9 •No secrets! •

1.3K 171 32
                                    

4 yıl önce...

No secrets!

Jimin eline aldığı küçük çaplı taşı büyük bir hızla Rosé'nin camına fırlattı. Çok fazla ses çıkartmamaya çalışsa da bunu pek başaramamıştı.

Rosé, uykulu gözlerle penceresini açtı ve Jimin'e baktı. "Gece gece ne oldu Jimin?"

Rosé'yi görmesiyle gülümseyen Jimin büyük bir heyecanla konuştu. "Seni götürmeye geldim."

Rosé'nin kaşları şaşkınlıkla kalktı. "Nereye?"

"Sahile falan"

"Babam nasıl izin verir Jimin? "

Dudağını büzüp omuzlarını silken Jimin'e karşın Rosé, ofladı.

"Sana iyi geceler Jimin."

"Dur, dur, dur bekle."

Biraz düşünen Jimin, Rosé'ye bakıp merakla konuştu. "Annen izin verir onu ikna etmeye çalışsan?"

Jimin'i kırmak istemeyen Rosé bıkkınca nefes alıp pencereyi kapattı ve annesinin yanına gitti.

Jimin, gecenin serinliğindem ellerini birbirine sürtüyor ve de heyecanla gülümsüyordu. Bugün Rosé'ye hislerini açıklayacaktı. Uzun zamandır sakladığı hislerini.

Kalbi deli gibi çarpıyordu. İki ihitmal vardı. İkisi de kendisi için heyecan vericiydi. Ya o da seni seviyorum diyecekti. Ya da bu akşam arkadaşlıkları bitecekti.

Evde defalarca prova yapmıştı. Hem aynanın karşısında hem de Jungkook'un karşısında. Kendini hazır hissediyordu.

Aşkın ne demek olduğunu biliyordu. Çünkü olgundu. 14 yaşındaydı. Yeteri kadar büyümüştü. Ve şu zamana kadar bildiği bir başka şey de 4 yıldır. Rosé'ye deliler gibi aşık olduğuydu.

Jimin, Rosé'nin kapıdan çıkmasıyla hızla onun yanına gitti. Rosé kapıyı kapatırken aynı zamanda konuştu. "Annem sadece mahallede gezebileceğimizi söyledi. Yani sahili unut."

Başını sallayan Jimin, Rosé'yle birlikte yürümeye başladı. Kalbi deli gibi çarpıyor nefesi kesilecek gibi oluyordu.
Rosé'nin de Jimin'den pek bir farkı yoktu. Jimin'in yanındayken o da çok mutlu hissediyordu.

Rosé, her heyecanlandığında kendini rahatlatmak için şarkı söylerdi. Kısa kısa mırıldanmaya başladı.

"One, don't pick up the phone. You know he is calling cause his drink alone."

Bunu duyan Jimin gerisini getirdi. "Two, don't let him in
You'll have to kick him out again."

Birbirlerine gülümsediklerinde Rosé devam etti. " Three, don't be his friend,
You know you're gonna wake up in his bed in the morning"

" And if you're under him, you ain't gettin' over him "

Aynı anda birbirlerine baktılar. "I've got new rules. I count them."

Bir anda kahkahalara boğulduklarında geçirdikleri en iyi anlardan biri olduğunu düşünüyorlardı.

Uzun süre gülüştüklerinde artık yorulduklarını fark ettiler ve durdular. Kaldırıma oturduklarında Jimin Rosé'nin yan profiline bakıp konuştu.

"Seni bugün önemli bir şeyi söylemek için çağırdım."

Merakla Jimin'e dönen Rosé, ne diyeceğini anlamıştı. Muhtemelen açılacaktı. Ama bozuntuya vermeden merakla konuştı.

"Ne söyleyeceksin Jimin?"

Ensesini kaşıyan Jimin artık tam zamanı olduğunu düşünerek konuştu.

"Rosé. Ben sana uzun zamandır aşığım."

Aniden söylediği için pişman olsa da devamını getirmek zorunda kaldı. "Yani umarım bugün arkadaşlığımız bitmez ve beni böyle kabul edersin. Eğer beni sevmiyorsan sorun..."

Jimin'in sözünü kesen Rosé'nin dudakları oldu.

İşte o günden talihsiz kazaya kadar birbirlerinin aşkından ötelerdi. Birbirlerinin ihtiyacıydı.

Talihsiz kaza onları ayırdı.

O kazadan sonra ikisi de deliye döndü.

....

I Lost My Mind°Jirosé Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin