14| küçük kardeş böyle yapmaz

1.1K 155 88
                                    

Paylaşmayı unutmuşum...

Sam Smith- Fire on Fire


"Bütün ilaçlarını içtiğine emin misin? Unuttuklarımız yok, değil mi?"

Benim için çok zordu. Bunu kabullenmem gerekiyordu. İlaçlarını koyduğumuz çekmecenin başında dikiliyorduk ikimiz de ve günlük tedavi saati gibi bir şeydi. Ona yardım ediyor ve içip içmediğine bakıyordum, saymıştım hepsini, gideceği günün geleceğini bilerek ve aslında hep daha fazlasının olmasını isteyerek.

Ancak bitti.

"Arada bir ağrıyor," elini omzuna götürdü. Yaralardan bahsediyordu. "Normal bir şey tabii."

"Doktordan randevu alalım. Hımm? Son kez muayene etsin ve bize söyler. İyileşip iyileşmediğini."

"Olabilir aslında," dedi, gerçekten düşünüyormuş gibi duruyordu. "Bu defa geçenkinden daha fazla hasar aldım, öksürükler bile uzun sürdü." Çekmeceyi kapattı ve elindeki krem tüpünü bana uzattı, artık rutinimiz haline gelmişti. Üzerindeki sweatshirtü çıkardı.

"Biraz kilo almışsın," dedim çünkü öyleydi. Dışarıdan aşırı belli olan göğüs kafesi şimdi o kadar da belli değildi, sanki göbeği bile var gibiydi. Sevimli, küçük ve beyaz.

"Sen bana o kadar yemek yedirirken nasıl almamamı bekliyorsun?" Yatağa doğru ilerlerken peşinden gittim. Bana arkasını dönüp oturdu. Sırtı şimdi ıslak görünümünü kaybetmişti, pembeydi, pürüzlüydü ama dokunurken içimi acıtacak kadar görünmüyordu. Yine üzüyordu elbette ama çok can yakmadığını bildiğim için daha iyiydim.

"Bunu sevindiğim için söyledim zaten," dedim ona. "Kilo almış olman beni mutlu etti, hyung."

İşaret parmağımla kremi tenine yaymaya başladığımda sessizleşti. O sessizleştiğinde her şey çok daha katlanılmaz oluyordu. Bazen çenesi açılırdı ve tam bir gevezeye dönerdi, bazen susardı, sustuğunda ne düşündüğünü tahmin etmeye çalışırdım ve çok iyi şeyler yaşamamıştık biz de. Aklıma gelenler hiç iyi değildi.

"Jimin sana ne söyledi? Dün akşam?"

Konu hakkında konuşmamıştık ve ben sormadıkça bana anlatacak türden biri değildi. Hatta ben sorduğumda da bana anlatacak türden biri değildi ama merak ediyordum. Ne konuştuklarını.

"Hiç," dedi. Aslında bu da bir cevaptı. Anlatmak istemiyorum.

"Peki."

Ben işimi  bitirene kadar sessiz kalmaya devam ettik, tamamen sessiz kaldık hem de. Başı eğikti, ensesi açıkta kalıyordu ve içimdeb yalnızca öpmek geçiyordu, ona sarılmak istiyordum, onu öpmek istiyordum, sadece karşımda dursun ve saatlerce onu izleyeyim istiyordum ama bunlardan birini bile nedensiz yaparsam bana çocuk olmadığımı bininci kez söyleyecek ve itecekti beni, biliyordum.

"Bitti."

Tüpün kapağını kapatıp ayağa kalktım. Kendini bana karşı kapatıyor olmasından nefret etmiştim, kendini kapatıyor olmasından nefret etmiştim genel olarak. Daha önce kendine zarar vermeye çalışan biriydi o, bunu yapmıştı ve düşününce, gerçekten düşününce, tekrar yapma ihtimali hiç de az değildi çünkü o zamandan bu zamana iyiye giden hiçbir şey olmamıştı.

"Bugün benim bir işim var," dedi kıyafetini tekrar giyerken. "O yüzden... geç gelirim."

Gelirim?

"Döneceksin yani?" Elimde olmadan parlak gözlerle ona baktığımı biliyordum ama yapabileceğim bir şey yoktu.

"Onu da konuşmamız gerekiyor..." Elinin tersini kaşırken gözlerini eline indirdi. "Senden biraz daha süre istesem... sorun olur mu? Biliyorum, yük oldum ama halletmek üzereyi-"

Starry Eyes | yoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin