7. BÖLÜM

102 3 5
                                    

 Okuyan bebeklerim oy ve yorumlarınızı esirgemeyin lütfen

' Beria hanım evinize giren kişi bulundu. Bizimle emniyete gelmeniz gerekiyor.'

Gözlerimi çakır gözlerden ayırıp yanımda duran polise çevirdim. Neye şaşırmam gerektiğini  bilemiyordum. Çakır gözlerin burda oluşuna mı şaşırsam yoksa polisin dediklerine mi bilmiyordum.

' Nasıl yani. Gerçekten bulundu mu?'

' Evet bizimle emniyete gelip tekrar ifade vermeniz gerekiyor birde şikayetci olucaksınız eğer bildirmeniz lazım.'

Polis memuru sustuktan sonra Haluk Bey'in gür sesi duyuldu.

' Beria Hanım önemli bir konuysa gidebilirsiniz.'

Bunları içinden gelerek söylemediğini o kadar iyi biliyordum ki zira söylerken aynı zamanda da kaş göz işaretleriyle saati gösterip konferansı hatırlatıyordu. Haluk Bey'e cevap vemeden polise döndüm.

' Yetişmem gereken bir konferans var şuan sizinle gelmem mümkün değil. Bugün içinde gelsem olur mu?'

' Olur. İyi günler.'

Polisler gittikten sonra Haluk Bey'e yalancı bir özür konuşması yapmak için döndüğümde onun çoktan çakır gözlerle birlikte gittiğini gördüm. Neyin tribini atıyordu bu adam. Ben mi dedim sanki gelin diye Allah Allah. Asıl soru çakır gözlerin burda ne işi var? Begüm 'ün doğum gününde söylediklerim ağrına mı gittide geldi acaba? Düşüncelerimi bir kenara bırakıp Haluk Beylerin peşinden gideceğim sırada onların çoktan gittiklerini farkettim. Saatime baktığımda konferansın başlamak üzere olduğunu görmemle koştura koştura salona indim. Anlaştığımız şirket sahibi henüz gelmemişti Haluk Bey ve çakır gözler oturuyolardı. Konferansa o adamda mı katılacaktı acaba. İlk konuşmayı ben yapacağım için onlara doğru ilerledim. Hiç bir şey demeden çakır gözlerin yanına oturduğumda Haluk Beyin beni insanı döven bakışlarıyla karşılaştım. Bir insan ancak bu kadar sinir ve nefretle bakabilirdi. Bu adamla hiçbir şekilde yıldızım barışmayacaktı galiba. İsmimin söylenmesiyle birlikte ayağa kalkıp kürsiye ilerledim. Çakır gözler gitmemiş, şirket sahibi adam gelmemişti. Haluk Beye sorsaydım neden sen ilgilenmedin, bu sorunun muhattabı ben değilim, nerden bilim ben deyip bir ton söylenecekti. Konuşmam bitene kadar gelmesini umarak konuşmamı yapmaya başladım.

---

' Dinlediğiniz için hepinize teşekkür ederim. Şimdi konuşmasını yapmak için .... holdig Ceo'su Azer Hancıoğlu ' nu davet ediyorum.'

Salonda ufak bir hareket bile gerçekleşmedi. Korkuyla Haluk Bey'e bakarken onun yüzünde manidar bir ifade vardı. Tekrardan konuşmaya başliycakken ön sıradaki hareketlenmeyle oraya odaklandım. Çakır gözler olanca heybetiyle ayağa kalkmış bana doğru geliyordu. Kafama dank eden şeyle gözlerimi büyütüp karşımda duran adama bakıyordum. O ise küçümseyici bir ifadeyle ve alaycı sıratmasıyla bana bakıyordu. Haluk Bey'in odasına geldiğinde nasıl anlamamıştım ben. Sıkmam için elini uzattığında şaşkınlığımdan sıyrılıp elini sıktım. Hala ona bakmaya devam ederken sesini duydum.

' Göz alıcı biriyim bunu kabul ediyorum ama eğer biraz daha böyle bakmaya devam ederseneniz yanlış anlaşılabilir.'

Söyledikleriyle bir kez şok dalgası daha yaşayıp kaşlarımı çatıp tuttuğum elini sıktım.

' Hem yalancı hemde sertiz. Sevdim. Ama elimi artık bırakmalısınız çünkü...' Gözlerini etrafta gezdirdikten sonra konuşmasına devam etti.

' Çünkü insanların bakışları değişmeye başladı ama size sözüm olsun elimi tutmanız için özel olarak sizi çağırıcam.'

Göz kırpıp elini çektiğinde hareket etmem içinde hafifçe beni ittirmişti. Yerime geçerken biri gördümü diye kontrol ettim ama herkes ona odaklanmış pür dikat söylediklerini dinliyordu. Dikkat çekici bir adamdı kabul ediyorum özellikle gözleri fazla güzeldı. Adınıda öğrenmiştim Azer... Azer Hancıoğlu havalı bir ismi ve soyismi vardı. Birde az önce söyledikleri vardı diyimi. Ne demişti özel olarak çağırıcam sizi. Ahh birde yalancı vardı konusu vardı dilinden kurtulamiycaktım galiba. Uzun bir süre düşüncelere  dalmış olmalıyımki gelen alkış sesleriyle yerimden sıçrayıp dalgınlığımdan sıyrıldım. Konuşmasını bitirmiş seçilen öğrenciyle konuşuyordu. Haluk Beyle bizde yanlarına gidip öğrencimizi tebrik ettikten sonra salondan çıktık. Haluk Bey Azer Bey'e ' çok güzel konuştunuz, Söylediklerinizde çok haklıydını' gibi övgülerini iletirken benide bu sahte övgü gösterisine dahil etmeyi unutmadı.

' Öyle değil mi Beria Hanım.'

' Evet evet, haluk Bey haklısınız.' deyip geçiştirmekle yetindim. Haluk Bey çakır gözleri odasına davet ederken ben yanlarından ayrılmak için konuşmaya dahil oldum.

' Haluk Bey benim biraz işim varda size eşlik edemiycem kusura bakmayın. Azer Bey size de teşekkür ederim burada olduğunuz için.' Bütün samimiyetsizliğimle konuşurken Haluk Bey

' Tabi Beria Hanım önemli değil.' deyip başından savmak istese de  çakır gözlerin söyledikleriyle ikimizde şaşırmıştık.

' Teşekkür ederim Beria Hanım ama rica ederim sizde bize eşlik edin.'

Şeytan diyor çarp bir tane ağzının ortasına.

' Çok isterdim ama maalesef dediğim gibi gitmem lazım size iyi günler.'

Yürümek için bir iki adım atmıştım ki kolumdaki elle durdum.

' Bizle bir kahve içtikten sonrada gidebilirsiniz diye düşünüyorum.'

Sinirle söze başliycakken Haluk Bey'in bakışlarıyla karşılaştım ama bu alttan imalı bir cümle kurmamı engelliyemedi.

' Madem çok istiyorsunuz memnuniyetle eşlik ederim.'

Haluk Beyin odasına geldiğimizde masanın önündeki koltuklara karşılıklı şekilde oturduk. Pür dikkat bana bakarken rahat hareket edemiyordum. Kimse ne konuşucanı bilmiyordu. Gelen kahvelerle birlikte çakır gözler konuşmaya başlamıştı birden bana yönelttiği soruyla ona odaklandım.

' Beria Hanım polislerle ne işiniz vardı. Merakıma yenik düştüm kusura bakmayın özel değilse anlatmayabilirsiniz.'

' Sana... Eee önemli bir mevzu değil dün gece evime hırsız girdi.

' Öylemi geçmiş olsun. Kimmiş acaba. Şu sıralar anlaşmazlık yaşadığınız birileri mi var?'

Yaptığı imayla öylece ona bakıyordum. O yaptırmış olamazdı değil mi?

' Aslında var ama yapabilecek kabiliyette bir insan değil. Hoş insan olup olmaması tartışılır bir konu ama.'

Ben yüzümdeki zafer gülümsemesiyle ona bakarken o, alaylı halinden uzaklaşmış gözle görülür bir sinirle bana bakıyordu.

' Hafife almamak lazım o kişiyi bakın evinize kadar girmiş ya canınıza kastetseydi.'

Söylediği şeye öyle bir kahkaha attım ki dışarıdan biri deli mi bu derdi zaten çakır gözler ve Haluk Bey' de bakışlarıyla bu düşüncemi doğruluyordu.

' Çok komiksiniz gerçekten Azer Bey. Denemek isterse tekrardan gelebilir sorun yok. Neyse muhabbetiniz çok hoş ama benim artık gitmem gerek umarım bir daha görüşme imkanımız olur iyi günler.'

Bu sefer ben ona elimi uzatmıştım. Bir kaç saniye elime baktı , ben tutmiycak sanarken sert bir şekilde tutup sıktı. Kendince intikam alıyordu galiba.

' Tabi tekrardan görüşürüz UMARIM.'

Haluk Beye' de iyi günler dedikten sonra üniversiteden çıktım. Söylediklerini umursamamaya çalışsam da aklımda çoktan yer etmişti. Arabama binip emniyete sürerken Begümü aradım

' Efendim canım bir şey mi oldu iyi misin?'

' İyiyim Begüm iyiyim. Eve giren kişi bulunmuş ben şimdi emniyete gidiyorum sende gel diycektim.'

' Ciddi misin hemen geliyorum ben sen git beni bekle ama.'

' Tamam. görüşürüz.'

Yarım saat sonra emniyete gelmiştim. İçeri girmek yerine bahçede Begümü beklemeye başladım. 15 dakika sonra oda geldiğinde hemen içeri girdik ilk karşılaştığımız polise sorduk.

' İyi günler. Ben Beria Dizdar hırsızlıkla ilgili şikayette bulunmuştum bugünde arkadaşlarınız gelmişti.'

' Buyrun Beria Hanım siz şuraya oturun arkadaşlar sizinle ilgilenicekler.'

Biraz sonra gelen polisle birlikte sormayı unuttuğum asıl soruyu sordum 

' Bir şey sorucaktım kimmiş peki yani giren kişinin adı ne.'

Polis memuru dosyaya bakıp ismini söylediğinde Begümle göz göze gelmiştik. Korkuyla ona bakarken gözlerim

' Yekta Özdemir.'

BERİAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin