|5.Bölüm/ Enkaz|Karşısında yüzü gözü kanlar içindeki adamı görmenin verdiği şokla elleri yanaklarını bulan Hazel, gözlerinden akan yaşlara mani olamıyordu! Agah üstü başı darmadağın olmuş bir vaziyette acı içinde kıvranıyor, derin derin nefes almaya çalışıyordu!
'A.. Agah!' ansızın dudaklarından süzülen isimle, bir eli kapının pervazında diğer eliyle göğsünü tutan adamın yerde tuttuğu bakışları kızıl kadını buldu. O bakışlarda saf bir acı ve kadının karşısında bu denli çaresiz görünmenin utancı vardı. Çok değil ikinci göz kırpışıyla gelen kanla karışık öksürük bakışlarının yönünü değiştirirken, Hazel'i de kendine getirip toparlanmasına yetmişti! Elinden geldiğince hızlı olmaya çalışarak adamın kolunu boynundan geçirip birlikte yalpalayarak eve girdiler. Adam oldukça cüsseli ve uzun boylu olduğu için hayli zorluk yaşamıştılar ki nihayet küçük oturma odasının yine odaya uygun eskimiş küçük sarı koltuğuna yatırdı adamı. Sonrasında derin bir nefes alıp önce kendini sakinleştirip adamın iyi olduğuna inanmaya çalışarak, ilk yardım çantasıyla geri geldi salona. Bir yandan üstündeki gömleği çıkarırken bir yandan da Agah'ın bilincini kaybetmemesi için sorular soruyordu...
'Bunu sana yapanları gördün mü Agah?'
'Canın çok yanıyor mu?'
'Nasıl oldu? Biri laf mı attı?'
Ardarda sorduğu sorularla Agah gözlerini aralarken kadının korkmuş gözlerini sakinleştirmek adına dili döndüğünce cevap vermeye çalıştı...
'Biranda arabanın önünü kestiler, ben daha ne olduğunu anlayamadan arabadan çıkarıp dövmeye başladılar!' Hazel duyduklarıyla ağlamaya başlarken elleri de adamın kanlı yüzünü temizliyordu. Öyle üzülmüştü ki adamın kendi yüzünden acı çekmesine, içli içli ağlıyordu! Kendi yüzündendi biliyordu, adı gibi emindi ki Çakal' ın parmağı vardı bu işte!
'Ağlama lütfen! Ben iyiyim Hazel.' Agah kadının daha fazla ağlamasına dayanamayıp sağ kolunu büyük bir güç uygulayarak kaldırıp kadının göz yaşlarını sildi.
'Lütfen...'
Hazel adamın parmaklarını yüzünde hissetmesiyle daha da içerleyip bilinçsizce yüzünü adamın avucuna yasladı.
'Özür dilerim Agah. Gerçekten çok özür dilerim!' Yüzünü yasladığı avuçtan çekmeden sürekli özürler diliyordu. Agah kendini unutup kadına üzülmeye başlamıştı bu sefer de. Hazel'i en son hastanede yatarken ağlarken görmüştü ve şimdi yine ağlıyordu. Bu durum kendini kötü hissettiriyordu! Kızıl kadın ağlamamalıydı! Aksine sürekli gülmeli birkaç saat öncesindeki gibi kahkahalar atmalıydı! Ağlamayı yasaklamalıydı kendine!
'Sen bir şey yapmadın ki Hazel! Kendini bilmez birkaç serseri yüzünden değermi şu güzel incileri akıtmaya... Hadi toparla kendini lütfen. Pansuman yapınca her şey hallolucaktır.'
Agah'ın sözleriyle yüzünü yumuşacık ellerden çekip soluklandı kadın. Ama adamın tabiriyle incilerinin akmasını engelleyemiyordu. Bir şekilde kendini toparlamaya çalışarak pansumanı yapıp, adamın çıplak göğsünü örtmek amaçlı battaniyeyle üstünü örtüp hemen yanı başına oturdu. Bir saniye olsun bakışlarını çekmiyordu adamdan. Ya bir şey olursa, ya yaraları kanama yaparsa gibi bir sürü neden sayabilirdi... Tabi birde yüzünü unutmak istemediğinden, son kez gözlerini kırpmadan bakıyordu... Çünkü bu olanlardan sonra adam bırak mahalleyi Balat'ın önünden dahi geçmezdi. O yüzden utancını içine gömüp doya doya adamı seyre daldı.
'İyi misin?' Hazel'in sorması gereken soru adamdan gelince bir anlığına transtan çıkıverdi Hazel. Ve adama tatlı bir tebessüm göndermeyi de ihmal etmedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
S O N BAKIŞ
Ficción GeneralGerek Avrupada gerekse Türkiye'de yaptığı girişimciliklerle nam salan bir beyefendi; Agah TÜRK. Genç yaşını çalışarak tüketen bu adam evlilik müessesinden sıyrılmış, 40 yaşında müzmin bekarlar arasında yerini almıştır. Ve Hazel KUTLU. 25 yaşında h...