2•bilinmezlik•

854 22 6
                                    


Hellö güzelleriim

Nasılsınız bakalım. Ben bölüm yazmaya başladım bile! Bu bölümü de güncelliyorum bir nevi haber amaçlı. Bölümü yazmaya başladığımı söylemek için, yakında gelecektir.❤

Fakat okunma sayısının her geçen gün artmasına karşın yorum yapılmaması sinir bozucu. Birkaç bölüm sonra sınır koyacağım yüksek ihtimalle. Bilginize.

Hepinizi çok seviyorum!♥

#İmagine Dragons - Bad Liar

***

Acı.

Sebebini bilmediğim bir acı çekiyordum. Bilmediğim bu yerde muazzam bir bilinmezliğin içinde sadece acı çekiyordum.

Aldatılmıştım.

Kandırılmıştım.

Büyük bir aldatmacanın içerisinden çıkmıştım fakat bunu düşünmeye fırsat bile verilmiyordu. Yalandan ibaret olduğunu öğrendiğim o aylar, günler, saatler hatta dakikalar, hatta saniyeler bile öyle çok koyuyordu ki. Hak etmeyen bit p*çe gereğinden fazla değer vermiştim.

Ona ederinden fazla değer verdiğim için kendimi aptal gibi hissediyordum.

Tüm o aldatılmış ve aşşağılanmışlık hissi artık bedenimi terk etmeye başlarken bundan daha büyük bir derdim olduğunu düşünüyordum.

Adını bile bilmediğim bir diğer şerefsiz.

Dün uykumdan hayvan gibi uyandırıp üzerine boğazıma yapıştığı dakikaları aklımdan çıkaramıyordum.

Tanrım!

Neden bunlar benim başıma geliyordu!

Bu evde ne işim vardı? Bu daha iki üç kere görmeme rağmen her seferinde beni öldürmek istermişcesine bakan buz gözler de kimdi!?

Hayatım boyunca masum bir yaşam sürdüğümü söyleyemezdim. O 'iyi kız' diye adlandırılan gruba hiç girmemiştim. Kötü şeyler yaparken vicdan azabı çekmemiş, hiç içim titremememişti. Bunlar bana hep zevk vermişti.

Ben bu hareketlerimin bedelini mi ödüyordum?

Siktir.

Sadece üç günde yaşadığım boktan şeyleri düşününce bir daha kötülük yapmayacağıma dair tanrıya dualar etme isteğiyle doluyordum.

Tanrım, bu kadar değil, bunların bedeli kadar ağır olmamalı. Yalvarırım.

Buz mavisi gözlere eşlik eden zehir bakışlar her gözümü kapadığımda zihnimde canlanıyordu ve bu duruma engel olamıyordum. Hakkında düşündüklerime tezat bir şekilde şimdi kapı açılsa ve içeri girse süt dökmüş kediye döneceğimi de biliyordum. Öyle boktan bir çukura düşmüştüm ki, çıkmam için neye ihtiyaç duyduğumu dahi bilmiyordum.

Tanrı herkesi farklı şekilde imtihan ederdi. Herkes yaptıklarının bedelini öderdi, ödemeliydi. Peki ya ben?

Tanrı ne için acı çektiğini bilmeyen beni neyle imtihan ediyordu?

Gözlerim tekrar içinde bulunduğum odada gezinirken belki bir şey bulabilme umuduyla odayı kurcalama isteğiyle dolmuştum. Ani verdiğim bu karar doğrultusunda hızla yataktan kalktım fakat başımdaki zonklama ile inleyerek yatak başlığına tutundum. Gözlerimi kapatarak biraz bekledim ve kendimi toparladıktan sonra bal rengi harelerimi içinde bulunduğum odada gezdirmeye başladım. Bir yandan o zehir bakışların her an içeri girmesi endişesindeyken bir yandan da engel olamadığım merakımla komodinin çekmecesine uzandım.

ESARET+18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin