Git ve o piçe sarıl

814 26 5
                                    

İyi okumalar.

-3 YIL SONRA-

Calder'ın kollarını belime dolamasıyla ona döndüm ve sarıldım. Deli gibi korkuyordum.

Yaklaşık iki aydır müthiş bir baş ağrısı çekiyorum ve geçen hafta 2-3 kez bayılmam tüm aileyi ve Calder'ı telaşlandırdı ve... sonuç olarak buradayım. Az sonra ise beyin tomografim çekilecek.

Korkunun tüm damarlarımda dolaştığını hissedebiliyodum. Bedenim titrerken Calder beni daha sıkı sardı ve kulağıma fısıldadı.

"Şşş bebeğim ben yanındayım. Korkma kötü bir şey çıkmayacak."

"Bilemiyorum Calder."

"Ama ben biliyorum. Beni iyi dinle-" Bedenlerimizi ayırıp yüzümü avuçladı ve devam etti.

"Benimsin ve benim olanın zarar görmesine izin vermem."

Yinede emin olamıyordum. İyi şeyler olmayabilirdi ve o bunu engelleyemezdi. Aklımdaki soru işaretlerini bir kenara atarak konuştum.

"P-pekala girelim?" Calder elimi kavrayıp tomografi odasına doğru sürükledi.

Odaya girip hazırlıkları yaptıktan sonra o sedye görünümlü yere uzandım. Doktor bir şeyler söyleyip Calder'ı da alarak odadan çıktı.

Sedye hareketlenmeye başladığında nefesimi tuttum ve bu işin çabucak bitmesini diledim.

Sonunda sedye hareketini tamamlayıp durduğunda rahat bi nefes aldım. Stresten vücudum uyuşmuştu ve sanki hareket edemezmişim gibi hissettim.

Gözlerim sımsıkı kapalıyken Calder'ın elimi tutmasıyla rahatladım ve gözlerimi açarak doğruldum. Odadan çıkıp Calderla beraber babamın doktorla konuşmasını bekledik. Çok sürmeden babam odadan çıktı.

"Hadi çocuklar gidiyoruz sonuçları pazartesi günü alıcakmışız."

Bu habere sevinsemde hala bi hüzün vardı içimde. Sonuçlar kötü çıkabilirdi ama öğrenmeme daha 2 gün vardı. Kendimi rahatlatmaya çalışarak hastane çıkışına doğru giden babamın peşine takıldım.

-PAZARTESİ-

Kalbim deli gibi çarpıyor. Babamla beraber şu an doktorun odasındayız. Doktor boğazını temizleyip elindeki dosyalarla bize döndüğünde nefesimi tuttum ve doktorun ağzından dökülen kelimeleri toparlamaya çalıştım. Beynim işlevini yitirmişti sanki. Doktorun söylediği hiçbir şeyi algılayamıyordum ya da algılamak istemiyordum. Sonunda beynim bir kaç kelimeyi algıladığında gözlerim karardı ve bedenim sandalyeden yere doğru yığıldı. Son duyduğum şey ise "Kızınızın beyninde tümör var." lafıydı.

#####################

"Uyanıyor." annemin sesi kulaklarıma ulaştığında gözlerimi tamamen açmaya zorladım fakat etraftaki yoğun ışık buna en büyük engeldi. Annem elimi kavradığında ondan destek alarak doğruldum. Odada gözlerimi gezdirdiğimde Emre dahil herkesin odada olduğunu gördüm. Calder ise bir köşede oturmuş kırmızı gözlerle beni izliyordu. Babamın benimle konuşmak isteyeceğini bildiğim için ona doğru döndüm ve "Baba? Şimdi ne olacak?" dedim. Babam sıkıntıyla iç çektikti.

"Ameliyatın için İstanbula'a geri döneceğiz kızım. Tümörün bulunduğu bölge oldukça riskli bir bölge. Bu ameliyatı yapabilecek iyi bir doktor önerdiler. Yarın ilk uçakla İstanbul'a dönüyoruz. Ve tabi Calder'da bizimle geleceğini söyledi."

Calder'ın adını duymamla ona baktım ve gülümsedim. Kızarık gözleri gülümsememle parıldarken bana doğru gelerek sarıldı. İstanbul'a dönüyorduk öyle mi? Yarım bıraktığım hayatıma yeni hayatımdaki insanlarla.

#######################

Babam anahtarıyla kilidi açtığında içimde özlem duygusundan başka bir şey yoktu. 3 yıl. Tam 3 yıldır buralardan uzaktaydım. İstanbul'u, evimi, odamı, her şeyi o kadar çok özlemişimki gözlerimin dolmasına engel olamadım. Kendimi toparlayarak odama çıktığımda perdesi açık pencerem takıldı gözüme. Oradaydı camın önünde duruyordu ve gözlerindeki özlem kırıntılarıyla gözlerime bakıyordu.

Kalbim binlerce parçaya ayrıldı sanki. Nefes alamıyordum. Aşık olduğum çocuk bir bina kadar uzağımdaydı halbuki fakat sarılamıyordum. Aramızdaki mesaferlerde boğuluyordum.

Belimde hissettiğim ellerle gerildim. B-bu olmamalıydı. Poyrazın yüzündeki ifade değişti ve yerini nefret aldı. Sevdiğim adam beni her an öldürmek isteyen bir düşman gibi duruyordu. Bana bakışları o kadar soğuktuki buz kestim. Calder'ın ellerini belimde çekerek ondan ayrıldım. O an ne yaptığım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Bedenimi kontrolü bende değildi. Ayaklarım istemsizce beni Poyraz'a yöneltiyordu. Kendimi evden dışarıya atıp Poyrazın evine yöneldiğimde kapı açıldı. Poyraz, sevdiğim adam karşımdaydı. Aklım ve kalbim tamamen ona koşmak istiyordu. İlk defa ikiside aynı fikirdeydi. İkiside Poyrazdan yanaydı. Kendimi büyük bir özlemle Poyrazın kollarına attığımda tanıdık kokuyla yüzümdeki gülümseme arttı ve göz yaşlarım sel gibi akmaya başladı. Kendimi hiç olmadığım kadar huzurlu hissediyordum. Taa ki Poyrazın büyük elleri beni ondan uzaklaştırıncaya kadar. Gözlerim şaşkınlıkla aralanırken Poyrazın hiç olmadığı kadar nefret dolu sesi kulaklarımı doldurdu.

"Git ve o piçe sarıl."

Poyrazın sözleriyle beynimden vurulmuşa döndüm ve her hafta olan lanet şey yine oldu gözlerim karardı ve bedenim şiddetle yere yığıldı.

****************************

Buyrunuz yeni bölüm. Biraz saçmaladım kabul fakat pek iyi bi hafta geçirmiyorum. Yazarınız üzgün ve karakterlerin hepsini bi katliam çıkarıp öldürebilir. Her şeye hazırlıklı olun kalın sağlıcakla.

UYKUCUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin