3.bölüm

27 9 3
                                    


Alina'dan...                                                                                                                                 당신의 꿈을 따라               

"Hey bana sakın yaklaşim demeyin! Bakın benim kick boks alanında bir sürü madalyonlarım var!" dediğimde küllüyen yalan olduğunu biliyordum ama sorun bu değildi önemli olan onların inanmasıydı.

Hepsi birden bana bakarak gülerken korkum iyice artmıştı, biri üzerime doğru gelirken gözlerimi kapatmıştım sadece, itmek istediğimde elim boşluğa gelince gözlerimi açtım ve hepsi yere serilmişti. Hey gözlerimi kapayınca özel güçlerim falan mı oldu? Ha saçmalama Alina...

Gözlerim yerdeki adamlara odaklanmışken karşımda biri durmuştu. Ben refleks gereği elimi kaldırdığımda bileğimi tutmuştu.

Ne bir dakika bu Kim Woo Bin...

Kim woo bin bileğimden tutmuş beni peşinden sürüklerken sadece sırıtıyordum. Bileğimde ki ele odaklanmıştım. Allah'ım çok güzeldi lütfen bir rüyaysa uyanmayayım.. Resmen hayatımın aşkı Güney Kore'nin genç aktörlerinden, hayran olduğum, yollarına düştüğüm adam beni kötü adamlardan kurtarmıştı. Üstüne o güzel elleri ile bileğimden tutmuştu. 

Bir duvar kenarının dibinde durduğumuzda şaşkınlıkla ve sırıtarak ona bakıyordum.

"Daha demin ben olmasam adamlar sana zarar verecekti sen ise sırıtıyor musun? "dediğinde sadece hayranlıkla ona bakıyordum.

"Yakından daha yakışıklısın" dediğimde gülümsemişti. Ayyy bana gülümsedi diye sevinirken ellerimdeki poşetler bileğimi kızarttığını fark ettim poşetleri elimde düzeltirken Kim woo bin ise poşetleri elimden almıştı. Yaa ponçik kalplim benim. Bugün daha başıma ne gelecekti acaba.

"Nerede kalıyorsun bu arada sen Koreli değilsin Türklere benziyorsun doğru mu tahminim?" dediğinde gülümseyerek başımı olumlu anlamda salladım.

"Evet Türkiye'den geldim bugün Maral ile-" dediğimde onu kaybettiğim aklıma gelmişti cümlemi kesip "Eyvah! " demiştim bana anlamsız bakarken 

"Ayy öyle bakma eriyorum" dediğimde gülmüştü.

"Telefonundan arkadaşımı arayabilir miyim? benimkinin şarjı bitti yurda geri dönmemiz gerekiyor" dediğimde saate baktım ulaşsam da yurda alınır mıyız muamma... İlk günden sokakta kaldık ne güzel ama olsun hayatımın aşkıyla karşılaştım sonuçta...사랑해

"Cebinden telefonunu çıkarırken bana baktı "Sadece bir dakikan var" dediğinde içimden yuh dedim ben bir dakika da yerini nasıl öğrenim ki... Aramam onun açması bile yarım saniye sonuçta.

"Hıhı" dediğimde ciddi olmadığını düşünmüştüm hemen telefonu alıp Maral'ı aradım.

çalıyor... çalıyor... çalıyor...

"Efendim" dediğinde elimi kalbime koyup derin bir nefes aldım şükürler olsun iyidi.

"Maral benim Alina yurda geç kaldık ne yapacağız bilmiyorum ve sanki bir rüyanın içerisindeydim gibi, Kim woo bin yanımda üstelik seninle konuşmam için bir dakikam var neredesin" dediğimde Kim woo bin ise kulağını telefonun üstüne vermişti konuşmalarımızı dinlemeye çalışıyordu. Oysa biz Türkçe konuşuyorduk. Onun yaklaşması kalbimi heyecanlandırırken Maral'ı zar zor duymama sebep oluyordu.

"Alina bir tanem sensin oha şaka yapıyorsun diyeceğim ama olmayacak benim yanımda da Lee Min Hoo var inanamıyorum hala bende eee ne yapacağız peki nerede buluşalım en azından bir araya gelmeliyiz"" dediğinde bir anda Kim woo bin telefonu elimden almıştı.

"Bir dakikan doldu Türkçe anlamasam da ismimin geçtiğini anladım hakkımda konuş diye vermedim telefonu" dediğinde moralimi bozmuştu.

"Ama sadece senin yanında olduğumu söyledim, lütfen en azından gelmesi gereken yeri yazıp atim ne olur" dediğimde arkasını dönüp yürümeye başladı ne yani beni burada mı bırakacaktı.

"Bekle nereye gidiyorsun" diyip peşinden ona yetişip kolundan tutmuştum.

"Taksiye bin ve git daha fazla yardım etme havamda değilim" dediğinde ayaklarımı sertçe yere vurdum.

"Beni burada bırakacak mısın? ya başka adamlar gelirse ya bindiğim taksici de sapık çıkarsa buranın yabancısı olduğumdan bana kötülükler yaparlarsa ya boy boy haberler çıkarsa hakkımda, kamera kayıtlarında ünlü genç aktör kardeş ülkelerinden bir vatandaşa sahip çıkmadı ölüme terk etti ölümümden seni sorumlu tutarlarsa, üstelik poşetlerim hala elinde " dediğimde gülerek poşetlerimi yere indirip beni alkışlamıştı.

"Güzel senaryo ben bunu kullanırım " dediğinde telefonuna gelen bildirime bakıp bana göstererek "Restorantı anladım gerisini anlamadım" dediğinde Maral mesaj atmıştı. Mesajı okuyup Kim woo bin'e baktım.

"Beni bırakır mısın oraya" diyip şirince gülümsemiştim en azından bence şirindim.

"Hayır" dediğinde düz bir tonla yüzüm düşmüştü daha fazla bunaltmamak için

" Adamlardan kurtardığın için teşekkür ederim" diyip poşetlerimi aldım arkama dönüp yürümeye başladım.

"Yanlış yönden gidiyorsun. Beni takip et ve sesini çıkarma" dediğinde hızla arkamı dönüp gülümsemiştim. Yanına ilerlediğimde elimde ki poşetleri alıp bileğimde ki kızarıklığa baktı sonra bana " Yürü hadi" dediğinde poşetlerimle ilerliyordu.Bende yanımdaki adamın verdiği huzurla, mutlulukla onunla yürüdüm. Bugün en mutlu günümdü...


니가 세상 에서 제일 소중해.

(Sen benim hayatımdaki en önemli şeysin.)


Bir Tutam KoreHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin