Yazar
Lamia yine herzamanki tepeye gelmişti. Yüksekten korkmuyordu. Koskoca uçurumdan aşağıya ayaklarını sarkıtmıştı. Tüm dünyanın sesinden, gürültüsünden uzaklaşıyordu. Yağmur yağıyordu. Uzun saçları sırılsıklamdı. Umurunda değildi. Üşümüyordu. Korkmuyorduda. Şimşek çaktı. Umursamadı. Gök gürledi. Kılını kıpırdatmadı. Oysa küçük bir kız çocuğuyken nede korkardı gök gürültüsünden. Hemen sığınırdı abisi bildiği Kuzey'in yanına. Şimdi korkmuyordu. Aşağıya baktı. Gülümsedi. Daha sonra başını kaldırdı ve gökyüzüne baktı. Gözlerini kapattı. Yağmuru dinledi. Yağmurun mükemmel sesini dinledi. Bu tepeyi hiç kimse bilmiyordu. Ilk geldiği günden beri hiç kimseyi görmemişti. Bundan memnundu. Bu tepeyi seviyordu. Sevmediği tek şey hayattı. Hayat ve bu hayatı yaşadığı için kendinden nefret ediyordu. Ayağa kalktı. Kaykayını aldı ve oradan hızla uzaklaştı. Yolda sürüyordu. Hızlıydı. Ağlıyordu. Herkes ona bakıyordu. Gözyaşlarını sildi. Kulaklığını taktı. Kaykayını daha da hızlı sürüyordu artık. Bu konuda profesyöneldi. Güzel sürüyordu. Sevgilisinin yanına gidiyordu. Bayağı hızlı sürüyordu ve yol virajlıydı. Karşısına bir araba çıktı. Arabayı fark etmişti. Ama artık çok geçti. Araba ona çarpmıştı ama bilerek değildi ki. Sarhoşta değildi. Sadece bir anlık dalgınlıktı. Sarp hemen arabadan inip Lamia'nın yanına geldi. Güzelliğiyle bir anlık şok geçirsede hemen Lamia'yı kucağına alıp arabanın arka koltuğuna koydu.
"İyileseceksin güzel kız, iyileşeceksin" diyip hemen ön koltuğa oturup en yakın hastaneye sürdü.
&&&&&
Sarp
Ne yapacağım şimdi ben? Allah kahretsin yanına oturup ağlamaktan başka birşey yapamıyorum. Telefonu. Evet telefonu. Sırt çantasına baktım. Telefonunu çıkardım. Şifresi yoktu. Rehberine girip annesi babası varmı yokmu diye baktım. Yoktu. 'Sevgilim' diye kaydettiği kişiyi aradım. Çalıyordu ama açmadı. Whatsappa girdim. Adresini bulmaya çalıştım. Buldum ve adresi alıp hemen arabaya bindim. 150 ile gidiyordum. Yaklaşık 15 dakika sonra evin önündeydim. Kırarcasına yumruklayarak çalıyordum kapıyı. Kapıyı bornozlu bir kız açtığında beynim uyuşmuştu. Şerefsiz. Hiç adamı görmeden tekrar binadan çıktım. Arabaya binip hastaneye gittim. Şimdi bu kız ne yapacaktı? Nasıl açıklayacaktım? Allah Kahretsin
&&&&&
Lamia
Gözlerimi açtım ağır ağır. Neredeyim ben? Benim ne işim var burada? Beni kim getirdi? Ve neden getirdi? Kolumdaki seruma baktım. Niye hiçbirşey hatırlayamıyorum? Buraya neden geldiğimi hatırlayamıyorum. Içeri kan ter içinde kahverengi gözlü, kumral saçlı bir çocuk girdi. Bu da kimdi? Daha sonra doktor olduğunu anlayabileceğimiz bir adam girdi içeri.
"Ben neden buradayım?" Diye sordum.
"Buradasınız çünkü kaza yaptınız"
"Ben niye hatırlamıyorum?" diye sordum bu sefer.
"Çünkü küçük hanım, tıpta "Amnezi" olarak nitelendirilen hafıza kaybı beyin bölgesine meydana gelen hasardan kaynaklanmakta. Işin kısası başınıza çok büyük bir darbe almışsınız ve bu yüzden de geçiçi hafıza kaybı geçiriyorsunuz" Daha sonra yanımdaki çocuğu çağırdı.
"Sarp Bey benimle gelirmisiniz lütfen" Adının Sarp olduğunu öğrendiğim çocuk kapıya doğru yürüdü tereddütle. Odadan çıktılar. Ve bende kendimi derin bir uykunun kollarına bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaykaycı (ASKIDA)
Literatura FemininaTanıtım bölümünü oku. Okuyupta oy vermezseniz darılırım. Kapak tasarımı için AnotherGraphic/eSeven8 'e çok teşekkür ederim