Özel bölüm♥️

3.6K 162 33
                                    


Huzursuzca yerimde kıpırdanırken titreyen ellerimle beyaz makyaj masasının üstünde ki suyu alarak dudaklarıma götürdüm. Kalbimin sesi kulaklarımda bir Çağlayan misali büyüyordu. Elimde ki suyu yerine bırakarak yerimde dikleştim ve hemen çarprazımda ki boy aynasında kendimi süzdüm. Elim titreyen dudaklarıma giderken gözlerimin dolmaması için çok üstün bir çaba sarf ediyordum. Eğer ağlarsam ve bu olağan üstü makyaj akarsa Nil'in beni öldüreceği aklıma gelince yüzümde ki tebessüme engel olamadım. Aşağıdan gelen müzik sesiyle oldukça kabarık olan prenses model gelinliğimin eteklerini kaldırdım ve uzun duvağıma dikkat ederek büyük pencereye doğru adımladım. Masmavi gökyüzüne takıldı önce gözlerim,sonra beyaz çiçeklere ev sahipliği yapan kiraz çiçekleriyle dolu ağaçlara, ve en sonda yeşil alanı süsleyen masa ve sandalyelere. Mavi ve beyazın hakim olduğu dekorasyonda herşey muazzam görünüyordu. Girişe baktığımda anne ve babamın kutayın anne ve babasıyla keyifli bir sohbet içerisinde davetlileri karşıladıklarını gördüm. Ortada bizim dans etmemiz için açık bırakılmış alanda çocukların koşturduğunu gördüğümde yüzümde ki Kocaman gülümsemeyi artık silemiyordum. Hala aranızda anlamayanlar varsa diye söylüyorum...evet ben evleniyordum. Hemde yıllar önce dedemin bize miras bıraktığı iki katlı görkemli dağ evinin gösterişli bahçesinde. Dedemin ölümüyle yıkılmıştım ve nerdeyse her gün buraya gelir onun yaşadığı şeyleri hayal ederek acıma bir teselli arardım. İki katlı büyük Bahçeli bu dağ evinin etrafını süsleyen kiraz ağaçlarını dedemle çok küçükken diktiğimizi hatırladıkça tüğlerim diken diken oluyordu. O günlerin zorluğunu kutayın desteğiyle zorda olsa geride bıraktığımda zaten kır düğünü istediğimiz için düğünü burda yapma fikrini ortaya atan müstakbel eşime bir kere daha aşık olmuştum.

Kapının tıklatılmasıyla düşüncelerimden sıyrılarak titrek bir nefes aldım ve kapıya doğru döndüm.

"Mısra bebeğim hazır mısın.?" Diyerek kafasını kapıdan içeriye sokan Nil beni gördüğünde gözlerinin dolmasına engel olamadı. Kapıyı kapatarak yanıma geldiğinde mürdüm rengi balık elbisesiyle ne kadar güzel olduğunu düşünüyordum. Mükemmel görünüyordu. Tamda gelinin kız kardeşi gibiydi işte...

Ellerimi tutarak yanaklarıma nazik birer öpücük kondurdu. Onun bu hali beni de zaten olduğum ruh halinden dolayı ağlamaya iterken sahte bir sinirle konuşmaya başladım .

"Sırf makyajım akarsa beni öldürürsün diye ağlamıyorum. Ama şu yaptığına bak en güzel görünmem gereken günde bir soytarıya dönüşmem için uğraşıyor gibisin." Dolu gözleri arasında bir kahkaha attığında bana sıkıca sarıldı.

"Hep mutlu ol canımın içi. Her Zaman yanında olduğumu bil..."sesi titrerken dudaklarını ısırdı. "Gecenin bir saati, sabahın bir körü istediğin her zaman arayabilirsin çekindiğini duymayayım tamam mı güzelim?" Kafamı usulca sallayarak. Ortamdaki hüzünü dağıtmaya çalıştım. Parmağında parlayan tek taşa yarım ağız sırıtarak baktım.

"Hızlı olun sizde daha çocuklarımız beraber büyüyecek." Dediğimde gülümsedi Murat'la evlilik arifesindeydiler ve bu oldukça güzeldi. Geçen süreçte kopmamaları hepimizi mutlu etmişti.

"Artık eniştemi içeri almam gerek sevgilimin başının etini yedi bunu bir tek ben yapabilirim.?" Diyerek somurttu ve gülümsediğimi görerek oda gülümsedi tekrar. Bana sıkıca sarılıp dışarı çıktığında bir dahaki kapının açılmasında içeriye kutayın gireceğini biliyordum.

Yönümü tekrar pencereye döndüğümde açılan kapının sesiyle titrediğimi hissettim.

Heyecan dolu bir nefes aldığını duyduğumda kıkırdamama engel olamadım. "Bal" diyerek en sonunda kendini belli ettiğinde bende yavaşça yönümü ona doğru döndüm. Gözlerimiz çakşıtığında ikimizde bunun heyecanıyla titremiştik. Yavaşça bana doğru gelip küçük ellerimi büyük ellerine kenetledi.

Gönlümün içi < Teksting >Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin