Hello canlarım yeni bölümü biraz erken yükledim 4. bölüm gecikiceği için umarım beyenirsiniz bu bölümü vee lütfeen yorum ve oy vermeyi unutmayın öpüldünüz. Ay unutmadan resimdeki ev geçmişteki ev karakterleride yakında paylaşıcam.
İçerde çok fazla bunalmıştım biraz hava almak için bahçeye çıktım. Denizden gelen mis gibi koku insanın içini ferahlatıyordu. Hafif hafif esen rüzgar saçlarımı dalgalandırıyo,rahtlatıyordu. Havayı biraz daha içime çekmek, rüzgarın tenime deydiğinde verdği hissi daha fazla hissetmek için gözlerimi kapattım. Yaşadıklarım anında beynime dolarken unutmak için gözlerimi biraz daha sıkı kapattım.Ne zaman gözlerimi kapatsam hep aynı şey oluyordu.Ne zaman kendimi karanlığa bıraksam o anların pençesinden kurtulamıyordum. Hiçbir işe yaramıyodu gözlerimin ardındaki karanlıkta o anları göruyor nefes almakta zorlanıyodum.
GEÇMİŞ
Gidiyodum. Nereye gittiğimi bilmiyodum ama umrumda da değildi zaten. Yanımda sevdiğim adam ile bilenmezliğe yol alıyodum.İçimde tarifi mümkün olmayan bir heyecan vardı. İçimdeki bu heyecan bedenimin titremesine,midemin kasılmasına neden oluyodu. Bunlara rağmen dudaklarımdaki gülümseme bir an olsun kaybolmuyodu. Yanımdaki adama kaydı gözlerim. Tek kelimeyle KUSURSUZDU... Çenesini kaplayan sakalları,insanı içine çeken kahverengi irisleri,her daim çatılı olan kaşlarıyla muazzamdı... Sakalları onda en sevdiğim yerdi. Elimi yasladıkça avucuma batıp gıdıklandırıyodu verdiği his paha biçilmezdi. Meftunu olduğum gözlerini bana çevirdiğinde titrediğimi hissettim ama ona kocaan bir gülümseme sunmayı ihmal etmedim. Oda bana gülümsediğinde kalbim titredi. 'nereye gidiyoruz?' kafasını bana çevirdiğinde gülümseyip 'süpriz az kaldı sabırlı ol'. Benim mutlulukla ve umutla kat ettiğim bu yolun beni öldürmekten beter edeceğini nerden bilebilirdimki? Ben belki bana evlilik teklifi eder diye düşünürken onun aklındaki şeytanların beni yok edeceğini bilmiyordum. Kafamı cama çevirdiğimde İstanbul dışında bir yere gidiyoduk. Ne kadar yolumuz kaldığını düşünürken araba büyük bir evin önünde durdu. Tam hayalimdeki gibi bir evdi.Kocaman bir bahçesi, bahçenin her yerinde rengarenk çiçekler vardı. Arabadan indiğinde bende hiç beklemeden indim,arabanın etrafından dolaşıp yanıma geldiğinde elimi tutup dudaklarına götürdü. Öpüşü beni mest ederken 'beyendin mi? diye sordu'beyenmek ne kelime bayıldım çok çok güzel senin evin mi 'dedim. İçimi gıdıklayan bir gülümse sunup 'Benim evim değil bizim evimiz olucak Beria'. Ah be adam ismim dudaklarında ne güzelde can buluyo.Yekta... İsmi içimin huzurla ve güvenle dolmasına neden olan adam. Kolları arasında nefes aldığım adam... Buram buram güven kokan kollarının birazdan bana eziyet ediceğini bilmiyordum. Şefkatle saçımı okşayan ellerinin birazdan bana en büyük darbeyi vuracağını bilmiyordum.Ellerimizi birbirinden ayırmadan eve doğru yürümeye başladık. Ben en masum duygularımla heyecan içinde giderken ,o aklındaki iblislerin planıyla eve ilerliyodu.Evet ben celladımın elinden tutmuş tebessümle o eve sonuma gidiyodum. Yok olmaya, ruhumu parçalara ayırmaya, güven kokan bu adamın ihanetiyle sarsılmaya ve yüzleşmeye gidiyodum.
GÜNÜMÜZ
Birinin omzundan tutmasıyla yerimden sıçrayıp hemen arkamı döndüm. İçerdeki adam tüm heybetiyle karşımda durmuş maviliklerinin ardından bana bakıyordu ' İyimisin?'. İyimiydim. Değildim. Hemde hiç iyi değildim. Göğsüm daralıyo,nefes almak biraz daha zorlaşıyodu benim için. Karşımdaki adama belli etmemek için sahte bir gülümseme sundum 'İyiyim, sorun yok' dedim. Hepimizin yüzünde sahte bir gülümseme yokmuydu zaten. İnsanlar ne halde olduğunu farketmesin, sevdiklerimizi üzmeyelim diye hep yalana başvurmuyomuyduk. Peki ben neden bu adama yüzümdeki sahte gülümsemeyle bakıyordum? Bana acımasın diye. İnsanların bana acıması yalancı üzüntüleri tahammül edemediğim tek şeydi. Karşımdaki adam maviliklerini kısmış büyük bir dikkatle bana bakıyordu. Gözleri insanı içine çekiyordu ve bu durum benim yalan söylememi oldukça zorlaştırıyodu. Gözlerimi kaçırmamak içinse büyük bir çaba harcıyordum. ' yalan söylemek sizin gibi bir kadına hiç yakışmıyo.' Söyledikleriyle gözlerimi kıstım. Yalan söylediğimi gerçekten anlamışmıydı yoksa sadece beni mi deniyodu bunu anlamak zordu.' size neden yalan söylim ki'. 'Bilmem bunu siz söyliceksiniz'. Ne diyordu bu adam allah aşkına. ' ne demek istiyosunuz siz açık konuşsanıza bana yalancı mı demek istiyosunuz?'. Dudaklarında küçük bir kıvrım oluştu. 'Size yalancı demek benim ne haddime.' Hala sırıtıyordu.' Sadece yalan söylemeyi beceremiyorsunuz. Titreyen gözleriniz, gözünüzden düşmemek için çırpınan göz yaşınız dişlerinizin arasına alıp ezdiğiniz dudaklarınız, titreyen sesiniz sizi fazlasıyla ele veriyo.' Şok olmuş bir şekilde karşımdaki adama bakıyordum. O ise dudaklarında peydah olan gülümsemesini dahada genişletmiş gülüyordu. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Konuşmak için dudaklarımı araladıysamda kelimeler bir türlü dudaklarımdan dökülmüyordu. En son bir şeyler söylemek için dudaklarımı araladığımda bana fırsat vermeden kelimeler dudaklarından döküldü ' Yine yalana başvurucaksanız eğer konuşmanıza gerek yok zira insanların söylediği yalanları dinlemek pek tercih ettiğim bir şey değil'. Fazlasıyla sinirlenmiştim. Sakin olmak için derin bir nefes alıp gözlerimi kapatıp açtım sinirlendiğimde ağzım fazlasıyla bozuluyordu ve ben bunu karşımdaki bu küstah adama belli etmek istemiyordum. Tüm sakinliğimi koruyarak cevap verdim ' Tercihiniz olmayan şeyleri duymakta fazla ısrarcısınız. Olmasaydınız eğer şuan burda söyliycem iki kelimeyi bekliyor olmazdınız. İnanırmısınız benimde sizin gibi kedini fazla önemseyen ama aslında içi bomboş olan insanlarla konuşmak pek terihim değil'. Yüzündeki gülümseme yavaş yavaş kaybolurken yerini sinir alıyordu. Bunu çatılan kaşlarından ve kastığı çenesinden anlıyordum.Amacıma ulaşmanın verdiği hazla gülümsedim.Bir şey söylemek için tağzını açmıştıki ona izin vermedim.'Lütfen kendinizi yormayın.Sizin boş laflarınızı dinliycek kadar vaktim yok maalesef'. Ona yapmacık bir şekilde gülümseyip ' Size iyi günler' dedim ve ordan uzaklaştım. Sırtımda olan delici bakışlarını hissediyordum ve gerilmeme sebep oluyodu.Hızlı adımlarla içeri girdiğimde bir an önce Begümü bulup gitmek isiyodum. Tekrardan bu adamla karşılaşmak ve konuşmak istemiyordum. Beni geriyordu bu adam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERİA
ChickLitBağırıyodum. Sesimin çıktığı kadar bağırıyodum. Birinin beni duyması ümidiyle bağırıyodum. Sesimi Duyan biri ya da birileri varmıydı ki? O adam... Üstüme gelmeye devam ettikçe yüreğim titriyordu. Yüzündeki iğrenç gülümsemeyle daha fazla yaklaştı ve...