"Sana bir şiirler olmuş sevgilim , yüzün gözün söz içinde.
Hangi imla kitabına baksam,
'ben'den ayrı yazıyorsun."
Özdemir Asaf🌼Sıcak çok sıcaktı,susamıştım da, oysa soğuk olmalıydı,Hatta donmalıydım, bir yerlerimi hareket ettiremez olmamalıydım.
Gözlerimi zorlanarak açtım. Değişik desen ve çizimlerle bezeli tavanı inceledim bir süre. Ortamın loşluğunun kara yılanların oluşturduğu, yılan kümesi biçimli avizeden kaynaklandığını şöminenin ateşi ile seçebilmiştim.
Kim beni buraya getirmişti? Uzatıldığım geniş puf'un üzerinde doğruldum. Şömineye oldukça yakın olduğumdan olsa gerek tabi üzerime atılan yorgandan da kaynaklandığını düşünerek çok terlediğimi fark ettim.
Bir süre şu devasa büyüklükteki şömineyi inceledim. Bu kadar geniş ve uzun bir şömineyi ilk defa görüyordum.Ağzım açık şekilde şömineyi inceledim.Bir yanardağ biçimde tasarlanmış bu şöminenin bacaya uzanan duvarında değişik yazılar yazıyordu tavandaki gibi yazılar.
Bu yazıları anlamamıştım.Başka dilde yazılmıştı herhalde. Benim gibi ingilizceyi bile bilmeyen bir kadına hakaret gibiydi bu yabancı yazılar.Bir kere daha kendime küfrettim.
Ayağa kalktım,altımda gayet rahat geniş lacivert bir eşofman üstüme de kısa kol kırmızı bir tişört giydirilmişti.
"Umarım kadındır " diye sesli düşündüm.
Etrafı incelemeye devam ettim yerde oldukça fazla puf vardı rastgele indirilen koltuklarda bulunuyordu. Bu kadar karmaşık indirilmelerine rağmen oldukça iyi görünüyorlardı. Fazlasıyla iyi.
Geniş salonun sağ köşesinde bir bilardo masası duruyordu. Bilardo masanın tam duvar kısmında uzunca bir masa üzerinde de oldukça fazla içki şişeleri ve kadehler.Bir bar gibiydi burası.Sol kısmı geniş bir yere açılıyordu.
Orta kısımın zemini biraz daha yüksekti dans bistiydi muhtemelen. Sol ve sağ cephede yukarı çıkan merdivenlerin ihtişamı ile büyüledim. Trabzanları kalın örgülerle oluşturulmuş daha çok yılanı anımsatan altın işlemeli motiflerle bezeliydi .
Yukarıda odaların olması kuvetle muhtemel.Tam karşıdaki duvara odaklanmıştım.Geniş bir kapı misali gibi duran karartıyı biraz daha yaklaşınca fark ettim. Bu aşağı inen bir merdivendi. Buranın en ilginç tarafi hiç pencere olmamasıydı.
Sol merdivenin altından geçince kocaman bir mutfakla karşılaştım.
Yine değişik biçimde tasarlanmış koltuklar dikkatimi çekti. Genelikle bu tasarımların çoğu koyu renklı ve hayvan biçimleriyle oluşturulmuştu.
Mutfağın sağında bir kapı gördüm.
Tam kapıya yapışık pencereyi görünce dışarıyı görebileceğim için sevinmiştim.
Pencereye doğru yaklaştım tam perdeyi çekecektim ki biri kolumdan tutup beni geri çekti.
Sırtımı göğsüne dayanmıştı. Her kimse oldukça uzun ve iri biriydi. Kolumu bırakıp belime elini doladı. Bu pozisyondan rahatsızlık duymuştum.Elinden kurtulmaya çalıştım oda elini hemen gevşetti.
Ondan kurtulmuştum.Sarışın bir gençti. Yandan oldukça karizmatik bir gülüş bıraktı suratına.Elini uzatmıştı." Ben Mert, seni korkutmak istememiştim "gözleri koyu yeşildi bunu dikkatli bakmayan biri çok rahat göremeyebilirdi. Belki de benim gözlerim bozukta olabilir.
Elini tuttum "Ebru" dedim bende gülümseyerek.
Beni buraya Mert getirmiş olmalıydı.
"Şey mert beni buraya sen mi getirdin?"
Kafasını salladı.
"Yol kenarında uyuyakalmıştın" dedi.
Arkasını dönmüş soldaki merdivene doğru ilerliyordu.
"Bir dakika" dedim.
Bana döndü kaşlarını ne var der gibi kaldırdı.
" Mert yardımın için teşekkür ederim.Artık başımın çaresine bakabilirim galiba,şu kapıdan çıkabilirim demi?" dedim. Mutfağın solundaki çıkış kapısını göstererek
O ise yanıma doğru yürüdü.
"Sen biraz bizim misafirimiz olacaksın,yani öyle olması gerekiyor. Gel sana odanı göstereyim" dedi yeniden merdivene doğru ilerledi.
Ne diyordu bu adam, misafirlik ne alaka.
" Ne alaka, Neden ki " dedim şüphelenmiştim.
" Ebru öyle olması gerekiyor, hadi gel odanı göstereyim sana"
dedi.
Masum gibiydi sanki biraz.Ama artık eve dönmeliydim.
Tolgay'a gidecektim akşam ama Kaan bey yüzünden dağ başında geçirdim gecemi.
Adam artık beni evine bile almaz sorumsuz imaji çizmiştim offff.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAM'A SUSAYIŞ
Teen FictionZayıf bir kararktere sahip olması itibariyle,kendine bile nefret besleyen bu küçük kadının son umutlarınında umarsızca yitirilişi emdikleri kanına binaen kan kusan yüreğine intikam tohumları ekilecek, aşk'a yıllar sonra bir kez daha yenik düşerken a...