Ağaç üzerimize düşerken Jack o sırada benim yanıma geçti. Gözlerimi kapattım. Birkaç saniye sonra gözlerimi açtığımda ağacın yerde, Jack'in her zamanki yerinde olduğunu gördüm.
"Teşekkür ederim Jack. Her an ölebilirdim."
Bir süre daha yürüdükten sonra Anabelle'ye baktım. Onaylar şekilde başını sallayınca arkama döndüm.
"Arkadaşlar, biraz dinlenelim. Hava kararmadan önce çadırları korumalıyız."
Allison ve Jack çadırları çıkarıp kurmaya başladı. James çantasından yiyecekler ve içecek çıkardı. Tüm hazırlıklar bitince yere oturduk. Bir süre konuşmadık. Sessizliği tanımadığım bir ses böldü. Bu sırada soğuk rüzgar beni titretiyordu. Ses sanki nefret doluydu.
Gidin buradan. Nefretin olduğu yerden uzaklaşın. Aksi takdirde öleceksiniz hepiniz. Özellikle sen Rose Anderson.
Soğuk havada birbirimize bakmaya başladık.
"Ne oluyor? Bu soğuk havada ne?"
Kimse cevap veremiyordu. Yine ben konuştum.
"Uyuyalım artık. Ama nöbet tutmalıyız. Ani bir saldırı olabilir. O yüzden bir kız bir erkek. İlk nöbet ben ve..."
Allison sözümü kesti.
"Asla olmaz. Nemesis, özellikle seni istiyor. Bundan dolayı Jack ile ben ilk nöbete çıkıyoruz. Gidebilirsiniz."
Benim inatçı olduğumu düşünen sizlerdiniz. Aklımdan bunu söylemek geçiyordu ama söylemedim.
"Sen bunu nereden biliyorsun?"
"Çünkü... Çünkü sen Demeter'in Kızısın."
Allison, bana düşman kesilmişti birden. Kaşları çatıyordu. Birden gözleri alev almaya başladı. Yerinden kalktı. Bana doğru gelirken ayağa kalktım.
"Ne oluyor? Allison,Rose... Bize bir açıklama yapmalısınız."
Nefret dolu bir sesle haykırdı.
"O Thomas'ı öldürerek bir yemini bozdu. Şimdi de beni öldürme planları kuruyor. O,beni öldürmeden ben onu öldüreceğim."
Ben geriye doğru adım atarken kılıcımı çıkarmaya hazırlanıyordum. O ise elinde kılıcı üzerime doğru geliyordu.
"Samatha Allen, en yakın arkadaşımdı. Ve o senin yüzünden öldü."
"Hayır. O,benim yüzümden ölmedi. O,Limos'un kızı yüzünden öldü."
Aramızda yalnızca birkaç adım kalmıştı. Kılıcımı çıkardım. Bana saldırınca kendimi savundum. Birdenbire Jack araya girdi.
"Allison Rogers,lütfen kendine gel."
Beklenmedik bir anda elini başına koydu. Gözlerini kapatıp açtığında korkuyla bana baktı.
"Ne yaptım ben? Hiçbir şey anlamadım. Hiç istememiştim sana saldırmayı."
Koşarak çadırına girdi. Kılıcımı cebime koydum. Anabelle benim yanıma geldi.
"Ona ne oldu?"
"Önemli bir şey değil. Ama sanırım bugün Allison dinlenmeli."
"Sen ve Darcy nöbet tutsun. Sonra Jack ile ben tutarım."
Allison çadırdan çıktı. Yutkundu.
"Kabul etmiyorum. Anlaşma anlaşmadır. Nöbeti ben tutuyorum. Ve Jack."
Hava karardığı ve çok uykumuz olduğu için itiraz edemedik. Anabelle ile çadırımıza girdik. Başımı yere koyar koymaz uyudum. Ama kendimi evimde, yatağımda buldum.
Geceydi. Bir odada yatağımda yatıyordum. Bazı konuşmalar duyuyordum. Sesler bana tanıdık geliyordu. Ama kim olduklarını bir türlü anlayamıyordum. Seslerden anladığım kadarıyla biri kız diğeri erkekti. Kızın sesi evin içinde br yankı yaptı.
"Hemen şimdi buradan ayrılacaksın Jef Anderson."
İsmi duyar duymaz yattığım yerden kalktım. Bu babamın ismiydi. Dikkatlice odanın kapısına geldim. Soluma baktığımda babamı gördüm. Yanında bir kız vardı. Tanıdık geliyordu. Sanki onu bir yerlerde görmüştüm. Üzgün görünüyordu. Babamın kararlılığı ciddi yüzünden görünüyordu.
"Kızımın arkadaşları var. Onlarla kalabilir."
Kız iç çekti.
"Ölürsün. Bir kuralı çiğnedik. Beni cezalandırmayacak. Ama seni cezalandıracak."
"Kim?"
Kendimi tutamayıp, gizliliğimi bu soruyla sonlandırdım. Ikisi de bana baktı. Babam konuştu.
"Önemli biri değil kızım. Sen buraya nasıl geldin?"
O sırada kendimi bambaşka bir yerde buldum. Çadırdaydım.
"Az önce evimdeydim. Burada neler oldu?"
Anabelle konuştu hemen.
"Demek rüyadayken evine gittin. Herhalde önemli bir şey olmadı."
Anlatıp anlamamakta kararsızdım. Sanırım bu kararsızlık yüzüme de yansıdı.
"İstersen biraz hava al. Öyle karar verirsin."
Başımla onaylanarak yetindim. Dışarı çıktığımda bir köşede sessizce oturmuş Allison'ı fark ettim. Ağlıyordu. Gülümseyip yanına oturdum.
"Çok güzelsin. Kalbinde güzel. Niye böyle üzülmektesin?"
Gözyaşlarını sildi. Bana sarıldı. Sonra hiç beklemediğim kelimeleri fısıltıyla söyledi.
"Ben senden daha büyüğüm. Ama sözlerin ablammışsın gibi dindiriyor öfkemi."
Bugünlerde fazla ilgilenemedim kitabımla. Ama 7. Bölümde bitti sonunda. Iyi günler ve iyi kitap okumalar.
![](https://img.wattpad.com/cover/218331385-288-k136272.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEMETER'İN KIZI 1-Limos
ФэнтезиO günlerde dünyada var olan tek Demeter kızı ve melezi sanılıyordu. O kehanette bahsedilen kişiydi onlara göre. Daha 13 yaşında. O Rose Anderson. Adını gül adlı bir çiçekten alan her gülümseyişinde adının hakkını veren kız. O büyük gerçeklerle ve zo...