Sabahın erken saatleriydi. Alarmın çalmasına rağmen bir türlü açılmak istemiyordu gözleri. Fakat kalkmak zorundaydı, yoksa ilk günden işe geç kalacaktı.
Alarmı kapatıp uyumaya devam eden Rüzgar'ı bu sefer Canan Hanım seslenerek uyandırmaya çalıştı. Fakat Rüzgar hiçbir türlü uyanmak istemedi. En sonunda pes edip yatağından doğruldu. Bir süre gözlerini kapatarak yatağında öylece oturdu. Sonra da kalkıp duşa girdi. Duş iyi gelmişti kendisine. Duştan çıkar çıkmaz kurulanıp beyaz gömlek, üstüne mavi ceket ve altına da mavi pantolon giydi. İşe gittiği nasıl da belli oluyordu. Ne kadar belli etmek istemese de ilk günün heyecanı vardı üstünde...
Saate baktığında 8.53 idi. Hemen kahvaltı yapmadan dışarı çıkıp, arabasına bindi. Trafik epey sıkışıktı. Caddeler ise tıklım tıklım doluydu. Çünkü herkes bir yere yetişme derdindeydi, kendisi gibi.
Pastane'ye geldiğinde etrafta hiçbir müşteri yoktu. Yıldız veya Seher Hanım da ortalıkta görünmüyordu. Sadece bir erkek vardı kasada. Kasadaki çocuk 20'li yaşlarında oldukça bakımlı ve kendini beğenmiş görünüşü vardı. Yavaşça yanına gidip Seher Hanım'ı sordu. Çocuk ise kendisini biraz bekleteceğini söylemiş ve Seher Hanım'ı çağırmaya gitmişti. Rüzgar ise beklerken daha yeni gelen Yıldız'la göz göze geldi. Kız nefes nefese kalmıştı. O sırada Seher Hanım geldi. "Hoş geldiniz Rüzgar Bey" diyerek karşıladı kendisini. Sonra da Yıldız'a dönerek "Sen orada bekle" talimatını verdi. Yıldız bir şey demeden nefes nefese bekledi.
"Rüzgar Bey soyunma odalarımız hemen üst katta. Orada kıyafetlerinizi değiştirip, başlayabilirsiniz" dedi kadın Rüzgar'a dönerek. Rüzgar da başını olumlu bir şekilde salladı. Tam merdivenin basamaklarından yukarı çıkacaktı ki, bir anda Seher Hanım'ın Seher Hanım'ın öfkeli sesiyle durdu;
"Bu saate kadar neredesin sen?!"
"Trafik bugün baya sıkışıktı Seher abla. Minibüs de geç geldi hem" diyerek kendini izah etmeye çalışıyordu kız. Fakat kadının öfkesi dinmemişti.
"Yıldııız" diyerek adını bastıra bastıra söylemişti. "Eğer bir daha... Bir daha geç kalırsan özel durumuna falan bakıp acımam, ne demek istediğimi anladın, değil mi?! "
Kız umutsuz bir şekilde kafasını salladı. Zaten cevap vermeye hakkı yoktu(!) Fakat Rüzgar'ın vardı. Kendisini tutamayıp, geriye döndü ve "Seher Hanım?" diyerek seslendi.
"Efendim Rüzgar Bey?" diyerek karşılık verdi kadın.
"Farkındaysanız ben de trafiğe takılarak geç kaldım ve bu arkadaşla hemen hemen aynı vakitle geldik buraya. Sadece onu neden azarladınız, anlamadım" dedi Rüzgar, salak ayağına yatarak. Oysa anlamıştı her şeyi.
"Çünkü o buranın çalışanı. " dedi kadın sakin görünmeye çalışarak.
"Unuttunuz galiba? Ben burada dedemin torunu değilim. Hem bana 'bey' diye de hitap etmenize gerek yok. Bu yüzden diğer çalışanlarınıza nasıl davranıyorsanız bana da öyle davranın. Eğer davranmakta zorluk çekiyorsanız, çalışanlarınıza karşı bana nasıl davranıyorsanız öyle davranın. Böylelikle diğerlerinden farkım kalmaz." diyerek sona doğru cümlelerini sert bir ifadeyle dile getirmişti.
Rüzgar'ın bu ince tehdidine karşılık Seher Hanım sadece kafasını çaresizce sallayabildi. Diğer çalışanlar ise ona bir 'kurtarıcı' gözüyle baktı. Yıldız ise bu duruma oldukça sevinmişti ama bir o kadar da korkmuştu. Sonuçta patronun torunuyla çalışacaktı. Onun yanında hata yapsa başı derde girebilirdi.
Rüzgar kıyafetlerini değiştirip kendisine aynada şöyle bir baktı. O hep farklıydı ve farklı giyinmeyi severdi. Bu sefer durumlar farklıydı, kıyafetler aynıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Yıldız Var Düşlerimde
Fanfiction"Sen herkese böyle mi bakıyorsun?" Rüzgar duyduklarının şaşkınlığınlığıyla gözlerini kırpıştırıp Yıldız'a tuhaf tuhaf baktı. "N... Ne?" "Pastanedeyken de böyle bakıyordun." "Nasıl bakıyor muşum?" "Gözümün içine düşecekmiş gibi." "Daha önce gör...