Ink's story

435 23 15
                                    

Boş, bomboş, karanlık değil ama aydınlıkda sayılmaz... Orada öylece oturur faziyetde buldu kendini ink, bomboş, beyaz bir sayfanın içerisinde. Üstünde hiçbirşey yoktu, etrafı gibi. Yaratıcısı'nın çizip ama yarım bıraktığı eviydi o beyaz boşluk. Onun gibi çizilmis başka kişilerde vardı ama ink gibi tamamlanmamışlardı, hiçbir duygu hissetmiyorlardı, hiçbirsey hissedemiyorlardı... Ink aksine olabildiğince neşeli davranıyordu onlara, yapabileceği tek şey gibiydi bu şuanlık, sonra... onlar da gittiler, ink bi başına kalmıştı, kendisinin unutmuş bir taslak olduğu düşüncesine kapılmıştı, yalnız, yapayalnızdı... ağlıyordu, yardım çağırdı, ama kimse gelmedi... unutulmanın korkusuyla aklını kaçırmaya başlamıştı. Orası evi değil, hapishanesiydi... Artık dayanamayıp ruhunu kırmayı çalıştı, acı çeksede umrunda değildi, en sonunda da ruhunu ikiye ayırdı. Artık bambaşka bir boşluktaydı, ama öyle bir boşluk değildi... yaptığı çok büyük bir hataydı, karanlıkta sadece korkutan fısıldamalar duyuyordu, kemiklerinden kafasının içine kadar girmişti bu anlamsız fısıltılar, taaki yeniden doğana deyin... aynı beyaz sayfadaydı, ama ruhsuzdu, amaçsızdı... duygusuzdu... oturdu, ve bekledi, bekledi, ve bekledi. Herhangi birşeyin olmasini bekledi, ama olmuyordu, herhangi bir duygu hissetmiyordu. Duygusuz ve renksiz... Otururken aniden üstüne bir mürekkep göleti düştü, 2 çift renkten oluşan, sari ve mavi. Ink o an gözlerini parlatan bu renklerin etkisiyle birşeyler hissetti, mutluluğu ve heyecanı. Bu boya göletiyle kendisine minik bir fırça yaratıverdi, boyayı kullanarak aklın ane gelirse çizdi, çizdiğiyse gerceğe dönüştü. Ama bu boya uzun süre durmadı, ne zaman bu boya göletleri kafasına dökülse aynı duygulari hissediyordu, ama uzun sürmeden boyalar kuruyup gidiyordu, bu da gene duygusuz ve hissis olmasina sebep oluyordu. O yüzden kendisine 7 duyguya sahip 7 adet boya tüpü çizdi, artık ne zaman hissiz hissetmeye başlarsa tüplerden 1 2 damla içiyordu, kendisine bambaşka bir dünya yaratmaya başlamıştı ink, hayal gücü çizdikçe genişliyordu adeta. Ama bir gün hiç bilmediği, çizmediği ve görmediği bir varlık dünyasına sızdı, bu şey üstünden geçtiği herşeyi arızalatıp siliyordu, ink karşı koymayi istesede, kendini dünyası yok olmuş bir boşlukta buldu tekrardan. Ama etrafı yavaş yavaş aydınlandıkça küçük küçük parlayan şekiller görmeye başladı, burası paralel evrenlerin merkezi Doodle Sphere'dı (doodle sphere net bir anlamı yoktur). Her yerde birsüru parlak dünya vardı, gözleri parlıyordu. Ama o garip şey yine hızlıca yanından gecti ve birçok evrenin içerisine girip çıkip çökertiyordu, ink'in artık bir dünyası olmadığı aklına gelince de bu şeyi durdurmak istedi o an, dev fırçası broomie'i bu şeyin üstüne sürdü, mor renkle... bu çarpıntıli garip şey sonunda birinin silüetine bürünmüştü, tıpkı ona benzeyen bir iskelet, Error... Error'un üzerindeki mor boya onu zincirlemişti kıpraşmaktan fazla birşey yapamıyordu, Ink o an arkasına dönüp baktığında Error'un ne kadar çok boyutu paramparça ettiğini gördü, kendisininki dahil. O an anladı ki bu boyutların hiçbir koruyucu kalkanı veya benzer korumalı bir şeyi yoktu, eğer bu dünyada illa birileri yıkım getiriyorsa, diğerleride yaratıcılık getirmeliydi, Ink'in öyle derin bir hafızası yoktu fakat cidden birşeyi kafaya taktı mı hatırlardı. Error'e geri kafasıni çevirdiğinde ise, o gitmişti... Ink bir karara vardı, artık kendı dünyası yok olduysa başka evrenlere de aynı şey olmamalıydı, onları Errorden koruyup kollamalıydı, o artık kendi verdiği ünvanıyla Evrenlerin koruyucusu olmuştu...

~AU'LAR HAKKINDA BİLMEDİKLERİN Mİ VAR???~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin