BÖLÜM BİR

46 4 1
                                    

  Herkese kulağını,çok azına sesini ver.

                                                                                                                                                  -William Shakespeare-

GECEM'DEN

İstemeyerekte olsa gözlerimi açmak zorunda kaldım. Telefonumun sesi öyle yakından ve işkence gibi geliyordu ki bedenimi zorla ayağı kaldırmaya çalıştım.

Yarım yamalak açık olan gözümle, komodinin üzerine ellerimi attım. Sonunda elime telefon geldiğinde, kimin aradığına bakmadan açtım. Kulağıma gelen sesle gülümsedim ve bende konuşmaya başladım.

"Alo, uyandın mı canım?" sorusuyla gözlerimi öfeleyip cevap verdim. "Evet şimdi uyandım, sen geliyorsun değil mi?" Sorumla birlikte derin bir nefes aldığını duydum ve konuşmaya devam edip " Bir sorun mu var Ela?" diyerek topu ona attım.

Sonunda konuşmaya karar vermiş olacak ki "Tatlım, benim bir günlüğüne dedemlerin yanına gitmem gerekiyor. Bu yüzden yokum ben bugün. Kusura bakmazsın değil mi?"

"Hayır, sorun değil sen işlerini hallet, ben bugün idare ederim herhalde. Merak etme sen beni." diyerek yanıt verdim. "Tamam canım, hadi kapatıyorum ben eğer bir şey olursa ara ama tamam mı beni?" diyerek cevap beklemeye başladı.

Bende "Tamam ararım hadi görüşürüz" diyerek cevap vermesini beklemeden kapattım. Şimdi eğer o gelmeyecekse ben nasıl gidecektim ki oraya? Zaten utanıyordum bide Ela yanımda olmayacaktı ve bu beni daha da endişelendiriyordu.

Bunu umursamamaya çalışıp elimdeki telefondan saate baktım. Daha neredeyse bir saat vardı. Bende daha fazla umursamayıp banyoya doğru adımladım. Banyoya girdiğimde elimi ve yüzümü yıkayıp kuruladım. Daha fazla odada oyalanmak istemediğim için aşağıya inmeye karar verdim. Merdivenlerden sarsak adımlarla inip, mutfağa vardım.

Dolabın kapağını açıp ne yiyebileceğimi düşünmeye başladım. En sonunda dolaptaki kaşar peyniri çıkarıp, tezgaha bıraktım. Daha sonra ketçabı alıp dolabın kapağını kapattım.

Tost makinesi alt dolaptan alıp, tezgaha yerleştirdim. Daha sonra fişe takıp tost yapmaya başladım.

********

Tostumun son lokmasını da ağzıma atıp, meyve suyunu da bitirdim. Elimi peçete ile silip, bulaşıkları akşama bırakıp yukarıya doğru yürüdüm. Odama girip çalışma masamın üstünde olan formaya baktım. Etek ve tişörtten oluşuyordu ama isteyen okulun armasının bulunduğu sweeti de kullanabilirdi. Bende zaten onu kullanacaktım.

Çünkü tişörtü beğenmemiştim ama sweet sade ve güzeldi. fazla oyalandığımı anladığımda yavaşça masaya gidip kıyafetleri elime aldım. Bugün yeni okuluma başlayacaktım. Aslında eski okulumdan oldukça memnundum fakat babama bir söz vermiştim.

Okuyup, istediğim mesleği-yani avukatlığı- yapacaktım. Eski okulumda derslere hiç önem verilmiyordu. Bu yüzden babamın olan okula yani elimdeki tek geçim kaynağı olan okula gidecektim.

Anne ve babamı üç sene önce kaybetmiştim. Onlara o kadar bağlıydım ki sanki gittiklerinde benim ruhumu da götürmüşlerdi. Sadece bedenen buraya ait gibi hissediyordum. Bir yıla yakın zaman geçtiğinde, arkadaşlarımın desteği ile zorda olsa toparlanmıştım. Bu ev ve o okul elimde kalan son şeylerdi. Bu okul babamındı fakat o öldükten sonra bana miras olarak kaldı.

GECE MAVİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin