9. Bölüm Bir Yılan Sahibi Oluyorum

32 6 1
                                    

Bir kızdı yine. Ama bu sefer daha güzel bir kızla karşılaşmıştık.

"Yolculukta dikkatli olun. Apollon başta olmak üzere Demeter dışındaki hiçbir Tanrıya güvenmeyin."

Sonra gözden kayboldu. Yolda giderken birkaç saat sonra havanın kararacağını fark ettim. Apollon bizi ciddi anlamda oyaladı. Sadece 3 günlük yolumuz ve 3 gün 23 saatimiz vardı. O saatler çabucak gidebilirdi. Ondan dolayı hızla yürüyorduk.

"Kaç aydır yağmur yağmıyor."

Anabelle'ye baktım. Üzgün görünüyordu.

"Önemli değil. Bu görev bitince yağacak. Onun için hızlanmalıyız."

Bir süre yürüdük. Ama Anabelle yine konuştu.

"Sesin yönüne gitmeliyim. Biri beni çağırıyor sanki."

Başını eğiyordu. Ondan dolayı yüzü görünmüyordu.

"Olmaz. Arkadaşlarını tehlikeye mi atacaksın? Hem ben senin bu görevi bitirmek istediğini sanıyordum."

"Asıl gitmezsem sizi tehlikeye atacağım. Artık tek lider sensin."

Çantasını çıkararak koşmaya başladım. Ama Allison beni engelledi.

"Sen olmadan görevimizi bitiremeyiz. Hadi, birlikte yürüyelim."

Iç çekerek yola koyuldum. Anabelle,benim ilk arkadaşımdı. Ondan hafta sonları bile ayrı kalmazdım. Şimdi cok zor olacak. Çünkü sevdiğim bir kişiyi kaybettim.

Onun duyduğu sesin Nemesis olma seçeneğini hemen eledim. Sonuçta nefreti temsil eden biri söyleyemezdi. En iyi seçenek Limos'tu. Ama o kız bana bir şey söylemişti. Demeter dışında kimseye güvenme. Ya o babası Zeus'sa. Bu sorular kafamı karıştırıyordu. Yürüyordum ama bacaklarımın yorulduğunu hissetmiyorum.

O sana ihanet etti. Ama hâlâ onu seviyorsun. Nefret etmen gerekirdi.

"Git buradan Nemesis."

Hâlâ anlayamıyorsun değil mi? O, size ihanet etti. Ama siz hâlâ onu seviyorsunuz.

"Çünkü biz arkadaşlarımıza karşı nefret dolu değiliz."

Yürümeye devam ediyordum. Aynı zamanda Nemesis'i dinleyip, karşılık veriyordum.

O sana nefret duyuyordu Rose. Annenede. Apollon sayesinde bunları duydun.

"Apollon'u sen yolladın."

Bu doğru değil. Onu Limos yolladı. Ama benim güzel yeteneğim sayesinde kabul etti. Senden nefret ediyordu.

Tamam. Bırak bilgi topladım senden. Bu kadar yeter. Şimdi herşeyi arkadaşlarıma anlatacağım ve...

Sakın yapma bunu Anderson. Yaptığın anda bir değil iki arkadaşından ayrılırsın.

Susmayı tercih ettim. Benimle konuştuğu sürece aklımdan geçenleri duyabioiyirdu demek.

"Neyin var senin?"

Bu ses James'den gelmişti. Sesi buz gibi soğuktu. Sanırım o da Anabelle'nın kaybolmasını kaldıramıyordu.

"Önemli değil. Sanırım biraz annemle konuştum. "

Şüpheyle bana baktı ama yola devam etti. Allison fısıldadı.

"Sesleri duyuyor musun?"

Evet,duyuyordum. Hışırtı sesleri... Sonra bir dalın çatırdama sesi. Ve bana sarılan biri. Onu geri çektiğimde kimi görseniz sevnirsiniz. Yüzünden korkmuş olduğu belli olan, elinde çantası duran Anabelle.

"Nemesis'le karşılaştım yolda. Içime nefret girecekti neredeyse. Ama bir süre konuşmayı bıraktı benimle. Sessizlik
oldu. Ama beni bırakmıyordu. Bir süre sonra beni senin sayende bıraktığını söyledi."

Hiç bu kadar korktuğunu görmemiştim. Sanki koskoca 12 Olimposludan bir tanrıçaymış gibi korkmuştu onu.

"İnsanların duygularıyla oynamak büyük bir güçtür Rose. Sizden nefret etseydim her şey değişecekti. Belkide sizi öldürecektim."

James onun yanına geldi.

"Öyle demeye hakkın yok. Sen bizi öldürmeden kendine gelebilirdin."

Yola devam ettik. Bir ses duydum. Sanki bir kuş inliyordu. Başımı sola çevirdiğimimde korkunç bir görüntüyle karşılaştım.

Bir oduncu ağaç kesiyordu. Ağacın üstünde bir kuş yuvasının içinde daha uçamayan, yavru bir kus vardı.

"Lütfen, durun."

Tam son darbeyi vuracaktı ki bize bakarak durdu.

"Anne-babanız nerede çocuklar? Onlar olmadan burada bulunmanız..."

Düşünceliydi. Konuştum.

"Biz yetimhanede kalıyoruz efendim. Ormanı dolaşıp ilerideki nehirden..."

"Öyle bir nehir yok bu ormanda. Hadi,şimdi gidin. Ve bir daha büyüklerinizin işine karışmayın."

O sırada ondan bir çığlık geldi. Yeşil bir yılan ayağını sarmıştı. Bir anda düştü. Yılan bize yaklaştı. Acaba ilk hanginizi yesem?

Yılanlar tıs diye ses çıkarmazlar mıydı? Ama o anda korkudan bunu düşünemiyordum.

"Tıs ya da zehirlenme diyecektin herhalde Simone."

Simone, ağzımdan istemsizce çıktı. Diğerleri şaşkınlıkla bana bakıyordu. Yılan bile gerilemişti. Bir peri veya melez olma ihtimalin var mı kızım? Beni tanıyorsun.

"Şey,meleziz biz efendim."

Düşünceli düşünceli konuştu. Eğer bir insan olsaydınız çekinmeden yerdim. Ama melezsiniz. Buraya hiçbir melez görevleri yoksa girmez. Şimdi Tanrı Ebeveynlerinizi kızdırmak istemem. Sizin peşinizden geleceğim. Bu arada D emeter melezi olmalısın sahibim. Bana sadece Simone de.

Koluma dolanıp uyuya kaldı. Ama birden bire bir taş bilekliğe dönüştü. Yolda onlara konuşmalarımızı anlattım. Artık bir hayvanım vardı. Ve ben buna hâlâ inanamıyordum. Acaba melez kampında nasıl karşılanacaktır?

Bunları düşünürken hava kararıyordu. Ve artık çadırlar kurulduğuna göre yatma vakti gelmişti. Başımı yastığa koyar koymaz Elizabeth Chi'yi gördüm.

DEMETER'İN KIZI 1-Limos Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin