BÖLÜM İKİ

19 3 0
                                    


Annesinden dayak yediği halde, yine 'anne' diye ağlayan bir çocuktur aşk.

-Cemal Süreya-

GECEM'DEN

Karşımda gördüğüm kızla donup kaldım. Bu kız Zeynep'i bir köşede dokuz kişiyle sıkıştıran kızdı. Biz oraya son anda yetişmeseydik resmen Zeynep'i döveceklerdi. Biz dört, onlar dokuz kişiydi ama yinede onları çok güzel haşat etmiştik.

Hala hatırlıyorum arkalarına bakmadan nasıl kaçtıklarını. Şaşkınlığımı bir kenara bırakıp, sırıtmaya başladım. Oda hemen kendine gelip yanındaki kıza bir şeyler söylemeye başladı. Bende hemen telefonuma dönüp Ceylin'e mesaj attım.

"Gecem: Kanka Zeynep'i sıkıştıran kızları hatırlıyor musun?" diyerek hemen konuya girdim. Birkaç dakika sonra titreyen telefonuma bakıp

"Ceylin: Hatırlıyorum da onlar ne alaka be?" yazısını okudum. Hemen cevap yazmaya başladım.

"Gecem: O kızlardan biriyle aynı sınıftayım." diyerek cevap verdim. Çok geçmeden mesaj geldi. Bu kız motor filan mı bağlamıştı, bu ne hız?

"Ceylin: Lan kaç gündür ekşın yaşamıyoruz bu çok iyi oldu. Bir şey olursa bir mesajına bakar ha gelmemiz ona göre." cevabını okuduğumda yüzümde küçük bir tebessüm oluştu. Beklemeden cevap yazmaya başladım.

"Gecem: Biliyorum canım. Siz her zaman yanımdasınız. Neyse hoca geldi ben sonra yine yazarım hadi eyvallah." diyerek cevap vermeden telefonu kapattım. Aslında hoca gelmemişti ama hemen konuşmayı bitirmek istedim. Çünkü Ceylin'i tanıyordum ve uzatır da uzatırdı konuyu.

Hemen kafamı kaldırıp etrafa baktım. Neredeyse herkes gelmişti. Bana kim olduğumu sorgula şekilde bakan bir çok kişi vardı. Bu bakışları umursamadan tam kafamı sıraya koyacaktım ki kapı açıldı.

Ben hocanın geldiğini zannederken bir tane çocuk sınıfa girdi. Yakışıklıydı aslında. Aslında mı, bayağı yakışıklıydı. Mavi gözlü ve kahverengi saçlıydı. Hemen arkasından iki çocuk daha girmişti. Onlarında maşallahı vardı.

Bunlar liseli olduklarına eminler miydi acaba? Çünkü hepsi o kadar yakışıklıydılar ki, anlatılmaz yaşanır filan demeyecektim tabii ki de. Sadece yakışıklıydılar bu kadar. Hemen önüme dönüp bu sefer başımı sıraya koydum.

Umarım yanıma kimse oturmazdı. Çünkü burayı Ela'ya saklıyordum. Tabikii de Ela ile aynı sınıftaydım. Yoksa kabul eder miydim ki bu sınıfı? Koca bir HAYIR!! Bunları düşünmeyi bırakıp, gözlerimi dinlendirmeye başladım.

Tam dalacaktım ki bir kapı sesi daha duyuldu. Kafamı kaldırıp baktığımda genç bir adam olduğunu gördüm. Birden "Herkese günaydın çocuklar." deyince hoca olduğunu anladım.

Gözlerini sıralarda gezdirirken tamda bende durdu. Ve ağzından o hiç istemediğim kelimeler döküldü. "Evet arkadaşlar, yeni biri katılmış aramıza. Kendini tanıt bakayım." diyerek bana bakmaya başladı.

Etrafıma baktığımda herkes bana bakıyordu. Heyecanlanmıştım. Hemen ayağa kalkıp hem kısa hem öz olacağını düşündüğüm için "Gecem Çengel" dedim. Bana bir kaç saniye bakıp "Tamam. Oturabilirsin." diyerek öğretmeler masasına doğru yürüdü.

Bende hemen yerime oturdum ve hocanın diyeceklerini beklemeye başladım."Bugün ilk gün olduğu için serbestsiniz. Ama sessiz olmak şartıyla" diyerek eline telefonunu aldı.

GECE MAVİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin