Kahvaltıdan sonra Yoongi üstüne rahat bir şeyler giydi ve ben de masayı topladım. Daha sonra salonda karşılıklı oturduk. Ben önüme bir kağıt ve tükenmez kalem aldım ve yazmaya başladım.
Min Yoongi ve Rim Soo Jung'un Evlilik Sözleşmesi;
"İlk maddeyi sen mi belirlemek istersin yoksa ben mi başlayayım."
Beni gösterdi ve "Önce hanımlar." dedi.
"Pekala... İlk madde şu: Kesinlikle tensel temas yok! Never!"
"Hah. Sanki ben sana dokunmaya çok meraklıyım."
"O yüzden dün..." dedim ve bir süre duraksadım. "Dudaklarımı fırçalayacağım Min Yoongi." diyip kalktığımda kolumu tuttu ve beni durdurdu.
"O an başka şansım yoktu, sen de biliyorsun."
Ofladım ve yerime geri dönüp ilk maddeyi yazdım.
"Sıra sende. İkinci maddemiz ne?"
Biraz düşündü ve "Eve sarhoş gelmek yasak." dedi.
"Sence bu biraz ağır bir kural değil mi? Bazen insan sarhoş olmak istiyor."
"Kesinlikle değil. Ayık halinle uğraşmak bile zor."
Göz devirdim ve ikinci maddeyi de yazdım.
"Üçüncü madde: Hiçbir şekilde karşı tarafın hobilerine ve özel hayatına karışmak yok."
"Özel hayat derken?"
İşiyle o kadar kafayı bozmuş ki özel hayat kelimesi onu bayağı şaşırttı.
"Arkadaşları, gittiği yerler vs. Senin bir özel hayatın var mı, orasını bilemem tabii."
Bu sefer göz deviren oydu. Ben yazarken o dördüncü maddeyi söyledi.
"Bu hobiler ve özel hayat karşı tarafı rahatsız etmeden yaşanacak."
Kalemi bıraktım ve hayretle ona döndüm.
"Seni nasıl rahatsız edebilirim ki?"
"En basitinden müzik zevklerimizin hiç uyuşmadığını düşünüyorum. Eğer sen hobi diye yüksek sesle müzik dinlersen ben bundan rahatsız olurum."
Kafamı sağa sola salladım ve "Çok ufak hesaplar peşine düşmesen." dedim.
"Sence nasıl bu yaşta işimde en iyisi olabildim?"
Sessizce "Sevsinler senin işini." dedim ve maddeyi yazdım.
"Beşinci madde: Sana her gün kahvaltı hazırlayacağım fakat sen de her hafta bana bir şarap hediye edeceksin."
Şaşkınca "Şarap?" dedi.
"Banyo diye alkol koleksiyonunun içine düşmüş olabilirim. 6 ayda 24 harika yıllanmış şarap elde edebilirim, değil mi?"
"Onların ne kadar pahalı olduğunu biliyor musun?"
"İçmeyeceksen bir anlamı yok orada durmalarının. Hem orada yüzlercesi var. Bu kadar cimri olma."
Nazlana nazlana "Pekala." dedi.
Ellerimi birbirine çarptım ve sevinçle beşinci maddeyi yazdım. Sıra tekrar ona geldi ve kafamı kaldırıp ona bakmaya başladım. O da bir süre ciddi ciddi beni süzdü ve "Eşimle, yani senle katılmam gereken davetlerde ağırbaşlı ve naif bir kadın gibi davranmalısın. Bir de mümkünse şu dövmelerini fondotenle kapatabilir misin?"
Kollarıma bakıyordu. Sanki çok fazla dövmem varmış gibi...
"Dövmelerim kimseyi ilgilendirmez Min Yoongi. Ayrıca sen de naif bir insan sayılmazsın. Bunu benden isteme hakkını kendinde nasıl buluyorsun?"
