16| köşeye sıkıştığında kaçıyorsun

991 149 85
                                    

Ariana Grande-One Last Time






Min Yoongi söylemedi.

Ağzını bile açmadı.

Onun yerine terk etti, her zaman yaptığı gibi.

Yemekteydik, daha yeni başlamış sayılırdık ve güzel bir ilerleme kaybettiğimizi düşünüyordum ama o, sorumdan sonra kalktı ve gitti. Sadece hayır diyebilirdi! Bu fikir ona kendini bu kadar rahatsız hissettiriyorsa söyleyebilirdi. Madem öyle, sanki benden hoşlanıyormuş gibi kaçamak şeyler söyleyeceğine bana bu her neyse kesmemi net bir şekilde söyleyebilirdi. Ancak o, bir gün istiyormuş gibi davranırken diğer gün kaçıyordu. Bir gün ellerimi tutuyor, diğerinde çok büyüdüğümü söylüyordu. Bir cümlesinde bazı insanların benimle tanıştırmaya değer olmadığını söylüyor ve diğerinde sanki ben onunla konuşmaya değmezmişim gibi davranıyordu.

O böyleydi.

İhtiyacı olduğunda gelirdi ama benim ona ihtiyacım olduğunda kaçardı. Korktuğunda kaçardı, köşeye sıkıştığında kaçardı.

O korkaktı.

Hiç kimsenin tahmin bile edemeyeceği kadar korkaktı, Hoseok hyung bile ondan daha cesurdu! En azından o ne istediğini söyleyebiliyordu. En azından o bazı şeyleri almıştı.

Başımı direksiyona yasladım. Çok sinirliydim, fazla sinirliydim ve bu defa kendi üzerimdeki yükleri başkasına yıkmak için onu suçlamıyordum, bu defa gerçekten o suçluydu ve kendimi buna inandırdım. Kötü bir şey söylememiştim. Çok basitti: evet veya hayır! Bu kadar işte. Ne sanıyordu? Kaçıp gitmesi hayır demek değil miydi? Madem öyle, bunu kelimelerle bana söyleseydi, o zaman anlardım. Anlamayacağımı mı sanıyordu? Söylese onu sıkboğaz edeceğimden mi endişe etmiş–

Onu çok mu sıkıyordum?

Başımı kaldırdım ve boş park alanına baktım. Onu restorandan çıktıktan sonra takip etmemiştim, kim bilir ne kadardır bu düşünceler içinde dolanıp duruyordum ve fark ettim... Şimdi. Başından beri onun üzerine çok düşmüştüm, haddime değildi, bir ebeveyn gibi davranmıştım? Belki onu kısıtlamıştım? Ama ben... hepsini onu korumak istediğim için yaptım.

Her şeyi. Onun için.

Belki de yapmamalıydım.

Bilmiyorum, kafam çok karışıktı ve ne istediğimden emin değildim. Belki de geçmişe takılı kaldım ve her şeyi eski haline getirebileceğimizi sandım, olmayacak şeyleri hayal ettim? Hiçbir şeyi eskiye döndüremeyeceğimizi bilmeme rapmen böyle bir hata yaptım. Belki de... ilgisini... ilgilerini üzerimde istedim.

Eskisi gibi...

Arabanın motorunu çalıştırmamla telefonumun çalmaya başlaması bir oldu. Ekranda kayıtlı olmayan bir numara göründüğünde kaşlarımı çattım. Böyle aramalardan nefret ediyordum! Asla iyi bir şey olmuyorlardı!

Derin bir nefes aldım.

"Evet?" Sesim titredi mi bilmiyorum ama elllerim buz gibi olmuştu.

"Jungkook, ben Namjoon."

Son sefer de Hoseok hyungdu.

"E–evet?"

"Yoongi hyung burada, sığınakta, belki onu arıyorsundur diye düşündüm."

Nefesimi tuttuğumu fark etmemiştim bile, rahatlayarak ciğerlerimdeki havayı dışarı verdim. Gözlerimi sıkıca kapatmıştım bir de. "İyi, değil mi?"

Starry Eyes | yoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin