10.BÖLÜM

13 1 0
                                    

Parkurda kayan Doğu'ya gülerek baktım. "Elinden gelenin en iyisi bu mu?!"
Bana dönüp dil çıkardı. Ardından flip hareketi yaparak ukalaca gülümsedi.
"Daha iyisini yap bakalım!"
Pekâlâ sen kaşındın.
Alayla gülümsedim ve kaykayı itmeye başladım. Önüme gelen demirlerden kayarak geçtim ve inerken kaykayı 360 derece döndürdüm. Hızımı kesmeden ilerledim ve rampadan aşağıya kaydım. Her yukarı çıkışımda başka bir hareket yapıyordum.
Sonunda kaykayı döndürerek düzlüğe çıktım ve eğilerek Doğu'ya selam verdim. Etraftan alkış sesi gelince gülümsedim.
"Eh, fena değildi."
Doğu kaykayını aldı ve rampadan kaymaya başladı. Serbest stil kayıyordu. Pislik, parkur becerilerini de kullanıyordu. O durduğunda daha güçlü bir alkış koptu. Göz devirdim. "Şanslıydın." Böyle geçen bir kaç saatin ardından yorulduk ve bir kafeye geçtik
Meyve suyu içerken kaykay hareketleri hakkında konuşuyorduk.
Ardından Kübra'dan bahsetmeye başladık.
"Açıl gitsin işte Doğu!"
"Aysima açılabilsem açılacağım herhalde." dedi göz devirerek.
Düşündüm. "Şey yapalım. Bak şimdi kızlar yetenekli erkekleri sever. Bir gün ben onu buraya getireyim. Sen paslı rampada hünerlerini göster etkilenir zaten. Sonra da yavaş yavaş konuşmaya başlar öyle açılırsın."
"Olur mu ki?"
"Olur olur." dedim gülerken.
Planın detayları hakkında konuşurken kafeden içeriye giren bir surat dikkatimi çekti. Savaş'ın yüzünü dağıttığı adam. Bizden tarafa alayla baktı. Mal ölecek haberi yok. Göz devirdim.
Sonra Doğu'ya söylemem gerektiğini hatırladım. "Doğu şimdi söyleyeceğim şeye asla fazla tepki verme tamam mı? Söz mü?"
Gözlerini kıstı. "Deneyeceğim. Ne oldu ki?"
"Biz Savaş ile sevgiliyiz." dedim bir çırpıda.
"Hangi Savaş? 10.sınıflardaki mi? Aysima o sana küçük değil mi kuzu?"
Göz devirdim. "Hayır Doğu. Savaş olan Savaş. Savaş Durmaz."
Gözleri hayretle büyüdü. "Ne?!"
Doğu'nun sorduğu her soruya cevap verdim ve kızlara dediklerimi tekrarladım. Başta inanmadı ama zamanla kanıksadı. Şaşkınlığı endişeye dönüşmüştü ama bana güvendiği için çok darlamadı. Mete de darlamazsa harika olacaktı.

Telefonum titreyince ekrana baktım.
Gönderen:Savaş
İyi ki sana erkeklerle samimi olma dedim Aysima.

Etrafıma şaşkınca bakındım.
Gönderilen:Savaş
Yanımda Doğu var sadece ve muhabbet ediyoruz. Kötü ne var ki bunda?

Göz devirdiğini hissettim.
Gönderen:Savaş
'Sevgilim' bir erkekle kafede baş başa?

Gönderilen:Savaş
Sahte sevgilin. Ayrıca sen de gel istersen?

Gönderen:Savaş
İşim var. Sen de çok geçe kalmadan eve git.

Bu kez ben göz devirdim.
Gönderilen:Savaş
Emredersiniz komutanım.

Bir süre sonra kafeden çıktık. Yollarımız ayrılırken eve gitmek istemedim. Canım sıkılmaya başladı. Kaykayımın desenine birşeyler mi ekleseydim acaba? Ya da kızları arayıp kareokeye mi gitseydik?
Esnedim. Önce kaykayı eve bıraksam iyi olacak.

Eve gidince bir uyku bastırsada umursamadım.
Annem akşama misafirlerimizin geleceğini söyledi ve Beren ile birlikte sofraya yardım ettik. Babamın patronu ve ailesi gelecekmiş.
Ardından üstümüzü değiştirmek için odalarımıza gittik. Kırmızı-beyaz ekoseli yüksel bel kumaş pantolonumun üzerine siyah üzerinde organ olan kalbin resmi bulunan t-shirtü giydim. T-shirtü pantolunun içine soktum. Saçlarımdaki tokayı çıkarttım ve hızlıca taradım.
Odadan çıkıp salona geçtiğimde küçük bir şok yaşadım. Herkes çok şıktı. Annem pembe bol bir pantolan ile beyaz bir gömlek giymişti ve acayip güzeldi. Beren de mavi dar paça pantolonu üzerine giydiği beyaz gömlek ile çok şıktı. Babam lacivert gömleğinin altına krem rengi kumaş pantolon giymişti. Bir an kendimi yabani gibi hissetsem de bozuntuya vermedim.
Babam kollarını kıvırırken endişe ile anneme döndü. "Sence kravat takmalı mıyım?"
Annem babamın omzuna elini koydu ve "Harika görünüyorsun hayatım. Sakinleş."dedi.
Biz de Beren ile bakışıp gülüştük. Kapı çalınca ayrıldılar ve annem kapıyı açmaya gitti.
İçeriye 50 yaşlarında bir adam girdi. Üzerinde şık beyaz bir takım vardı. Saçları ağarmaya başlamıştı ve gayet fit duruyordu. Yine de elinde bir baston ve yüzünde garip bir gülüş vardı.
"Hakan bey hoşgeldiniz." Babam ile selamlaştılar. Ardından içeriye biri daha girdi. Beyaz bir teni, siyah saçları ve kemikli yüzü vardı. Kaşının kenarı çizik gibiydi, kaşında ki gümüş piercing'i le acayip yakışıklı biriydi. Bunu bildiğini belli eden bir ifadesi vardı zaten yüzünde. Özgüveni hemen okunuyordu. Bu aklıma Savaş'ı getirdiğinde gülmemek için yanağımın içini ısırdım. Ardından kapıdan beyaz tenli ve kumral bir çocuk girdi. Yüz hatları daha uysal dursada inanılmaz bir vücudu vardı. Bunu belli edercesine gömleğinin üstüne giydiği yelek kaslarını ortaya çıkarıyordu. Adam bizimle de selamlaştı. "Merhaba kızlar."
"Merhaba efendim." Uzattığı eli sıktım. "Sen Aysima olmalısın." Gülümseyerek başımı salladım. Ardından Beren'in elini sıktı. "Sen de Beren'sin."
"Evet efendim."
"Babanız sizden o kadar bahsediyor ki gözümde aynen böyle canlanmıştınız." dedi gülerek. Bizde gülümsedik. Ardından yanındakileri tanıttı. Esmer olanı göstererek "Büyük oğlum Ulaş." dedi. Çocuk hepimizle el sıkıştı. Ardından kumralı gösterdi. "Küçük oğlum Aydaş." Çocuk da bizimle selamlaştı. Ulaş ve Aydaş'ın kardeş olduğunu yüz tipleri hemen belli ediyordu. Ayrıca birbirlerine benzer bir havaları vardı. Ardından annem "Herkes tanıştığına göre masaya geçelim mi?" dedi. Geçelim! Çok acıkmış haldeyim.
Babam ve Hakan bey karşılıklı oturmuştu. Annem babamın sol yanında, ben de sağ yanındaydım. Beren benim yanımdaydı. Onun karşısında da Ulaş ve Aydaş yan yana oturuyorlardı. Bir sandalye boş kalmıştı.
"İkinci oğlunuz gelmedi mi?"
Hakan bey mahcupça gülümsedi. "Hayır malesef. Kendisi sınavlara çalışıyor."
Babam başını salladı. Onlar konuşurken ben gözümü yemekten alamıyordum. Annem yine döktürmüştü.
Sarmayı büyük bir iştah ile yerken bana yönelen soru ile kaldım. Ağzımdakini hızla yutup Hakan Bey'e cevap verdim. "Yetimhane müdürü olmak istiyorum."
"Vay canına. İlginç ama güzel bir meslek."
Gülümseyerek kafamı salladım.
"Peki sen?"
Dedi Beren'e dönerek.
"Ben henüz emin değilim. Polis ya da asker olmak istiyorum."
Hakan Bey babama döndü. "Çok istikrarlı ve iyi kızların var Gökhan."
Bize dönerken "Bunlar zor ve yorucu meslekler fakat üstesinden geleceğinize eminim." dedi.
Gülümsemem bu kez çok ciddiydi. Birilerinin desteğini dile getirmesi hep iyi hissettirirdi zaten.
"Siz çocuklar?" dedi annem iki kardeşe dönerek.
"Ben hukuk okuyorum. 3.sınıf." dedi Ulaş. Ardından Aydaş "Ben Aysima ile sınava giriyorum bu yıl. Aynı yaştayız." dedi gülümseyerek. "Psikoloji okumayı planlıyorum."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 13, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Bütün Yollar SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin