Hop. Sen oradaki, bölüme başlamadan önce tzuyoda_once bebeğimin kitaplarına göz atmalısın.
Jungkook'un getirdiği kitapları inceliyordum. İçine bir şeyler sakladığından emindim.
Uzun süren bir arayışın ardından bir sayfanın alt kısmına minik harflerle yazılmış bir not buldum.
Belli bir tarih var mı?
Anlamıştı kaçacağımı. Cevabımı ona nasıl ileteceğimi düşünürken birkaç sayfa arkadaki telefon numarasını gördüm. Hoseok'a ulaşmalıydım ama onunla yakın olmam insanlarım gözüne batmaya başlamıştı. Onu tehlikeye atmak istemiyordum.
Diğer sayfalara da bakındım hızlı hızlı. Bir sayfada yaşadığı yerin tam konumu vardı. Başka bir sayfada insanların sık gitmediği bir sahilden bahsediyordu. Karaya oradan çıkacaktık.
Düşünceli minik Kookie, kaç kişi kaçacağını sormuştu bir yerde.
-Hayvanlık yapanı öldürmekten çekinmem.
Açılan kapılarla elime kitabı alıp Namjoon'a gittim. Hoseok'a ulaştırması gereken bilgiler vardı.
Yatağında yatmış öylece tavanı izleyen Joon'un yanına gittim hızlıca.
-Joon, yardımın lazım.
Aceleyle ayaklandı ve merakla bakmaya başladı.
-Ne konuda?
Elimdeki kitabın sayfalarında yazan notları gösterdim ona sonra bazı sayfaları koparıp ona uzattım.
-Ne yapacağım bunları?
-Hoseok'a götür, bu numarayla Kook'a ulaşabiliriz.
Bıkkınca baktı bana, inkar edecek gibiydi sanki.
-Hadi ama Joon, biliyorum onu sevmiyorsun ama Kook'la iletişime geçmemiz gerek.
Kafasını salladı sadece, suratındaki bezmiş ifade yerinde duruyordu.
Elimdeki kağıtları katlaya katlaya minicik bir hale getirdi ve normal normal yürümeye başladı.
Namjoon'dan (Wow ne yazıyorum ben)
Hoseok'u sikiyim, Kook'unu sikiyim, seni de sikiyim Seokjin.
Çok sevdiğim Hoseok'un yanına gidiyordum. Sırf Seokjin için katlandığım gereksizi bulmayı deniyorum.
Diğer gardiyanlarla birlikte yemekhanede oturup gülüşen itin ilgisini nasıl çekebileceğimi düşünüyorum.
Boş boş çevreye bakınırken gördüğüm sürahiyi alıp bir bardağı yarısına kadar doldurdum, her ne kadar sürahiyi kafasına fırlatmak istesem bile yapamazdım.
Yanından geçerken kaymış gibi yapıp kafasından boşalttım suyu, kırmızı üniformasının rengi iyice koyulaşırken sinirle arkasına döndü.
-Yettin ama sen.
Kolumdan çekiştirerek çıkardı beni, çıkana kadar ses çıkarmadım yaptıklarına ama fazla oluyordu.
-Dokunma bana.
-Ne sikim yapıyorsun Namjoon?
Elimdeki kağıtları verdim ona.
-Seokjin sana getirmemi istedi ve bende dikkat çekmemek için bunu yaptım.
Kağıtları formasının cebine tıkıştırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Interfectorem || Namjin
FanfictionDonuk bakışları önündeki yemekte geziniyordu. Hapishane yemekleri her zaman çok kötüydü. Karısınım yemeklerini özlemişti. Anlamsız düşüncelerinden sıyrılmasını sağlayan sese odaklandı. -Hey sen, senin gibi biri neden bu fare çukurunu boyladı? Yüzünd...