Sana nefes kadar ihtiyacım var

917 29 5
                                    

İYİ OKUMALAAAAR.

Gözlerimi araladığımda burnuma dolan tanıdık kokuyla vücudum kasıldı ve gözlerimi tamamen açarak Calder'a baktım. Şu an konuşmak isteyeceğim en son kişiydi. Bu yüzden bedenimi Calder'a ters çevirdim.

Calder'ın elini sırtıma koyup daireler çizerek parmak uçlarını dolaştırırken fısıldadı "Bebeğim iyi misin?"

Calder'ın sorusuna ufak bir baş sallamayla cevap verip titreyen sesimle deli gibi merak ettiğim soruyu sordum

"P-poyraz. O nerde?"

"Seni hastaneye getirirken yanımızdaydı fakat- şey yani ben sanırım kıskandım ve ona gitmesini söyledim." duyduğum şeylerle bedenim istemsizce doğruldu ve yumruk yaptığım ellerimi Calder'a vurarak bağırdım.

"Bunu nasıl yaparsın? En çok ona ihtiyacım varken ona nasıl gitmesi gerektiğini söylersin?"

Calder beni sakinleştirmeye çalışsada bir işe yaramıyordu. Hızla yataktan kalkarak koşmaya başladım. Odadan çıkıp sağıma ve soluma bakındım. Nereye gideceğimi kestiremesemde içimdeki ses sağa dönmem konusunda ısrarcıydı. İçimdeki sese kulak vererek sağa doğru dönüp koşmaya devam ettim. Calder'ın arkamdan geldiğini ve durmam için sarfettiği sözleri duyabiliyordum fakat umursamadım. Bomboş koridorda ne yapacağımı bilmeden koşmaya devam ediyordum. Kafamı hafifçe arkaya çevirdiğimde Calder'ın çok yakınımda olduğunu gördüm ve hızımı arttırdım. Koridoru döndüğümde sert bir bedene çarpmamla sendeledim. Kafamı kaldırıp çarptığım kişiye baktım. B-bu Poyrazdı. Onu görmenin verdiği sevinç tüm yüzüme yayılırken sevincimi yarım bırakan Calder'ın sesi oldu.

"Beste. Uzak dur o piçten." işittiklerimle damarımdaki tüm kan çekilmiş gibi hissettim. Kalbim dondu senki. O an Calder'a karşı hissettiğim nefret bambaşkaydı. Yumruk yaptığım ellerimi dahada fazla sıkarak Calder'a döndüm ve dişlerimin arasından "Onun hakkında düzgün konuş." diye bağırdım.

Sesim boş koridorda yankılanırken o anki sinirimin geç farketmeme neden olduğu şey Poyrazın yumruk yaptığım elimi açıp tutmuş olmasıydı.

İçimi bi anda huzur kaplamıştı sanki. Elleri ellerimdeydi. Bundan daha güzel ne olabilirki?

Bakışlarımı Poyrazla birleşik olan ellerimizden ayırarak Calder'a baktım. Yüz hatları gerilmişti. Aramızdaki 2 adımlık mesafeyi kapatarak kolumdan tuttu ve çekiştirmeye başladı.

"Yürü gidiyoruz. Odaya geri dönmen gerek."

Calder'ın çekiştirmeleriyle elim Poyrazın elinden ayrılıcaktı ki Poyraz beni kendine doğru çekti ve en otoriter sesiyle konuştu.

"Benim olan benimle kalır."

Calder'ın yüz hatları dahada gerilirken Poyraz bunu umursamadan beni kucağına aldı ve yürümeye başladı. Geldiğim yolu geri gittiğimizi fark ettiğimde çoktan odaya varmıştık. Poyraz beni yatağıma yatırıp kendiside yanıma oturdu.

"Neden bayıldığımı ögrendin mi?" Poyraz sorum karşısında biraz afallasada kendini toparlayıp konuştu.

"Hayır ne kadar istesemde doktorlar bir şey söylemedi."

"O zaman bana acıdığın için yanımda değilsin başka bir nedeni var." sözlerim karşısında Poyraz bedenini dikleştirdi ve gözlerimin içine bakarak konuştu.

"Sen öyle karşımda bayıldığında-" elini kalbine koydu ve devam etti. "İşte tam da burası parçalandı. Ben seni kaybetmekten ölesiye korkuyorum be. Sensiz yapamıyorum. Kokunu duymadan yaşayamıyorum. Ve yanında olmamın tek nedeni sana deliler gibi aşık olmam. Sana nefes kadar ihtiyacım var." akan göz yaşlarımı umursamadan konuştum.

"Ben hep yanındaydım Poyraz. Ben kalbimi burada-" elimi Poyrazın kalbi ne koydum ve devam ettim. "sende bırakıp gittim." Poyraz elini kalbi üzerindeki elime koydu ve beno kolları arasına aldı.

Beni kendine iyice sarıp saçlarıma öpücükler kondurmaya başladı. Bu an hiç bozulsun istemiyordum. Sevdiğim adamın kollarında mutluydum. Bu şekilde ölmeye bile razıyım. Onun kollarında ve huzur doluken. Bundan daha huzurlu bi ölüm varmıdır ki?

Kısa bi bölüm oldu canlarım kusura bakmayın ama sınav haftasındayım biyoloji çalışmayıp bunu yazdım hdhshsh Neyse umarım beğenmişsinizdir.

UYKUCUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin