"Rüzgar bu fotoğraflar da neyin nesi?! Bu kız da kim?! "
Mahmut Bey o kadar öfkeli bir şekilde bağırmıştı ki, sesini tüm mahalleye duyulmuştu. Ne kadar bu durumdan kendisi de rahatsız olsa da bir türlü kendini durduramıyordu. Çok öfkeliydi. Çünkü o da çoğu kişi gibi son dakika haberlerinden izleyerek öğrenmişti bu durumu. Öğrenmemesi mümkün değildi, her yere yayılmıştı bir kere! Rüzgar'ın sevgilisi olabileceğini düşünüp içinde ne kadar umut kırıntıları olsa da, bu şekilde, özellikle de böyle iğrenç bir şekilde öğrenmesi kabul edilebilir bir şey değildi. İlk başta inanamamıştı gözlerine. Olabilir mi böyle bir şey diye düşünmüştü. Kendi kendine sorup soruşturdu fakat cevap bulamamıştı. Belki de iftira atılmıştı? Ya o fotoğraf neyin nesiydi? Basbaya her şey ortadaydı. Torununu böyle büyütmemişti.
Rüzgar'ın aşık olduğu ilk kadın annesiydi. Onu da gözleri önünde kaybettikten sonra hiçbir kıza yaklaşamamıştı. Dedesi kendisini ne kadar cesaretlendirmeye çalışsa da, o kimseyle evlenmeyi düşünmüyordu. Başına zarar gelmesinden korkuyordu. Başkaları için bir kuruntu olsa da onun en büyük korkusuydu buy. Tekrardan sevdiği birini kaybetmeye korkuyordu.
"Bu kız kim Rüzgar? Sevgilin mi?"
Rüzgar olumsuz bir şekilde başını sallayınca dedesi eline telefonunu aldı ve birilerini aradı.
"Osman dün Rüzgar hakkında çıkan haberlerin hepsini ne yap ne et kaldırttır! Hem de hemen!"
Mahmut Bey derin derin soluyarak telefonu kapatıp cebine koydu. Rüzgar'a baktı ve "Umarım bunun mantıklı açıklaması vardır. Ya da başka bir şey... Sana güveniyorum. Ama yine de bir daha böyle bir rezillik görmek istemiyorum." dedi ve odasına gitti.
*****
Rüzgar'ın açığını yakalamak isteyen bir adam günlerdir onu takip ediyordu. O gün de Rüzgar'ın kızı öpmesiyle eline tam bir fırsat geçmişti ve bu anı kaçırmayıp fotoğrafını çekmişti ve bunu magazincilere Whatsapp'tan atmıştı. Altına da Yıldırım şirketinin ortaklarından Mahmut Yıldırım'ın torunu Rüzgar Yıldırım'ın gizemli bir kızla beraber olduğunu, evinin önünde öpüştüklerini ve hatta eve sarmaş dolaş girip yasak aşk yaşadıklarını yazmıştı. Böylelikle bomba haber olarak her yere yayınlanmıştı. Bunu öğrenen dedesi ise hemen Rüzgar'a patlamıştı. Haklıydı da. Hem Yıldırım ailesine yakışır bir şey değildi, hem de ortaklarıyla arası bozulabilirdi ve şirketin huzuru kaçabilirdi.
*****
Alarmın çalmasıyla uyanan Yıldız hazırlanıp hemen yola çıktı.
Dün akşam ki olanlara gelirsek... Yıldız gördüklerine şaşırmıştı tabi kide. Her yere o adamla öpüştükleri o anın fotoğrafı yayılmıştı. O bu anı kafasında silmeye çalıştıkça gözünün önüne geliyordu. Buğulu gözlerle, kalbi ağzında okumaya çalıştı; Yıldırım şirketinin ortaklarından Mehmet Yıldırım'ın öz torunu Rüzgar Yıldırım gizemli bir kız ile evlerinin önünde öpüşürken amatör bir kamera ile yakalandılar. Eve sarmaş dolaş giren gizli çiftin yasak aşk yaşadığı iddia ediliyor.
Son cümle, dolu gözlerini taşıran sözlerle doluydu. Bir hıçkırık kopmuştu içinden. Ok gibi kaşları şekilden şekile girmişti. Dili lal olmuştu. Gözlerinden akan yaşları, elinin tersiyle silerek tekrardan okumuştu. "Canlı canlı mezara gömselerdi... Gömselerdi bu kadar canım yanmazdı" diyordu kendi kendine. Zaten yıllardır sakladığı ilk öpücüğünün çalınması onu fazlasıyla üzmüştü. Bir de üstüne iğrenç bir iftira atılması... Adeta ölmek istiyordu.
Arkadaşları da biliyordu onun böyle yapmayacağını. Gördükleri fotoğraf kafalarını karıştırmıştı ama biliyorlardı yine de. Yıldız tertemiz bir kızdı. Yapamazdı böyle bir şey! İmkansızdı. Bunu bildikleri için destek olmak istemişlerdi. Fakat Yıldız odasına kaçıp, kapıyı kilitlemişti. Odasının köşesine oturup, dizlerine gömülmüş bir şekilde ağladı hıçkıra hıçkıra. "Ben hayatıma kimseyi almamışken nasıl?" diyordu kendi kendine. Canını yakan da buydu zaten. O hayatına kimseyi bile almamışken nasıl da üzerine iğrenç bir iftira atmışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Yıldız Var Düşlerimde
Fanfiction"Sen herkese böyle mi bakıyorsun?" Rüzgar duyduklarının şaşkınlığınlığıyla gözlerini kırpıştırıp Yıldız'a tuhaf tuhaf baktı. "N... Ne?" "Pastanedeyken de böyle bakıyordun." "Nasıl bakıyor muşum?" "Gözümün içine düşecekmiş gibi." "Daha önce gör...