Otobüs durdu. Miden sıkıştı. Ayağa kalktın. Dışarı çıktın.
Otobüsten indiğinde, seni bekleyen biri varmış gibi görünüyordu. Onlara buraya gelecek olduğunu bildirdiğinden beri ne bekleyeceğinden pek emin değildin ama birinin seni karşılamasına gerçekten şaşırmıştın.
"Merhaba! Sen Y/N olmalısın. Ben Robin, buranın marangozuyum. Başkan Lewis beni buraya seni karşılamam ve yeni evinin yolunu göstermem için gönderdi." Neredeyse balkabağı kadar turuncu saçları olan, sarı ceketli ve yeşil pantolonlu bir kadın sana kendini tanıttı. Yeşil ve sarının kıyafette birlikte kullanılabileceğinden pek emin değildin ama hey, o yapmıştı.
Lewis... Büyükbaban adı Lewis olan biriyle ilgili bir şey söylememiş miydi?
"O şu anda orada, gelişin için birkaç şeyi düzenliyor." Gülümsedi.
"İyiymiş." Bunu daha az garip hissetmek için söylemiştin ama bu, durumu daha da garipleştirmekten başka bir işe yaramamıştı.
"Çiftlik hemen şurada, beni takip et." Bunu söyledikten sonra ilerlemeye başladı ve sen de ona uydun. Stardew Vadisi çok güzel bir yerdi. Yürüyüş çok uzun sürmedi çünkü çiftlik neredeyse otobüs durağının tam sağı-
AMANTANRIMÇOKFAZLAOT
Köşeyi döndüğünde çiftliğin otlarla, bitlerle, düşmüş ağaçlarla ve farklı boylarda bir sürü taşla çevrili olduğunu gördün. Bu sana sürpriz olmuştu. Biraz ot olmasını bekliyordun tabii ki (büyükbabanın burada son yaşayan kişi olduğunu göz önüne alırsak) ancak bu kadarı da...
"Evet, burası Krater Çiftliği. Tabii biraz karışık ama bu dağınıklığın altında hâlâ güzel verim var! Birazcık özveri ile kısa sürede temizleyeceğine eminim." Robin kıkırdadı. İyi birine benziyordu, onu sevmeye başlamıştın ama Lewis'in burada olduğunu söylememiş miydi?
Birkaç adım daha ilerledi ve sen de onu takip ettin.
"Ve işte geldik, yeni evin burası!" Bu küçük yerin ne kadar tatlı olduğunu düşünmeden edemedin. Büyükbabanın senin yaşındayken geldiği yerin tam burası olduğunu bilmek eğlenceliydi. Aynı zamanda burada Mimi'yle tanışmış ve bir çocuk (anneni) yetiştirmişti. Belki sen de bunu yapabilirdin.
Geçen süre boyunca birinin burayla ilgilendiği belliydi çünkü odun-tutma-yerinde (çiftçi terminolojisini gerçekten öğrenmen gerekiyordu) bir yığın kütük vardı. Ev, bahçe kadar mahvolmamıştı, hatta evin ahşabı, tek tük çürüklere rağmen cilalı gözüküyordu. Çatıdaki plakalar biraz kirlenmişti ama hey, orası çatıydı. Bu konuda yapabileceğin bir şey yoktu. Evin bir bacası vardı! Nedenini tam bilmesen de her zaman bacası olan bir ev istemiştin. Dikkatini son bir şey çekmişti, -küçükken izlediğin eski japon filmlerindekilere benzeyen pencereler, sana tatlı nostaljik bir duygu veriyordu- bu sırada pantolon askılı, yeşil gömleğin üzerine sarı kravatlı ve sadece yaşlı erkeklerin tam anlamıyla taşıyabileceği türden kahverengi pantolonlu, kibar görünümlü yaşlı bir adam evden verandaya çıktı.
"Ah, yeni çiftçi!" diye bağırdı. Bu Lewis olmalıydı. "Hoş geldin! Ben Lewis,"
Bingo.
"Pelikan Kasabası'nın başkanıyım." Seninle resmen tanışmak için merdivenlerden indi. Bu adamın kimsenin karşısında bir şansının olmadığı bıyıkları vardı. Elini sıktı.
"Bilirsin, buradaki herkes seni soruyordu."
"Gerçekten mi?" Düşüncen ağzından kaçıvermişti. Sonuçta, önceki endişelerinin cevabını almıştın.
"Evet! Sonuçta buraya her gün yeni biri taşınmaz. Bu bizim için büyük bir olay!" Gülümsedi. Ha. Belki de buradaki yeni hayatın için heyecanlı olan tek kişi sen değildin.
"Demek büyükbabanın eski kulübesine taşınıyorsun." Büyükbabanla burada yaşadığı tüm o güzel anıları hatırlarcasına sessizce kulübeye baktı, sonrasında umutla tekrar sana döndü, senin burada yeni arkadaşlarınla ne tip anılar oluşturacağını merak ediyor gibiydi. "Güzel bir ev, fazlasıyla 'hoyrat'."
"Hoyrat mı? Aslına bakarsan..." Robin söze karıştı. "Haşin demek daha uygun olacaktır."
"Kaba!" diye bağırdı Başkan Lewis Robin munzurca kıkırdarken. "Onu dinleme, Y/N. Sadece onun ev geliştirmelerinden satın alman için moralini bozmaya çalışıyor." Robin mahcup olmuştu ama gerçeği reddedemeyeceği için sadece bir 'öf' sesi çıkardı.
"Her neyse... uzun yolculuktan dolayı yorgun olmalısın. Biraz dinlenmelisin." Sırtını sıvazladı. O dedikten sonra ne kadar yorgun olduğunu fark ettin. Bu fiziksel olmasının yanında aynı zamanda duygusal bir yolculuktu, biraz boş zamanı memnuniyetle kabul ederdin.
"Evet, kasabayı keşfetmeden ve diğer şeylerden önce biraz uyku iyi olur." Ve diğer şeyler? Vay, ne kadar 'iyi' konuştuğuna sen bile şaşırmıştın. Aslında bu, yeni insanlarla yeni bir durumdu ama yine de, bundan daha iyisini yapabilirdin.
"Kasaba halkı seninle tanışmaktan memnuniyet duyacaktır." Gülümsedi ve patikada yürümeye başladı. Daha sonra bir anda durdu ve sana döndü. "Neredeyse unutuyordum," Eliyle işaret etti. "Eğer satacak bir şeyin olursa, sadece bu kutuya koy. Gece gelip alırım."
Para kazanmak için güzel ve hızlı bir yol. Bunu sevmiştin.
"Öyleyse, iyi şanslar!" İyi dileklerini ilettikten sonra Robin'le muhtemelen kasabaya doğru yürüdüler.
"Teşekkürler!" Merdivenleri çıkarken arkalarından bağırdın. İçeri girdiğinde ilk işin etrafa bakınmak ve içeriyi incelemek yerine, doğrudan yatağa girmek olmuştu.
Okuduğunuz için teşekkürler!
Bu bölümü çevirirken oyunun kendi çevirisinden yararlandım ancak kopyalamadım. Bu nedenle arada farklılıklar olması doğal.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stardew Valley Sebastian x Okuyucu (Türkçe Çeviri)
FanfictionBu bir 'kadın okuyucu' hayran kurgusudur. Bu garip kasaba hakkında daha yeni yeni bir fikir edinmeye başlıyorsun. Bu pek de kolay değil ama nasıl çiftçilik yapılacağını öğrenmekten daha kolay olduğu kesin. İnsanlarla kaynaşmayı, keşfi ve bütün bu iş...