"Niye biz de gelmek zorundayız?" Jongin bir yandan yürüyor bir yandan da Chanyeol'a bakıyordu. Jongin neredeyse iki saattir söyleniyordu ancak Chanyeol'un onu taktığı pek de söylenemezdi.
"Jongin eğer iki dakika içinde susmazsan seni bıçaklarım." Kyungsoo başını yanında sızlanan çocuğa çevirmiş ve kaşlarını çatarak ürkütücü bir bakış atmıştı. Bu çocuk gerçekten de korkutucu olabiliyordu bazen.
Chanyeol arkadaki didişmeleri umursamadan bir adım önde yürüyor ve elindeki haritaya bakıyordu.
"Planın çoğunu çıkarttım, trene bindikten sonra indiğimizde bu plana göre hareket edeceğiz." Chanyeol haritasına gülümseyip katladı ve onu cebine koydu.
"Kim bu şanslı kişi bilmiyorum ama bizi peşinden sürüklemene değse iyi olur." Jongin trene yaklaşmaya başladıklarında hâlâ söylenmeye devam ediyordu. Kyungsoo ise onu bıçaklayacağı o anı dört gözle bekliyordu.
"Değecek Jongin, inan buna değecek!" Chanyeol elindeki biletle birlikte diğerlerinden önce trene bindi, mutluydu ve gülümsüyordu. Hem mutlu olmaması için bir sebebi de yoktu ki?
"Bu çocuk cidden aşık olmuş." Jongin trendeki yerine yerleşirken Chanyeol'un yüzündeki sırıtışı gösteriyordu. Kyungsoo ise kaşları çatık bir şekilde Jongine bakıyordu.
"Sen de hep bana kükrüyorsun ama!" Kyungsoo Jongin'in yanına oturduğunda didişmeleri başlamıştı bile. Chanyeol onlara kısa bir bakış atıp başını iki yana salladı, onlar iflah olmazdı.
Bu yüzden bakışlarını onlardan çekti hemen ardından ise cebinden bir kağıt çıkardı. Katlanmış kağıdı açarken gülümsüyordu.
Bu kağıtta Baekhyun'un bedenindeyken çıktığı o yüksek tepeden tüm kasabanın görünüşü yer alıyordu. Chanyeol o günü zihnine kazımış ve kendi bedenine geldiğinde hepsini özenle resmetmişti.
Baekhyun'un yaşadığı yere dair elindeki tek görüntü buydu. Oraya dair bir bilgisi yoktu ve açıkcası bulup bulamayacaklarından korkmuyor da değildi.
Buna rağmen bulacaklarına inanıp son kez baktı karakalem çizimine.
...
"Yürümekten ayaklarım şişti." Jongin yine modundaydı ve susmak bilmiyordu. Hayır madem bu kadar söylenecekti neden gelmeyi kabul etmişti ki?
"Ne güzel işte, bir kasaba göreceksin!" Chanyeol arkasını dönmeden konuştuğunda Kyungsoo sessizce başını salladı.
"O haklı, yeni bir yere gelmenin kimseye bir zararı olmaz." Bu gezi Kyungsoo'nun ilgisini çekmişti ve etrafını inceleyerek yürüyordu.
"Zararı yok ama sürekli aynı yerde dönüyormuşuz gibi hissediyorum, şu kayayı daha önce görmedik mi?" Jongin ciddiyetle sorduğunda Kyungsoo bir kayaya baktı bir de Jongine.
"Koskoca ülkede tek bir tane mi kaya var!" Kyungsoo kükrerken Chanyeol önde kaşlarını çatmakla meşguldü. Jongin söylediğinde fark etmişti ki sadece bu resimle hiçbir yere gidemeyeceklerdi.
Baekhyun'a mesaj atmayı düşündü birkaç saniyeliğine, ancak bu sürpriz olacaktı ve bunu bozamazdı.
"Benim suçum yok! Chanyeol ne yaptığını bilmiyor." Jongin omuz silkip söylendiğinde Kyungsoo umutsuz bir vakaymış gibi başını iki yana salladı, hemen ardından ise Chanyeol'un yanına yürüdü.
"Ver bir de ben bakayım." Kyungsoo kağıdı Chanyeol'un elinden çekip aldığında kaşları yavaş yavaş çatılmaya başlamıştı.
"Sen bizi bu çizim ile mi sürüklüyorsun iki saattir!" Kyungsoo kısa boyuna rağmen öfkeyle patladığında beklenildiği gibi Chanyeol dayak yemişti.
"Kafama vurma acıdı! Üstelik sürüklemek değil elimde bir tek bu var!" Chanyeol başını tutup konuşurken Kyungsoo daha da sinirleniyordu.
"Chanyeol şu çocuk gerçek mi bari!" Kyungsoo'nun her bağırışında ürküyordu Chanyeol, bu çocuğun boyu kısa olabilirdi ama eli kesinlikle fazlasıyla ağırdı.
"Hayır o gerçek, tanrım mesajlarımız bile var!" Chanyeol Kyungsoo'ya inat cebinden telefonunu çıkartmıştı.
Jongin birkaç adım uzaktan onları izlerken Chanyeol kilidini tuşluyordu. Kyungsoo'nun imalı bakışları eşliğinde kilidi açmayı başarmış ve mesajlar bölümüne usulca tıklamıştı. Orada olacaklardı çünkü konuşmuşlardı, Baekhyun gerçekti.
Chanyeol mesajlar açılırken kaşlarını çattı, mesajlar nereye gidiyordu? Gözü önünde tüm konuşmaları siliniyordu Chanyeol'un, hemde hepsi siliniyordu.
Chanyeol olduğu yere çökerken hâlâ elindeki telefona bakıyordu. Mesajlarının büyük bir hızla silinişine tanık oluyordu, bu yük ona kaldıramayacağı kadar ağır gelmişti.
"Hayır tanrım nereye gidiyorsunuz!" Sinirle bağırırken telefonu parçalamak ve yerlere çarpmak istedi. İşte o an hızlıca mesajlardan çıkıp notlara girdi, Baekhyun ona notlar bırakırdı bazen.
Kayıtlı olan notların yerinde yeller esiyordu, hiçbiri hemde hiçbiri yerinde değildi. Chanyeol'un gözleri dolmaya başlarken sinirle yumruğunu yere vurdu. Anıları ve en güzel anları hepsi gözleri önünde yok olmuştu, Baekhyun yok olmuştu. Chanyeol'a dediği gibi rüya olmuştu.
Yalan mıydı yani bunca şey! Hiç yaşanmamış mıydı bunlar! Hayır yaşanmıştı, bunlar yaşanmıştı Chanyeol bundan emindi. Ancak şu an, şu an kim için bu kadar endişeleniyordu? Kim? İçindeki bu acı kimin içindi? Chanyeol, Chanyeol hatırlayamıyordu.
Bunca şey, kimin içindi?
...
"Biz sipariş vermek istiyoruz." Jongin gezinen adama seslendiğinde yaşça büyük olan adam yanlarına elindeki not defteriyle birlikte gelmişti.
Chanyeol'un geçirdiği sinir krizinin ardından onu yatıştırmış ve yemek yemeye getirmişlerdi.
"Buyrun evlatlar, siparişlerinizi alayım." Adam Chanyeol'un hemen yanında dikilmiş Jongin'i dinlerken Chanyeol söylenilenleri dinlemiyordu bile, sadece boş bakışlarla cebinden çıkarttığı çizime bakıyordu.
Adam not alma işlerini bitirmişti ve tam gidecekti ki Chanyeol'un elindeki çizimi gördü.
"Küçüklüğümün geçtiği kasabayı çok güzel resmetmişsin evlat." Adam kocaman gülümseyip gitmeye hazırlanırken Chanyeol'un gözleri sonuna kadar açılmıştı.
"Durun! Durun lütfen! Burayı biliyor musunuz?" Chanyeol buruşmuş kağıdı adama daha çok yaklaştırırken heyecan ve korkuyla bakıyordu adama.
"Evet biliyorum tabii, küçüklüğüm orada geçti benim. Eşim ile de orada tanıştık." Adam gülümserken eşi merakla yanlarına gelmişti.
"Bizim kasabamız." Kadın çizimi gördüğünde gülümserken adam da karısına bakıyordu.
"Burası neresi? Bana yerini tarif eder misiniz? Oraya gitmem gerek benim." Chanyeol içindeki heyecanı bastırmaya çalışırken oldukça zorlanıyordu.
"Evlat oraya gidip ne yapacaksın?" Adam şaşkınlık içinde Chanyeol'a bakarken Chanyeol iç çekti.
"Kasabada bulmam gereken biri var. Mutlaka bulmalıyım onu. Lütfen yardım edin bana.." içi titrerken karşısındaki çifte baktı. Kadın ürkmüş gibi duruyordu ve bu yüzden kocasına biraz daha sokuldu.
"Ama yavrum.. o kasaba üç yıl önce düşen kuyruklu yıldız yüzünden yok oldu.."
...
Selamm nasılsınız bakalım?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hey Sen! | ChanBaek
Short StoryBa3k: Bence biz her uyuduğumuzda Zihinlerimiz yer değiştiriyor Chanyeol Ye0l: Siktir ordan Baek Texting ⋆ 31.03.20