=Gece benden yana.=

929 93 123
                                    

Kağıttan uçaklar. Ne garip aletlerdi. Gerçi alet olup olmadıklarına da emin değildim. Bir kağıdı alıp birçok farklı şekilde katlıyor ve parmak uçlarınızdan havaya doğru yolluyordunuz. Rüzgar sizden yana ise kimisi uçuyordu. Kanatlarında özgürlüğün tuzlu tadıyla beraber süzülüyordu var olmayan yerlere. Uçabilen uçaklar şanslıydı.

Ama uçamayanları da vardı. Ben henüz beş yaşındayken, Hoseok elindeki saman kağıtlarından uçaklar yapmaya çalışırdı. Her işte olduğu gibi bunda da iyiydi. Minik parmaklarının altında keskin virajlar ile şekillenen uçaklar daima hızla uçar ve havada taklalar atarlardı. Köşeden onu ve uçaklarını hayranlıkla izlerdim. Hoseok beni fark ettiğinde bana da öğretmek istedi. Tanrı yukarda, buna cidden çabaladı da.

Minik ellerim küçükken çok terlerdi. Özellikle de heyecanlandığımda. Size ilk defa kağıttan uçak yapacak beş yaşındaki bir kızın o an duyduğu heyecanı aktarma girişiminde bulunmayacağım zira beni anlıyorsunuzdur. Ellerim arasında nemlenip hamur olan kağıtlar, o zamanlar sıfır olan geometri bilgim, daha düz yolda yürüyemeyen benden elimdeki kağıdı jilet gibi katlamamı bekleyen Hoseok. O an'ın özeti buydu. Hoseok önce kendi önündeki kağıdı katlıyor, bunu yaparken yavaşça bana anlatıyor ve benimde kendi önümdeki kağıdı düzgünce katladığımdan emin olmaya çalışıyordu. Sürekli kasılıp gevşeyen kaşlarıyla bana tane tane anlatıyor ve gerektiği yerde kağıtlarımı katladığım yerlerden açıp eliyle düzleştirip kendisi katlıyordu. Onu dikkatle izleyip öğrenmeye çalıştım ve denemeye devam ettim, nasıl olsa öğrenecektim.

Ama ne ağabeyim o kadar sabırlıydı ne de ben asla o kadar becerikli biri olmuştum. Saman kağıdı normal kağıtlara göre fazla ince ve hassas olurdu. Ben kağıda baskı uyguluyordum, kağıt yırtılıyordu ve parçaları ellerimde kalıyordu. Hoseok ne kadar beceriksiz olduğumu yüzüme vurup saçımı çektiğinde elimdeki kağıdı yere fırlatıp üzerine atlamıştım. O benim, ben ise onun kıvırcık kızıl saçlarını yoluyorduk. Benimkiler daha uzun oldukları gerekçesi ile daha çok acıyordu fikrimce ama Hoseok parmakları arasına dolanan saçlarıma asılırken bunu pek dikkate almıyor gibiydi o zamanlar.

Sonunda annem gelip ikimizi ayırır, birer hafta reçel cezası verir ve ikimizinde çok sevdiği birer eşyayı bir süreliğine alırdı. Hoseok genellikle Micheal Jackson plaklarından olurken ben Irene ile görüşme yasağı alıyordum. Tahmin edebileceğiniz gibi Irene o zamanlardada en sevdiğim şeydi ve ben aslında kendimi bildim bileli onunla sınanıyordum. Öyle ki bir kağıt uçağın bedeli beni kendi Yunan tanrıçamdan ayırmaktı. Hoseok yanımda plağı için ağlarken ben sadece susuyor ve eğer ona tekrar saldırırsam cezamın uzayacağı gerekçesi ile kendimi sakinleştiriyordum.

Gün sonunda Jimin, ağabeyimi ziyarete gelmişti ve beraber ikimizin de odalarının yer aldığı üst kata çıkmışlardı. Hoseok onu görünce birazda olsa sakinleşmiş ve plağının acısını unutmuş görünüyordu. Belki de annem onun en değerli şeyinin plakları olduğunu düşünerek yanılıyordu. Birkaç dakika sonra kulaklarıma dolan 'Can't take my eyes of you' şarkısı ile olduğum yerde ağlamaya başlamıştım. Oysa ki neşeli bir şarkıydı bu. Hatta ben çok sever, melodisi kulaklarıma iliştiği andan itibaren dans ederdim hep. Bu sefer öyle olmamıştı.

Zihnimde 'Seni seviyorum bebeğim ve eğer bu uygunsa, sana ihtiyacım var bebeğim' sözleri oynuyordu. O yaşımda bile bu sözler gözlerimi doldurmuştu çünkü beş yaşındaki Seulgi o an Irene'e ihtiyaç duyuyordu. Onu istiyor ve onu çok seviyordu. O koca kanepede elbisesini düzeltip bacaklarını kendine çektikten sonra salya sümük ağlıyordu. Kafasının içindeki tek şey ise kağıttan uçaklardı.

Suçu daima ellerime ya da olması gerekenden fazla hassas olan saman kağıtlarına atsam bile biliyordum işte. O zamanlar bile biliyordum asıl sorunun bende olduğunu. Asla uçak uçuramayacağımı, asla özgürlüğün kollarında süzülemeyeceğimi biliyordum ve uçan uçaklara çok imreniyordum. Asla öğrenemeyecektim bazı şeylerin tadını ve daima bir şeylere ihtiyacım olacaktı.

Juliet'in Kırık Kalbi|| SeulreneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin