3. kişi
Seokjin birkaç saattir orta boylardaki tekneyi kullanıyor, uykuya direniyordu. Taehyung ve Yoongi çoktan uyumaya başlamışlardı. Namjoon küçük koltuklardan birinde oturmuş Seokjin'in sırtını izliyordu. Hava yeni yeni aydınlanmaya başlamıştı. Dalgalar zaman zaman artıyor, tekneyi hızlı hızlı sallıyor bir süre sonra daha sakin bir hal alıyordu. Namjoon tekrardan Seokjin'in omzuna kafasını yaslayıp onu izlemeye başladı. Doğan güneşin ilk ışıkları pürüzsüz cildini aydınlatıyor, ıslak dudaklarını parlatıyor, açık kahve gözlerini daha da açık gösteriyordu. 'Tanrı gibi...' diye düşündü Namjoon.
Namjoon'un sert rüzgarla dağılan saçları Seokjin'e çarparak onu huylandırıyordu. Omzuna yaslanan yüze baktı bir süre. İstemsiz bir tebessüm ortaya çıktı yüzünde. Kurtulmuşlardı.
- Üşümüşsün.
Kafasını sallamakla yetindi Seokjin. Hava soğuktu ve çıplak kolları üşüyordu. Ona sıkıca sarılan sıcacık bedenle tekrardan gülümsedi. Bir süre ona arkasından sarılan Namjoon ile devam etti yola.
- Yorulmadın mı Joonie? İstersen uyumaya git.
Olumsuz mırıltılar çıkarıp tanrıya benzeyen adamı izlemeye devam etti Namjoon. Küçük uykulu gözlerini, ara ara dümeni çevirdiği ellerini, rüzgar yüzünden çatlamaması için ara ara yaladığı dudaklarını, dolgun dudaklarındaki gülümsemeyle gerilmiş yanaklarını...
- Çok güzelsin.
Seokjin yüzündeki gülümsemeyi mümkünmüş gibi daha da büyüttü. Hafifçe yana dönüp ona sarılmak için eğilen bedene baktı. Onu rahatsız etmeden ona döndü tamamen. Yorgunluktan kısılmış gözleriyle izledi kısa bir süre, sonra bekletmeden dudaklarına yöneldi. Namjoon onu teknenin tahtalarıyla arasına sıkıştırıp daha rahat bir pozisyona geçti. Seokjin elini esmerin hızla atan kalbine koydu, diğer eliyle de ensesinden kendine bastırıyordu onu. Beline dolanan elleri hissedebiliyordu. Büyük bir dalga onları hızla sallayana kadar devam ettiler.
➳➳➳➳➳➳➳
- Hyung midem sikildi. Ne zaman bitecek.
Saat öğlene yaklaşırken sallanan teknede bıkkınlıkla gözlerini gezdirdi Seokjin.
- Sakın tekneme kusma.
Taehyung teknenin arka kısmındaki minik koltuklardan birine kendini atmış tekneyle birlikte sallanırken şikayet etmeye devam etti.
- Neden özel jet değil ya da neden bir yat? Hyung neden paranı bir helikoptere harcamadın.
Göz devirip devam etto tekneyi sürmeye Seokjin. Namjoon birkaç saat önce uyuyakalmıştı ve Yoongi hala uyanmamıştı.
- Tae, Yoongi'yi dürt ölüp ölmediğinden emin ol.
Tae yerinden hiç kıpırdamadan yatmaya devam etti, tek elini soğuk deniz suyuna sokup şikayet etmek daha cazip gelmişti ona.
- Hyung, niye çok dalga var kesin alabora olacağız. Ölmeyelim ama...
- Tae ölmeyeceğiz sakinleş artık.
Teknenin iç kısmından gözlerini ovuşturarak içeri giren Yoongi'ye minnetle baktı Seokjin.
- Sustur onu Yoon.
Yoongi ona omuz silkip kendini diğer minik koltuğa attı.
- Sikiyim seni Seokjin niye uçak almadın ki?
- Bak hyung, Yoongi bile bana katılıyor.
Seokjin onlara göz devirip kilometre sayacına dikti gözlerini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Interfectorem || Namjin
FanfictionDonuk bakışları önündeki yemekte geziniyordu. Hapishane yemekleri her zaman çok kötüydü. Karısınım yemeklerini özlemişti. Anlamsız düşüncelerinden sıyrılmasını sağlayan sese odaklandı. -Hey sen, senin gibi biri neden bu fare çukurunu boyladı? Yüzünd...