-2 gün sonra-
Şirkete geldiğimizden beri etraftaki insanlar tuhafça suratıma bakıyordu, cidden bu insanları anlayamıyordum.
Kalçamı jungkookun masasının üzerine dayayıp, yaptığı çalışmaya baktım.
"Senin için tasarlıyorum bebeğim."
"Jungkook... Bu kadar harika bir insan olma."
Kalçamı dayadığım masadan çekip jungkookun yanına geldim, boynuna kollarımı sararken yüzümü omzuna gömdüm yavaşça, kokusunu içine çekerek.
"Her şeyin en iyisine layıksın... Sevgilim."
Boynuna minik öpücükler kondururken, şirkette olduğumuz aklıma geldi, kendimi toparlayıp doğruldum fakat kolumdan tekrar jungkook'a çekilmem bir oldu.
Belimi kavrayarak dudaklarını bastırdı dudaklarıma yumuşakça.
"N'yapıyorsun jungkook..."
"Sevgilimi, öpüyorum."
"Burda bunu bir daha sakın yapma!"
"Neden, biliyorsun burada istediğimi yaparım. Ve bana karışan tek bir kişi şirketin kapısının önünde olur."
Oturduğu yerden kalkıp elimi tutmuştu, elini belime yerleştirirken omzuna tutunmuştum, hafifçe dans ederken ise kapıya vurulmuştu.
"Seokjin, gelebilirsin."
İçeriye uzun boylu, siyah saçlı ve gayet özenilmiş bir biçimde giyilen takım elbiseli bir genç girdi.
Jungkookun masasına doğru yaklaşırken elinde tuttuğu bir kaç kağıt parçalarınada masanın üzerine bıraktı.
"Defile için mankenler hazır mı jeon?"
Şaşkınlıkla gözlerini yakışıklı adama dikerken, 'ne defilesi?' diye bakıyordu adamın gözlerine.
"Ne defilesi?"
"Hadi ama, hazır değil mi? Defileden haberim yok deme bana, her şeyi sen hazırlayacaktın."
Takım elbisesinin bir düğmesini çözerek odanın içinde dolaşmaya başlamıştı bile genç adam.
"Siktir, unutmuşum. Cidden unuttum."
"Ben anlamam, akşama kadar tüm mankenler hazır olucak jeon.!"
Çıkışa doğru sert adımlarını atmıştı genç adam, jungkook'a çevirirken gözlerimi durumdan olan memnuniyetsizlik ile sayıklamıştı.
"siktir, jimin..."
"Ne var jungkook?"
"Mankenlerin hepsi asla hazır değildir, ne sikim yiyeceğim ben."
"Hallederiz jungkook, sorun yapma."
Elleriyle saçlarını çekiştirirken onu sakinleştirmeye çalışıyordum birazda olsa.