6.BÖLÜM

22 7 0
                                    

MARAL'DAN...

정맥의 DNA가 내가 찾는 사람이라고 말해
"DAMARLARIMDAKİ DNA BANA ARADIĞIM KİŞİ OLDUĞUNU SÖYLÜYOR. "

Hayranı olduğum adamı ilk kez dizide görüp onu tanıdığımda beynim de bu söz yankılandı. Ondan sonra da bu adamı sevmekten asla vazgeçemedim. İzledikçe izledim, sevdikçe sevdim hem de her geçen gün daha fazla... Her özelliği gözüme mükemmel geliyor. Belki birçok kusuru var ama asla ben bunu görmüyorum. Tüm imkansız düşünceleri imkan varmış gibi gördüm. Vazgeçmedim ve insanlara kulak hiç asmadım. Bir kere bile canlı görmem, elinin elime yanlışlıkla değmesine beni sevmesine hatta yanlışlıkla benimle göz göze gelmesine bile razıydım. Şuan ise hayalimden fazlasını yaşıyordum. Allah'ım ne kadar şükretmeliyim biliyorum. Bana tekrardan imkansız denen hiçbir şeyin olmadığını gösterdin. Kim ne kadar ulaşılmaz gibi görünse de hayalinizin peşinden koşmayı bırakmayın...

Bugün ne güzel şeyler yaşıyordum ve Kore'ye geleli bir gün dahi olmamıştı. İlk günümde böyle güzel şeyler olmuşsa ileride neler olurdu kim bilir?.. Bu adam hep benim yanımda dursun, beni sevsin hatta hiç yanımdan ayrılmasın gerisi hal olurdu da sanki biraz aşırıya kaçmıştım. Yoo bu kadar şey olmuştu neden bunlar da olmasın ki? Hem çokta güzelim benden güzelini mi bulacak? Biliyorum sevgilisi oldu ama 'eski' oldu artık şuan sevgilisi yok ve kalbi boş. Acaba birini seviyor mu ya? Eski sevgilisini düşünüyor mudur yoksa? Aaaa ama hayır ya ben anlardım bakışlardan tabii ki. Yok yok düşünme böyle şeyleri. Unut Maral unut. Hem bence ailesiyle nasıl tanışacağını düşün. Cidden ben nasıl tanışacaktım? Heyecandan elim ayağım titremese, kelimeleri düzgün kurarım umarım...

Bu arada cafeye gittiğimizde ramen siparişi verdikten
Sol tarafımda arabayı süren hayran olduğum adama baktım uzun uzun. Ne güzelsin sen öyle? Sanırsın özene bözene yapılıp pırlantalarla kaplanmış müzenin en güzel köşesinde sergilenen eşya gibi. Hayır sen böyle bu kadar mükemmel, yakışıklı, karizmatik, tatlı olursan nasıl diğer erkeklere şans kalsın. Tabi ki de ellerinden tüm hakkı alırsın. Ayy iyi ki erkek değilim yoksa böyle bir adama hayran olamazdım. Sonra da depresyona girerdim ben niye böyle değilim diye. Allah'ım şükürler olsun ki kız olmuşum ve ben ben olmuşum. Biraz kendimi fazla seviyorum. Bu şımarık yetiştirilmemden birazda çünkü evin tek kızıyım ve iki abim var ailenin göz bebeğiyim. Bu durum çok hoşuma gidiyor ve ayrıca biraz da sıkıntılı oluyor ama hayatımı asla değişmem. En çok ailemi seviyorum. O kadar seviyorlar ki el üstünde tutup tek bir sesimin ağlamaklı çıkmasına kıyamıyorlar. O kadar değerliler ki benim için, tabi buraya gelmem çok zor oldu kimse ayrılmak istemedi ve bende başta zorlandım ama hayran olduğum adamı düşününce gelmeye karar verdim. Biliyorum 'bir hayal için dünyanın öbür ucuna gidilir mi? ' sorusu geliyor kulağıma ama bu durum çok farklı sadece onun için değil dünyanın dizi sektörleri bakımından, teknolojik bakımdan, kültürleri bakımından ve ayrıca kardeş ülkemiz olduğunda. Bir nevi ailemde bunları bildiğinden biraz da gönderdiler. Hepsini çok seviyorum...

Kolumu cama yaslayıp başımı elime yasladım. Hayran olduğum adamı izledim. Tabi ki kafamda bir sürü düşünceyle Alina'yı merak ediyordum. Çünkü ilk günümüzde ayrı ayrı geçirmeyi planlamamıştım. Dediği gibi o kadar sene hayranı olduğumuz adamlar bizi evlerinde ağırlamaktan memnun olacağını söylemişti. Gerçekten dizilerdeki gibiydi... Peki ailesiyle nasıl tanışacaktım?

Bir şeyler kulağa garip geliyordu ama ne? Hayran olduğum adamın Kore' ye ilk geldiğim gün beni köpeklerden kurtarması mı garip? Beni Woo Bin'le gitmemek için uğraşması mı garip? Yoksa onun evine gidip ailesiyle tanışıp hatta evlerinde kalmam mı garip? En iyisi hepsini garip seçmek mantıklıydı. Hayalimden şuan fazlası gerçekleşiyordu. Hatta bir çok kızın istediğini yaşıyordum...
Yan tarafımdan ses geliyordu. Gözlerim onda olmasına rağmen düşüncelere dalmıştım. Başımı oynatıp tekrar baktım. '' Efendim?''

Bir Tutam KoreHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin