Saat 2'ye geliyordu. Canan Hanım mutfakla ilgileniyor, Rüzgar ise uyuyordu. Zilin çalmasıyla mutfaktaki işini yarım bırakıp hemen kameradan kimin geldiğine baktı yaşlı kadın. Gelen kişi Rüzgar'ın dedesi Mahmut Bey oluyordu. Canan Hanım, hızlıca kapıyı açıp, "Hoş geldiniz Mahmut Bey" diyerek yaşlı adamı karşıladı. Mahmut Bey ise kibarlıkla "Hoş buldum Canan Hanım" diyerek eve adım attı. Etrafa kısaca göz gezdirerek oturma odasının yolunu tuttu. Oturma odasına girer girmez hemen gözüne kestirdiği koltuğa oturdu.
"Bana bir bardak su getirir misin?"
Canan Hanım hemen Mahmut Bey'in dediğini yapıp, su getirdi. Mahmut Bey ise elindeki suyu afiyetle içip teşekkür etti. "Rüzgar nerede?" diyerek kısaca etrafa göz gezdirdi.
"Odasında uyuyor."
Mahmut bey duydukları karşısında hışımla ayağa fırladı."Uyuyor mu?! Bu saatte mi?!"
Canan Hanım yanlış bir cevap verme korkusuyla bir şey diyememiş, kafasını eğmişti. Mahmut Bey ise Rüzgar'ın odasına doğru yolu tutmuştu. Canan Hanım mahcup bir şekilde arkasından geliyordu. Üst kata çıkıp kapıyı hızlıca açmasına rağmen, Rüzgar'ın kılı bile kımıldamamıştı. Dedesi, Rüzgar'ı o hale görür görmez "Rüzgaaarr!!!" diye bağırarak ortalığı inletmişti.. O kadar bağırmıştı ki, camlar çatlayacaktı resmen. Rüzgar'a gelecek olursak, çoktan yerinden fırlayıp yataktan düşmüştü bile. Uyku sersemliğiyle "Ne var be?" diyerek kafasını öfkeyle kafasını kaldırmıştı. Tabii dedesini görür görmez gözleri yuvalarından fırlayacakmış gibi oldu: "Dede?"
"Ne var be mi?!"
Rüzgar ayağa kalkıp "Dede ben şey..." diyerek kendisini ifade etmeye çalıştı. Fakat yeni uyandığından ayağa bile zar zor kalkmıştı.
"Bu saatte uyuyor musun sen?"
Rüzgar utancından bir şey diyememişti. Dedesi ise torununun utandığı görünce biraz daha sakinleşmişti. (Ama sadece birazcık) Sonra da "Elimi öpmeyecek misin uykucu oğlan?" diyerek ellerini uzattı. Rüzgar ise dedesinin elini havada bırakmayıp hemen öpüp alnına koydu. Mahmut Bey ise biricik torununa sarılıp sulu öpücüklerle öptü yanaklarını. Sonrasında ise sıkı sıkı sarıldılar birbirlerine. "Rüzgar, hazırlan, in aşağıya." diyerek ayrılmıştı torunundan Mahmut Bey. Rüzgar ise ilk başta anlamamış gözlerle baksa da üstüne gidip bir şey söylemedi. Rüzgar hazırlanana kadar Mahmut Bey aşağı inmişti bile.
"Canan Hanım, bizim hergeleye kahvaltı(!) hazırlar mısın?"
"Tabi ki de." diyerek gitmişti kadın mutfağa. O sırada Rüzgar inmişti aşağı. Nereye gideceğini bilmediği için siyah çizgili beyaz bir sweet ve siyah kot pantolon giymişti. Dedesinin karşısına oturdu sessizce.
"Ee evlat ne var ne yok?" diyerek sessizliği bozmuştu dedesi. Rüzgar ise bu sorunun karşısında gülümsedi ve "bir şey yok dede. Yuvarlanıp gidiyorum öyle." diyebildi. Dedesi meraklı gözlerle "Hep de yuvarlan git zaten. Ee var mı bize gelin?" diyerek umutlu gözlerle baktı. Rüzgar ise kafasını eğip "Yok dede. Biliyorsun, düşünmüyorum." diyebildi.
Mahmut Bey ilk başta sinirlenir gibi oldu, sonradan Rüzgar'ın durumunu hatırlayınca üzüldü. Bu yüzden üstüne çok fazla gitmek istemedi. Çünkü aklında başka bir şey vardı.
Canan Hanım ise masayı hazırlayıp seslendi. Rüzgar kahvaltısını yaptı. Sonra da dışarı çıktılar. Rüzgar nereye gittiklerini sorsa da dedesi bir şey söylemedi.
Dedesinin özel arabasıyla gidiyorlardı. Bir yarım saat yol tutmuştu. Sonrasında ise Doğa Pastanesi'nin önünde indiler. Rüzgar, ilk başta anlamamış gözlerle baktı, sonra da Mahmut Bey'e "Dede? Buraya neden geldik?" diye gelmelerinin sebebini sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Yıldız Var Düşlerimde
Fanfic"Sen herkese böyle mi bakıyorsun?" Rüzgar duyduklarının şaşkınlığınlığıyla gözlerini kırpıştırıp Yıldız'a tuhaf tuhaf baktı. "N... Ne?" "Pastanedeyken de böyle bakıyordun." "Nasıl bakıyor muşum?" "Gözümün içine düşecekmiş gibi." "Daha önce gör...