Maxence Cyrin - Where Is My Mind (Pixies Piano Cover)
Öksürdü. Konuşmak onun için kolay bir şey değildi. Ses kayıt cihazını çalıştırdı ve kendini zorladı. Söylemeliydi.
"Birazdan yapmamam gereken bir şeyi yapacağım. Ve bunu kayıt altına almak zorundayım. Yoksa unutacağım. Diğer her şeyi unuttuğum gibi.
Çok erken uyandım. Güneş henüz doğmadı. Çünkü yatmadan önce kendime bir söz verdim. Ve şimdi onu yerine getirmek zorundayım.
Bugün seni göreceğim. Ölmek üzereyim. Çiçeğimi bir kez bile göremeden ölürsem eğer, affetmem kendimi.
İki haftadır yıkanmadım. Sudan nefret ediyorum, diğer her şeyden nefret ettiğim gibi. Ama seni görmeye giderken temiz olmam gerek. Sen kirli insanlardan nefret edersin. Özellikle ruhu kirli olanlardan.
Üzgünüm, sadece bedenimi temizleyebilirim.
Ve üzgünüm, kirli olduğum için.
Ve tekrar üzgünüm, beni tanımak zorunda olacağın için."
***
O gün evine olabildiğince geç dönmesi gerekiyordu. Psikolog olan annesi, eve bir hastasını çağıracağını, bu yüzden dışarıda oyalanması gerektiğini söylemişti. Her ne kadar gecenin bu saatinde eve hasta almasını anlamsız bulsa da, çok sorgulamamış; bunu bir fırsat olarak görmüştü. Çünkü dışarıda olmayı severdi. Özgür hissederdi dışarıdayken. İnsanları inceler, hayal kurar, bol bol düşünmeye zamanı olurdu.Şimdiyse, zaman geçmek bilmiyordu. Sokaklar bomboştu. Ilık bir yaz rüzgarı saçlarını okşuyordu. Denize baktı. Dalgaların kıyıdaki kumları süpürmesini izledi. Sonra kumlara baktı. Sahil boyunca uzanan kumluk alan, gri bir duvarla son bulmuştu. Duvar, kızgın denizin ani dalgaları yüzünden ıslanmış, yer yer yosun tutmuştu. Bomboştu. Kirliydi. Tabii o böyle düşünmüyordu.
Kafasını gökyüzüne çevirdi. "Hiç bir şey göründüğü kadar boş; sanıldığı kadar kirli değildir, bulut." diye fısıldadı gökyüzüne. "Bir duvar olsa bile..."
Aklına gelen fikirle gülümsedi. Neyse ki O, boş duvarlarda gülümseyen dudakları görebilecek kadar özel biriydi.
Yavaşça oturdu kumların üzerine. Eliyle sırtını yokladı. Siyah çantasını çıkarttı omuzlarından, içini açtı. Her ne kadar gece, siyah elbisesini giymiş olsa da ay ışığının yardımıyla çantanın içindekileri seçebilmişti.
Duvarın önüne doğru yürüdü. Çantasından çıkardı, kuma dizdi spreylerini. Daha sonra aceleyle beyaz spor ayakkabılarını çıkardı ayağından. Kısa bir süreliğine göz gezdirdi ayakkabılarına. Üzerlerinde boya lekeleri vardı. Hiçbir zaman temiz çalışan biri olmamıştı. Özensiz bir biçimde ayakkabılarını kenara attıktan sonra, çoraplarını da çıkarıp çantasına yerleştirdi. Çıplak ayaklarının altında hissettiği soğuk kum, yaşadığını hissettiriyordu. Küçük hareketlerle ayaklarının kuma gömülmesini sağladı. Eğilip, eskimiş ve yıpranmış açık renk bol kotunun paçalarını kıvırdı. Siyah çerçeveli gözlüğünü çıkarttı; camlarını siyah tişörtüne sildi. Tekrar taktı. Kumral saçlarını bileğindeki lastik toka yardımıyla topladı. Hazırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
X
Mystery / Thriller"Bugündü. Yarındı. Uyumadan önce aldığım son nefesti. O bir şairin katiliydi. O bir yıldızdı. Bir bulut, o yağmurun ta kendisiydi. Aşık olduğumda dudağımda oluşan tebessümdü. O Küçük Prens'in çiçeği, O Kafka'nın Milena'sıydı. Ço...