tahmin yapılırsa tahmin eden kişi, doğru tahmin edilirse karşıdaki kişi içecekti. Chan'ın zekasını bazen kıskanıyordum
Biralar shot bardaklarına doldurulurken sana dönüp oynayacak mısın diye sormuştum. Bir süre dudaklarını bastırarak bardaklara çekingen bakışlar atmış ardından olumlu anlamda başını sallamıștın
Changbin kendisinin başlayacağını söyleyerek Chan'a baktı. Yüzünde sinsi bir sırıtış varken bakir değilsin demişti. Changbin'e dişlerini sıkarak baktıktan sonra bardağını kafasına dikmişti Chan. Sen ise büyümüş gözlerle abine bakıyordu. Chan basitçe omuzlarını silkti ve daha basit şeylerle başlamamız konusunda Changbin'i uyardı
Sıra Chan'a geçtiğinde sana dönmüştü. Seni tek kaşı havada süzdükten sonra kimseyle çıkmadığını söyledi. Utana sıkıla bardağı eline almış ve birayı yüzünü buruşturarak içmiştin. Sonrasında bana döndün
Birisinden hoşlanıyorsun demiştin. O shotı içmek zorundaydım ve içmiştim de. Bana gülerek bakmıştın. Daha çok doğru tahmin ettiğine şaşırmıştın
Yüzüm asılırken Changbin'e döndüm. Kimseden hoşlanmıyorsun dediğimde tereddüt etmeden kafasına dikmişti
Yüzünün düştüğünü o an görmüştüm. En başta intikam almak hoşuma gittiyse de yüzünün düştüğünü görünce kendimden nefret etmiştim. Seni kırmak istediğim son şeydi ama yapmıştım...
Chan boğazını temizlemiști. Bize küçük bir bakış attığında Changbin ona yeni bir soru sormuştu. Sırasıyla oyuna devam etmiştik. Changbin bel altı sorular sormaktan zevk alıyordu. Abinin ortaya çıkan sırlarına kahkaha atıyordun ve Changbin'in söylediği her şey doğru olduğu için Chan sarhoş olmaya yakındı. Changbin Chan'ın bütün sırlarını biliyordu zaten. Küçük kardeşinin yanında abisinin karizmasını çizdirmek istediği için kirli oynuyordu
Birkaç tur sonra bile sadece bir bardak içmiştim. Sense hafiften gitmeye başlamıştın. Yüzünde şapşal bir gülümseme varken canımı yakan bir şey söylemiştin
Abimden hoşlanıyorsun değil mi?
Gözlerimin dolmasını engellemek için dişlerimi sıkıyordum. Kalbim ağrıyordu, nefesim daralıyordu. Sinirle yutkunup baygın bakışlarımı sana dikmiştim. Oldukça soğuk bir sesle hayır dediğimde benden korktuğunu fark ettim. Öyle mi diye mırıldanıp hayal kırıklığı ile sessizce biranı içmiştin
O an tam bir aptal olduğunu düşünmüştüm. Ben senin için ölüyordum ve sen benim abinden hoşlandığımı sanıyordun. Gözlerinin önündeydim. Seni seviyordum ama söyleyemiyordum. Gruptaki sen hariç herkesin seni sevdiğimi bildiğinden emindim oysa ki. Bazen konuşurken kekeliyordum ve bana temas ettiğin an elektrik şoku verilmiş gibi titriyordum. Changbin sadece sana olan bakışlarımdan anlamıştı seni sevdiğimi. Ama sen, seninle aramı yapmaya çalışan abine karşı hislerim olduğunu söylemiştin. Chan'la aramın bozulması düşüncesi bile üzüyordu beni. O harika birisiydi ve kalbini kırmak istemiyordum
Ama sanırım soruna hayır diye cevap vererek tam olarak bunu yapmıştım
Chan'ın gözlerinde gördüğüm hayal kırıklığı ve Changbin'in kaçırdığı bakışları bana dünyadaki en rezil insan olduğumu söylüyordu
Salağın tekiydim ben
Hepimiz sessizliğe büründüğümüzde ortamın havasını değiştirmek adına hafif sırıtarak Changbin'e hiç mastürbasyon yapıp yapmadığını sormuştum. Yalancı bir sinirle mızmızlanmıștı
En sonunda dayanamadı Chan. Gözlerinde otoriter bir abinin bakışı varken sanki ne diyeceğini anlamış gibi iki büklüm olmuştun
En sonunda ise Chan'ın ağzından tek bir cümle çıkmıştı
"Minho'yla seviştiğini hayal ederken kendini çektin"
Gözlerim sonuna kadar açılıp kulaklarım utançla kızarırken bir şeyler söyleyebilmek istedim ama usulca bardağı alıp içișin söyleyeceğim her şeyi ağzıma tıkmıștı
Abine alttan bir bakış atıp çok kötüsün demiştin. Suratın kıpkırmızıydı. Gözlerime bakmamaya çalışarak bana döndün
"Beni seviyor musun?"
Hiçbir şey diyemedim. Dilim dönmüyordu bir türlü. Ama evet demeliydim. Gözlerimi olabilecek her yerde gezdirdim. Söylemeye çalışıyordum ve ne zaman ağzımı açsam bana ümitle bakıyordun ama bir şey diyemeden geri kapatıyordum
Changbin shot bardağını bana uzattı
"Doğru tahmin etti"
Kendimi berbat hissederken titreyen parmaklar ile bardağı tutmuştum. Yavaşça içip yere bıraktığımda herkes susmuștu
Chan yarı sarhoştu. Changbin oyun gereği içmese bile kendi kendine kafaya dikmişti bira kutularını. Bu yüzden onunda pek kendinde olduğu söylenemezdi. Chan'ın doğru, seninse yanlış tahminlerin yüzünden sende sarhoş olmaya yakındın. Kendinde olan tek kişi bendim
Halbuki o gece gerçeklerden kaçacak kişi ben olacaktım. Ama o sen olmuştun
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑊𝑒 𝐶𝑜𝑢𝑙𝑑 𝐵𝑒 𝑇𝘩𝑒 𝑆𝑎𝑚𝑒, 𝑀𝑖𝑛𝐿𝑖𝑥
FanfictionSadece bir geceliğine aynı olabiliriz Minho x Felix