3 •kimsesizlik•

654 27 13
                                    

Hellö!

Gecenin birinde kısa bir bölümle karşınızdayım gsvzahgxhsva

Hemen bölüm şarkısını bırakıyorum, multide bulunuyooor.

#Aviva-Princesses Don't Cry

Hadi bölüme geçin♥

Sınır 10 vote 3 yorum.

Kulağıma dolan uğultular birbirine yapışmış kirpiklerimi artık aralamam gerektiğinin sinyalini veriyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kulağıma dolan uğultular birbirine yapışmış kirpiklerimi artık aralamam gerektiğinin sinyalini veriyordu. Bazı konuşma sesleri kulaklarıma ulaşıyordu fakat bilincim tam olarak söylenenleri ve söyleyenleri algılamama fırsat vermiyordu. Aynı anda burnuma da çok güzel kokular geliyordu ama kokunun da neyden gelmiş olduğunu tam olarak idrak edememiştim. Göz kapaklarımı bir perde misali örttüğü gözlerimden nihayet ayırabildiğimde düzelen bilincimle yavaş yavaş konuşulanlar beynime de iletilmişti. Bu o adamların sesiydi; Ares ve arkadaşı Bartu. Ne konuştuklarını anlayamıyordum, sesleri hala bir uğultudan farksızdı. Boş gözlerle kapıya doğru bakarken aynı zamanda yaşananlar yavaş yavaş zihnime işliyordu. Benimle dalga geçmeleri, günlerdir aç olmam, hala neden burada olduğumu bilmemem ve aklıma arada sırada geliyor olsa da lanet olası Mert... Kafamı boşaltmaya çalışarak gözlerimi diktiğim kapıdan sonunda ayırdım ve iç çekerek odada kısa bir gezdireyim derken komidinin üzerindeki tepsiyi fark ettim. En önemlisiyse içindeki yemekler.

Bir dakika.

Tanrım!

Sonunda yemek yiyebilecektim!

Demek burnuma dolan koku da yemeklerden geliyordu. Zaten böylesine güzel bir koku başka neyden gelebilirdi ki? O kadar uzun süredir aç hissediyordum ki, sesimi duymayacaklarını bilsem mutluluktan kahkahalarla gülecektim. Fakat buraya girmelerini katiyen istemiyordum, onu görmem ruh sağlığım açısından iyi değildi. Yataktan başımda ve karnımda hissettiğim tüm ağrıyı, acıyı yok sayacak şekilde hızla kalktım ve aynı hızla komidinin üzerindeki tepsiye uzandım. Kucağıma aldığım tepsiye öylesine iştahla bakıyordum ki, kaç gündür aç olduğumu kendim bile tam olarak belirleyemiyordum.

Fakat büyük bir iştahla elime aldığım kaşığı çorbaya daldıracağım an aklımda oluşan soru işareti ile durdurmak zorunda kaldım.

Ya yemeklerin içinde zehir varsa?

Elim havada kalmıştı ve ne yapacağımı bilmiyordum. Bu adamın beni böyle basit bir şekilde öldürmeyeceğini, hızla yemeğe atılmamı söyleyen midemin tam zıttını söyleyen beynim bırak o tepsiyi diye bağırıyordu. Gözlerim doldu. Ne yapacağımı sahiden bilmiyordum. Bir konuda emindim ki bu adam beni bu şekilde öldürmezdi, fakat bu acı çekmemi istemediği anlamına da gelmiyordu. Sırf zevkine canımın yandığını görmek için beni öldürmeyecek fakat süründürecek bir acı vermek istiyor ve bu yüzden içine zehir koymuş olabilirdi. Ellerim titreye titreye kaşığı tekrar tepsiye bırakırken midemden yükselen sesle dudaklarımı sertçe birbirine bastırdım ve hızla kararımı vermeye çabaladım.

ESARET+18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin