'BludVergebung' /SOPE

6 İQ ; "GÜNEŞ DOĞUYOR..."

6 İQ; GÜNEŞ DOĞUYOR

Yine bir güne daha başlamışdım. 6 ay geçmişdi. Kendimi burda çok yanlız hissederim sanmışdım ama beşli hep yanımda olmuşdu. Jungkook ve Taehyungla bilgisayar oyunlarının anasını bellemişdik, hep kaybetsemde burda olmaktan mutluydum, Jin hyungla olan üstü yemekler yapmayı öğrenmiş Namjoondan bir çok şey öğrenmişdim. Yoongi ise, onu sadece akşam ve sabah görüyordum. Beni ısırıyor ve gidiyordu, ona vücudumu vermişdim ama o bana hiç dokunmamışdı. Kendimi kötü hissetmişdim, acaba bir yerimmi kötü diye çok düşündüm en son insanları sevmiyor diye sakinlemişdim.

Şimdi ise aşağı beni bekleyen kahvaltıya iniyordum. Mutfağa girdim ve yine AYNI kavgayı gördüğüm an tam geri dönecekken Jin hyungcuğumun sesiyle geri dönmek zorunda kaldım.

"Heh Hoseok sen söyle. Hangisi daha güçlü; Toprak elementi mi? Su elementi mi?" Sinirli çıkan sesi tüylerimi titretmişdi. Her gün aynı kavgayı yapıyordular. Tae Su elementinin daha güçlü olduğunu söylerken Jin hyung Toprak elementinin daha güçlü olduğunu söylüyordu, bunlar yetmiyormuş gibi bizide katıyordular. İkiside sinirli bakışlarla cevap beklerken kapıdan içeri giren Namjoon'u görmemle kollarından tutup savaşa onu attım. O noluyo aqq bakışları atarken, tartışmayı gördüğünde hoseok götüne deynek girdsin aqqq brosu bakışına döndü bakışları. Bakışlarıyla beni tehtit ederken ellerimi havaya kaldırdım ve ona günah benden gitti cnm bakışlarını attım, o sıradaa Taehyung sordu sorulmayacak soruyu.

"Heh Namjoon hyung burda. Ona soralım. Hyung Su elementimi daha güçlü? Toprak elementimi?" Herkes nefesini tutmuş Joon'un cevabını beklerken Jin hyung dayanamadı.

"Söylesene amk Joon'u. Su mu? Toprakmı?" Diye bağırdığında Namjoon ökşürük krizine girmişdi bile. Yüksek sesi benide korkutmuşdu. Namjoon sanki öksürüğüyle bana birşeler anlatmaya çalışıyordu ama ben duymazlıkdan geliyordum. Adam öksürümekten ölücekdi ama kimse bi şey yapmıyordu. Bir insanlıkda bulundum ve su doldurup ona uzattım. Elimdeki suyu can havliyle aldı ve içmeye başladı. Diğer ikiside hala cevap bekliyordu. Joon bunların cevap beklediğini gördüğünde mutfağa yeni gelen Jungkook'u göremsiyle gözleri ışıldadı adamın resmen. Hemen Jungkook'u tuttuğu gibi savaşa attı.

"Jungkook söylesin. O da çok güçlü bir büyücü ona sorun." Dedi ve savaşa fırlattı çocuğu. Masum çocuk kavgayı gördüğünde yinemi aq bakışları eksik olmamışdı.

"Aynen aynen hadi söyle kanka. Su elementimi daha güçlü? Yoksa Toprak elementimi?" Taehyung kankalık damarlarına baskı uyguluyordu. Jeongguk ise hiç takmıyormuş gibi bakıyordu.

"Yahu ikiside dört büyük kralın elementi aq. İkiside en güçlüsü. Neyin kavgasını ediyorsunuz hala." Dediğinde bi bok bilmediğim için kafamı sallamakla kaldım. Jin hyung kafasıni Tae'ye çevirdi, Tae de ona.

"O haklı Tae. Biz neyin kavgasını ediyoruz baksana." Dediği an ona sarıldı sıkı sıkı ve Tae de ona. Şimdi ise Jin hyung Tae'nin kucağında yemek yiyordu. Hayatımda gördüğüm ne tatlı andı bu an, benim gibi ďüşünmeyenler Jk ve Joon öğürüyordu ama bence çok güzel bir görüntü vardı karşımda. İki mutlu insan.. insanların mutlu olması benide mutlu ediyordu...

"Amk sizin yüzünüzden neden geldiğimi unuttum buraya." Dediğinde 148 iqlu arkadaşımız Joon çok normal kimsenin düşünemeyeceği bişi söyledi.

"Kahvaltı yapmaya?" Dediği şey Jimin'in tatlı kırırtısı ve benim göz devirme karşılığını aldı. 148 iqlu olmak işte, bizim anlayamayacağımiz şeyler. Jungkook dediğinşeyi umursamadı ve sandalyeyinde bana döndü. Ve bir anda yüzüme bağırdı.