1.BÖLÜM

9 3 1
                                    

"17,18,19,20... Immm. Aha! 21. Şu da 22..."

Yattığım yerden hafifçe doğruldum. Yıldızları saymak için balkonda yatmaya karar vermiştim ve yere yatak kurmuştum. Bu en sevdiğim şeydi. Küçükken kuzenlerimle balkonda veya çatıda yatmak için yalvarırdık annemlere. Yıldızları izlemek huzur veriyordu. Saymayı hep denedim ama hiç başaramadım. Milyonlarca sonuçta. 80'e gelmeden uyuya kalırdım genelde.

Yorganı üstümden itip ayağa kalktım. Balkon kapısını açıp içeri girdim. Balkon salona bağlıydı. Büyük salonun köşesinde bulunan masanın üstünde duran ice tea şişesini aldım. Balkona tekrar çıkıp yorganın üstüne oturdum ve elimdeki şeftalili ice tea şişesini kafama diktim. 1 litrelik şişe yarısına geldiğinde kapağını kapatıp kenara, yer yatağının uzağına koydum. Yatağa uzanıp yorganı boynumun altına kadar çektim. Gökyüzüne bakıp fısıldadım;

"Tekrar." Ve sırayla yıldızları saymaya başladım..

"1, 2, 3, 4...."

^^^^

Gözlerimi acıtan ışık, saç diplerimdeki ter ve hareket etmemi bile zorlaştıracak bir uyuşuklukla uyandım. Saçlarım yüzümü resmen işgal etmişti. Ayağımla üstümde ki yorganı tekmeliyerek kenara attım. Saçlarımı yüzümden çekip geriye doğru attım ama hâlâ terlemiş olduğum için rahatsız ediciydi. Birkaç dakika etrafıma boş boş baktıktan sonra yorgun bir şekilde, inliyerek ayağa kalktım. Yer yatağını olduğu gibi bırakıp salona girdim. Nasılsa annem toplardı. Babam kahvaltıyı hazırlamış, sofrayı kuruyordu.

"Günaydın."dediğinde mırıldanarak karşılık verdim. Gözüm duvardaki saate kaydığında 12:35 olduğunu gördüm.

Kafamı çevirip "Annem uyuyor mu?"diye sordum babama. Genelde böyle olurdu çünkü. Pazar günleri kahvaltıları babam hazırlar, annem uyurdu. Daha çok öğle yemeği desek doğru olur. Ailecek uykuya aşığız. Hafta içi ben okul, babam ve annemde iş için erken kalktığından hafta sonları öğlene kadar uyurduk.

"Evet."dediğinde kafamı salladım ve 'tamam' dercesine mırıldandım.

Babamı işiyle baş başa bırakıp odadan çıktım. Ara koridordan geçip banyoya girdim. Saat 1'e gelirken banyodan çıktım. Odama girip dolabın karşısına geçtim.

Odam genelde mavi, yeşil, pembe ve beyaz renklerini içersede her renk vardı. Duvarların yarısından aşağısı beyaz renkliydi. Pembe bir çizgiyle ikiye bölünmüştü. Yukarısı mavi ve yeşil renklerindeydi. Tavanı lacivert istemiştim. Fosforlu beyaz yıldızlarla kaplamıştım. Annem balkonda yaşamaya başlamamam için kabul etmişti. Tek kişilik pembe, mor, mavi, yeşil ve beyaz renklerindeki yatağımı, cam kenarına, duvara bitişik yerleştirmiştik. Yanında beyaz rengi küçük bir masa vardı. Beyaz rengi dolabım, yanında bir boy aynam vardı. Aynanın üst kısmı yapıştırdığım pembe, mavi, sarı ve yeşil küçük kağıtlarla doluydu. Küçük ama sevimli bir odam vardı ve kullandığım renkler ferah gösteriyordu. Evin diğer odalarına benzemiyordu. Duvarları kendim boyamıştım.

İç çamaşırlarımı çabucak üstüme geçirdim. Düz siyah eşofmanımla, siyah beyaz çizgili salaş ince kazağımı giydim. Saçlarımı havluyla iyice kuruladım. Tarayıp öylesine bir topuz yaptım. Odadan çıkıp salona gittim. Annem ve babam kahvaltılarını yapmış, masada oturmuş çay içiyorlardı.

"Günaydın."dedim gülümseyerek anneme. O da aynı şekilde karşılık verdi. Masaya oturup yeşil fincana çay koydum. Annem küçük bardak sevmediği için bizide alıştırmıştı. Çayıma 3 kaşık şeker atıp karıştırırken konuşmaya başladım.

"Bugün nereye gidiyoruz?"dememle annem savaş kazanmış gibi gülümsedi. Babamsa gözlerini devirip pes eder gibi nefesini dışarı verdi. "Ne oldu?"diye sordum anlamayarak. Aslında tahmin edebiliyorum.

Bütün Yollar SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin