11 - düşman o düşman

208 41 84
                                    


Tüm her şey bittikten sona kendimi fırlattığım yatağımda tavandaki yıldızları seyrettim saatlerce. Kumaş pantolonlular cemiyeti de evden aniden gidivermişti hava kararınca. İçimde kendisini bu zamana kadar saklayabilmeyi başabilmiş vişneler de bu gitmeden sonra aniden beni boğmak adına ortaya çıkmışlardı.

"İstemiyorum," dedi Minseok yanıma yatarken. Ne zaman geldiğini bilmiyordum ama tahminlerime göre geleli çok da uzun olmamıştı.

"Neyi istemiyorsun?" Dedim esneyerek. Gözlerim hala tavandaki olmayan yıldızlardaydı.

"Gitmeni." Kafasını karnımın üstüne koydu. Çok sevdiğim bir hareket olduğu söylenemezdi ancak o vakitte bile elimi oynatamayacak kadar üşengeçtim.

"Neden ki?"

"Kıskanıyorum." Dedi hiç düşünmeden. "Chanyeol'un bu romantik davranışları beni kıskandırıyor. Ayrıca senin ona olan davranışların da... Onun yanındayken hep olduğun ama gösteremediğin o Baekhyun gibi davranıyorsun ve rezil olmaktan bile asla çekinmiyorsun."

"Ben mi?" Oldukça şaşırmıştım. Çünkü burada Chanyeol ile her yan yana gelişinde illa ya ona zarar verecek ya da kendisine zarar verecek hareketlerde bulunun benden bahsediyordu. Öyle, ciddi ciddi...

"Hayatımın sonuna kadar kimsesiz ve yalnız olarak kalacağımdan çok kıskanıyorum hepinizi." Bunu dedikten sonra kafasına vurmuştum zerre acımadan. "Mor çilli menekşe ile bizim ayıyı, ince iple işlenmiş dantel ile falcıyı... yani saçma gelir mi bilmiyorum ama gerçekten sizi kıskanıyorum." Başımı salladım ve son zamanlarda üşengeçlikten dolayı eskisi kadar küçük olmayan karnımdaki saçlarıyla oynamaya başladım. Kim Minseok o gece yasalarını yıkabilecek kadar mutsuzdu çünkü.

Biraz sonra sürüne sürüne, ki burada gerçekten ciddiyim gerçekten yerde sürünerek gelen Kim Jongin ile az biraz ciddiyetimiz uçmuş gibiydi. Çünkü uyanınca en az biraz saat boyunca tekrar uyumak için kendisini zorlayan biriydi Kim Jongin. Bunu elbet öncelerde de belirtmiştim ama kendisi ne zaman hareket etse tüm ev ahalisi olarak eski üşengeçliklerini tekrarlayarak şaşırmamıza engel olamıyorduk.

"Sana Jongdae buldum Minseok." Dedi heyecanla. Nolur yapma, der gibi kendisine bakarken arkasından Junmyeon da gelerek Minseok'a birazdan olacak olaylar yüzünden üzülmeme neden olmuştu. Minseok yerde yatan Jongin'e bakarak iç çekti.

"Jongin şimdilik az biraz ciddi olmayı denesen olur mu?" Dedim yüzünü karnıma gömen Minseok'u işaret ederek. "Biraz mutsuz." Sesim fısıldar gibi çıkmıştı. Kim Jongin aniden canlanarak en sevdiği yere yani yatağıma oturdu.

"Ne oldu bu sıpaya?" O zamana kadar sessiz sakin bizi izleyen Junmyeon'un konuşmasıyla ve evet, onun da yatağa oturmasıyla Minseok yüzü karnımda olduğundan kimsenin anlayamayacağı bir şeyler demişti. Dört kişi yatağa zorla sığmış olsak da nedensizce mutlu hissettim. Hepimiz kendi dertlerimizle baş başa kaldığımızdan mütevellit böyle bir arada olmayalı uzun zaman geçmişti.

"Özlüyor," dedi Jongin duygulanarak. Minseok'un koluna sarılmış başını da Junmyeon'un bacağına yaslamıştı. "Anlıyorum onu, ben de çok şeyi özlüyorum."

"Neyi mesela?" Jongin iç çekerek tavana baktı, oradaki bulutlara.

"Mutsuz olduğumuz gecelerde hep birlikte süt almaya gitmeyi, Baekhyun'un delirmelerini, Minseok'un mankenlere taş çıkartacak bir fiziğe sahip olduğunu iddia etmelerini, Junmyeon'un yaşlı teyzelere dönüşmesini ve bana terlik atmasını özledim." Junmyeon başını omzuma yasladı. "Beyler ben sizi çok özledim. Neden hayatımıza bir insan girince eskisi gibi olmayı bir kenara bırakıyoruz ki?"

☁ ☁ ☁ ☁

O günün sonunu ve bugünün tamamını Jongin'in istediği gibi davranarak geçirmiştik. Bazen işlerden kovulma sebeplerime kahkaha atmış, bazen de Minseok'un ani dertlenmelerine eşlik etmiştik. Ancak şunu da itiraf etmem gerekir ki, aynı çatının altında çay höpürdettiğim bu üç adam benim bulutumun gerçek bir bulut olmasının en büyük ve en güçlü nedeniydi.

çürük vişne kokulu geceler ve şaraptan gömlek  // chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin