Babamı beklerken aklıma doluşan düşüncelere anlam vermeye çalışıyordum. Daha düne kadar hiç arkadaşım yokken bu gün 3 tane çok samimi arkadaşım olmuştu. Üstelik erkeklerle arası iyi olmayan ben şuanda bir erkeğin formasını ve kokusunu taşıyordum. Çaktırmadan üniformayı kokladım çok ferah nane kokusuydu bu... Okuluma baktım bir daha . Tekrar tekrar rüyada olduğumu düşünüp kendimi cimcikledim. Saçım tavuk sote kokuyordu. Bu koku beni gülümsetti. Salak salak sırıttım. Düşüncelerimi ve sırıtmamı kesen şey önümde duran beyaz Land Rover oldu. Gülümseyerek babamın yanına oturdum. "İlk okul günün nasıl geçti diye soracaktım ama galiba senin için çok hızlı bir günmüş." dedi kızgınlıkla. "Erkek arkadaşın olmasını anlayabilirim ama 1 gün içeresinde olan bir şeyi kavramak zor. Sen bu kadar basit değilsin..." babamın böyle demesi beni kırmıştı. Emre'nin formasından bahsediyordu. "Baba Emre ile sevgili değiliz sen yanlış anladın." dedim hemen. "O zaman neden forması sende kızım anlat da bilelim." dedi sıkıntıyla. "Baba aslında yemekhanede üstüme yemek döktü Emre, tabiki de yanlışlıkta. Kendini mahcup hissetmiş olmalı ki bana formasını verdi bende çok kirlendiğim için kabul etmek zorunda kaldım." dedim. Biraz yalan söylemiş olabilirdim ama babama bilerek döktüğünü ve soyunma odası mevzusunu anlatacak değildim. Her ne kadar babamla iyi anlaşsakta bunlar beni aşardı. "Ha öyle desene bende şey sandıydım vallaha iyi çocukmuş sevdim keretayı bir daha sakarlık yapmasın da." dedi gülerek. Aynı açıklamaları eve gidince abim ve anneme de yapmak zorunda kalsam da pek şikayetçi değildim. Annem yemeğin birzdan hazır olacağını söyledi ve mutfağa gitti. Bende odama gittim. Çantamdan telefonumu çıkardım ve uçuş modunu kapattım. Yeni bir whatsapp grubuna eklenmiştim.
*Akar Sular Team*
Bu beni gülümsetmeye yetmişti. Ben yokken de bu grubun olduğu belliydi.
Ben : Aranıza aldığınız için teşekkürler.
Dicmo: Ay sen de bizdensin artık Neroş!
Fırat: Evet hatta aramızdaki en kafa dengi sen olabilirsin.
Dicmo: Aşk olsun Fırıldakçım.
Meriç: Kırıldık Fırat.
Ben:Şımardım vfbdhnjsk.
Meriç: Şımarmayı hak ediyorsun :)
Dicmo: Ohooo! Benim pabucum dama atılmış.
Ben: Hayır sen en çok sevilensin
Fırat: Komiğime geldi.
Dicmo: peki
Ben: Dicmooo yapma istersen gruptan ayrılırım.
Dicmo: Sakın çıkma
Meriç: Çok düşüncelisin ama ben izin ver miyorum.
Fırat: Ayn krdş.
Ben: Yemek yiyeceğim baybay
Meriç : Görüşürüz.
Fırat: bb
Dicmo: az ye.
Konuşma bitse de benim gülmem bitmemişti. Üstümdeki formayı çıkarıp güzelce katladım ve dolabımdaki en üst rafa koydum. Üzerime de beyaz bol bir tişört geçirdim. Yırtık pantolonumu çıkarıp yatağa fırlattım ve altıma pembe şort pijamamı giydim. Annem yemek hazır demeden mutfağa indim ve sofrayı hazırlamasında yardım ettim. Ve meşhur laf "Yemek hazırr! Haydin sofraya!" dedi annem. Ben masanın en düzel köşesine kuruldum. Abim koşarak indi ve karşıma oturdu babam ve annem de karşı karşıyalardı. Güzel sohbetler eşliğinde yemeklerimizi yedik. Abim sevdiği kızı anlatıp durdu. Ceylan. Ceylan'ı bende severdim ama çok da güzel sayılmazdı. Kocaman siyah gözleri, tombul yanakları, sarı uzun saçları ve kollarında dövmeleri vardı. Ama o kadar sempatikti ki kendine hayran bırakıyordu. Annem ise Ceylan'a pek sıcak yaklaşmıyordu belli ki biricik oğluşunu kıskanıyordu. Annemin yanıldığı tek konu bence buydu. Ceylan'ın şu ana kadar kimseye bir zararı olmamıştı ama bu benim değil abimin sorunuydu. Yemeklerimizi bitirdik ve sofrayı abim ve babam topladılar. Bende izin isteyip odama çıktım. Masama oturdum ve bugün verdikleri ödevleri bir kağıda sıraladım. Ardından teker teker hepsini yaptım. Yaptıklarımın üstünü çizdim. Anlamadığım ve ya önemli bulduğum yerleri renkli postitlere yazıp duvarıma yapıştırdım ve yarınki programa göre çantamı hazırladım. En sonunda telefonumu çıkarıp gruba baktım. Ben yokken pek konuşmamışlardı.
Ben: Ödevleri yapmayan varsa atabilirim.
Dicmo: Bana Fırıldak attı. Erkeklerimiz de kendisi yaptı galiba tek yapmayan benim.
Meriç: Bir kere de ödevlerini yap be kızım.
Dicmo: Tamam baba.
Fırat: Ben yokum biraz siz devam edin uyuyacağım erkenden.
Ben: İyi uykular.
Dicmo: Nehir senin üniforman yok değil mi? Yarın okul çıkışı birlikte alalım mı?
Ben: Bilmem ki?
Meriç: Bende gelirim sizi korurum.
Ben: Ha ha ha
Meriç: Gülmene sevindim dfghjk
Ben: Ne demesin
Dicmo: Bak mutlaka gidelim eğleniriz hem de çay falan içeriz sonra.
Meriç: Bana uyar
Ben: Anneme sorayım.
Dicmo: Anne kuzusumusun sen oy oy
Meriç: Sadece izin isteyecek annesinin elini tutup getirmeyecek
Ben: Getirebilirim fghjkl
Dicmo: Yok kalsın
Meriç: Tanışmış oluruz fenamı dfghjk
Ben: Müsadenizle ben Yallah Arabisatn
Dicmo: Ayn bb
Odamdan çıkıp oturma odasına annemin yanına gittim. "Anne yarın arkadaşlarımla dışarıya çıkabilir miyim? Bana üniforma alıp çay keyfi yapacağız." dedim heyecanla. Annem şaşırdı yıllar sonra arkadaşlarım oluyordu. "Kimmiş bu arkadaşlar?" dedi. "Dicle,Fırat ve Meriç anne" dedim ve profil fotoğraflarını gösterdim. Annem mırıltılar çıkardı. "Meriç de amma yakışıklıymış." dedi sırıtarak. "Git tabiki." dedi ardından da. Meriç'in profil fotoğrafına baktım.Havuzun içindeydi,saçları ıslak ve gözleri kısktı,güneş gözlerinin yeşilini parlatmıştı ve üst kısmı çıplak olduğundan karın kasları belli oluyordu. Gerçekten de yakışıklı çıkmıştı kerata. "Hadi kızım uyu,yarın dinç olman lazım." dedi ve beni kovaladı. Bende itiraz etmedim. Aşk ve Gurur'un son sayfalarını okuyarak mışıl mışıl uyudum.
Sabah uyandığımda pek de erken uyanmadığımı fark ettim ama okula gitmek için daha çok vaktim vardı. Saçlarımı tarayıp tepemden at kuyruğu yaptım ve dolabın karşına geçtim. Mavi hafif bol tişörtümü giydim altıma da siyah kot şortumu geçirdim. Okulda üşürsem diye belime siyah hırkamı bağladım. Spor ayakabılarımı giydim ve çantamın içine telefonumu koyup çantayı da sırtıma taktım. Aşağı indim ve kahvaltı yaptık ardından babam beni okula götürdü.
Dicle beni girişte bekliyordu. "Selam! Kombinine bayıldım." dedi ve koluma girdi. Sınıfta olan erkeklerin yanına gittik. Fırat bizi görünce ıslık çaldı. Fırat'ın yanına oturdum ve yanağını sıktım. Meriç bana baktı ve hafifçe gülümsedi. Meriç'e dönüp "Naber koruyucumuz?" dedim. "İyi hanım efendi siz?" dedi. "İyi, annem izin verdi ve annem seni yak-"dedim ve mallığımı anlayıp sustum. "Annen beni ne?" dedi Meriç. Dicle araya girdi. "Yakışıklı buldu demeye çalışıyor." dedi. Meriç gururla gülümsedi ve yanağıma sulu bir öpücük bıraktı. "Anneni böyle öp." dedi
"Sınıfta yapmayın aile var." dedi alayla kafamızda dikilen Emre.
"Ne işin var senin burda ya?" dedim sinirle. "Sınıfıma gelmek için senden izin mi almalıyım?" dedi ruhsuzca. Dicle'ye kötü bir bakış attım söylemesi gerekirdi. "İyi o zaman yerine geç!" dedim sinirle. "Tamam." dedi ve duvar kenarının en arka sırasına geçip bana göz kırptı. "UKALA!" diye bağırdım ve dil çıkardım. Tüm sınıf bize bakarken Emre belli belirsiz bir gülümsemeyle bana bakıyordu. "Nehir onu takma." dedi Meriç ve omzumu sıvazladı. Bende öyle yaptım. Takmadım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Işığı
Literatura Feminina-Bu benim 17 yaşım- Her ergen gibi sivilcelerim vardı,regl oluyordum, ağda günüm geliyordu yani kitaplardaki mükemmel kızlardan değildim. Hayatım monoton ve sıkıcı geçiyordu. Ortaokulda o kadar çalışmama rağmen pek güzel bir okul kazanamadım ve hika...