four

70 10 13
                                    

  Dün gece evde saatlerce ağladığım için   saabh uyandığımda başım deli gibi ağrıyordu. Banyoya gidip yüzümü yıkadıktan sonra gözümün altındaki morlukları kapatmaya çalıştım. Önceki haline göre gayet iyiydi fakat şiş gözlerime yapacak bir şey yoktu.

  Sessize aldığım telefonuma elime akdığımda Seo Hyun'un defalarca aradığını gördüm.

Diğerleri de mesaj atmış ama ondan bir şey yok.

"Kendine gel, Soo Yun. Dün yaşadıklarınızdan sonra ne düşünüyordun ki? Bu kadar kırılmama rağmen onu düşünüyor olmam..." Düşüncelerimi bir kenarıya bırakıp Seo Hyun'u aradım. Hoparlöre alıp komodinimin üstüne koydum. Siyah kazağım ve pantalonumu giydim.

"Yah! Soo Yun, seni ne kadar merak ettim. Haberin var mı?" Saçlarımı toparlarken diğerlerinin sesini duyabiliyordum.

"İyimiş mi? Okula gelecek mi?"

"Üzgünüm, Seo Hyun. Diğerlerine de söyle düne göre iyi sayılırım. Ayrıca okula geleceğim."

"Pekala. Çoktan öğlen oldu, zaten. Okulun kantinindeyiz." Saçlarımı at kuyruğu yapıp çantama defterimi attım. "Tamam, orda görüşürüz." Ardından telefonu kapatıp çantamı ve ceketimi aldığım gibi dışarı çıktım.

  Kantine vardığımda bizimkileri hemen fark edip adımlarımı hızlandırıp onların yanına vardım.
"Günaydın." Oturduğumda bizimkilerin bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum.

   "Tünaydın, demek istedin." Woosung'un dediklerine gülümsedikten sonra önüme konan kahveyle beraber bakışlarımı kaldırdım.

Neden? Dün yaşananlardan sonra?

  Oturması için yana kaydığımda yanıma oturdu. Şu an, yan yana oturuyorduk ama dün yaşananlardan  dolayı aşırı gergindim.

"Biz size bir şey açıklayacağız." Dojoon ve Seo Hyun aynı anda konuşmuş, ardında birbirine kenetlenmiş ellerini havaya kaldırdılar.

"Elleriniz birbirine mi yapıştı?" Hajoon'un dedikleriyle hepimiz güldük. İkisinin kenetlenmiş ellerini işaret ettim. "Siz ne zamandan beri?"

"Aslında dün gece oldu, desek yeridir. Sen yalnız kalmak istiyordun, senle gelezemedim ama dışarı çıkıp temiz hava almaya ihtiyacım vardı. Dojoon da  bana eşlik etti. Saatlerce dışarıdaydık. Konuşa konuşa bir bakmışız çıkıyoruz."  İkisine mutlulukta baktım. "Dün en azından bir şeyin güzel bitmesine sevindim." Woosung'un dedikleriyle ona baktım. Tam konuşacakken onu durdurdum. "Dün bana destek amaçlı buluşmuştuk. Biraz mahvetmiş oldum, üzgünüm."

"Soo Yun, konuşmamız lazım." Aniden sormasıyla bakışlarımı ona çevirdim. "Dışarda konuşsak daha iyi olacak." Bakışlarımı diğerlerine döndürdüğümde bana 'git' dermişcesine bakıyorlardı. "Ah, pekala" Kahvemi masada bıraktıktan sonra onun önden ilerlemesine izin vererek onu takip etmeye başladım.

  Okulun bahçesinde çok fazla kişinin olmadığı yerde durduğunda bana doğru döndü. Ona dikkatli baktığımda gözlerinin şiş olduğunu fark ettim, benimki kadar olmasa da.

"Soo Yun, dün için ben özür dilerim" Saçlarını karıştı. "Seni hiçbir zaman kırmak istemedim."

"Dün gerçekleri yüzüme vururken kırılıp kırılmayacağımı hiç umursamadın ama." Dün aklıma geldikçe sinirlenip gözlerim dolarken dün hakkında konuşmak beni daha kötü yapıyordu.

"Sarhoştum." Tek kaşımı kaldırıp ona baktım. "Beş şişeyle sarhoş olmayan sen iki şişeyle sarhoş oldun yani?"

Evet, dün aynı zamanda ne kadar içtiğine de dikkat etmiştim.

"Siz gelmeden önce de biraz içmiştim." 

"Dediklerinin sebebi sırf sarhoşluk olamaz. İnsanlar sarhoşlukla beraber gerçekleri yani hissettiklerini, düşüncelerini söyler." Bana doğru yaklaşırken bir adım geriye doğru gittim. "Dediklerinde bir nevi haklıydın a-slında." Sonlara doğru çatallaşan sesimle bakışlarımı başka yöne çevirdim. "Evet, abim intihar etti ve sebebi ben değildim. Bunu da biliyorum. Babamın gösteremediği sevgiyi abimden görmüştüm, ben. Benim sığındığım ilk liman oydu ve ben o limanı kaybetmiştim." Gözlerimden yaşlar akarken sözlerime devam ettim. "Lisedeyken zaten kitap okumayı severdim. Beni Shakespeare ile  tanıştıran oydu. Bu da bir nevi abim öldükten sonra beni İngiliz Dili ve Edebiyatı seçmeyi itti." Ardından bakışlarımı Jaehyeong'a çevirdim. "Y-ani sen haklıydın. Ben öz-"

Cümlemi tamamlayamadan kendimi onun kolları arasından bulmuştum. Ağlarken birinin bana sarılması ağlamamı arttırıyordu. Şuan da tam olarak o oluyordu. "Ö-zür dilerim." O kadar kısık çeken sesimi duyduğunu umdum. Kendini benden uzaklaştırırak akan gözyaşlarımı sildi. "Ağlama, lütfen."

&

  Ağlamam biteseye kadar ikimizde başka hiçbir şey söylememiş, öylece durmuştuk. "Soo Yun, bir aralar yoktum. Beni fazlasıyla merak ettin, biliyorum." Bakışlarımı ona çevirdiğimde Jaehyeong derin bir nefes aldı. "Artık sana anlatmalıyım."

"Kendini hazır hissetmiyorsan anlatmak zorun değilsin." Başını öne eğip buruk bir şekilde gülümsedi. "Hayır, anlatmalıyım. Şu an tam zamanı." Anlatmak için cesareti artsın diye elini tuttunca ellerimi sıkıca kavradı.


"Biliyorsun, hemen hemen bir yıl önce annemi kaybettim ve babam biriyle şu an evlenmeyi planlıyor. Babamın evleneceği kadının oğlu daha yeni liseye başlayan birisi ve o yaştakilerin ergenliğin doruğunu yaşadıkları için her şeyi uçlarda yaşayabiliyorlar. Min Seok,babamın yeni eşinin oğlu, yeni bir baba istemediğinden intihar girişiminde bulunmuş. Annesi bulmuş, onu. Annesi de oğlunun o halini görünce fenalaştığından babam, Min Seok'un annesinin yanında kaldı çünkü Min Seok, garip bir şekilde babamdan ne kadar nefret ediyorsa beni de o kadar çok seviyor. Gelmediğim günlerde onun yanındaydım." Jaehyeong bakışlarını bana çevirdiğinde şaşırdı, ardından elini elimden kurtarıp akan gözyaşlarımı sildi.

"Ağlaman için anlatmadım." Ellerini çektiğinde ellerini tutup ona baktım.

"Biliyorum. Jaehyeong, Min Seok seni abisi gibi görüyor. Ben abimi nasıl koruyucu bir liman gibi görüyorsam o da seni öyle görüyor. Onun elini bırakma, lütfen."

"Bırakmayacağım, söz veriyorum." Ardından başımı onun omzuna koydum. Ardından o da başını bana yaslarken  kolunu bana sardı.

"Böyle kalalım bir süre, Soo Yun." Dediklerine gülümseyip biraz kafamı salladım.

Sonsuza kadar da kalabiliriz, Jaehyeong.

&

Selaam~ Bayadır hemde bayadır bölüm atmıyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Selaam~ Bayadır hemde bayadır bölüm atmıyordum.
Umarım sevmişinizdir~

 

Blue Rose ; JaehyeongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin