Şarkının ritmiyle dans ediyordu yüreği. Titremesinin sebebi heyecan mıydı yoksa serin rüzgar mı bilemiyordu o an için, cevabını aradığı da söylenemezdi. Şu an tek düşündüğü Geonhak'tı.Kütüphanenin denize bakan büyük girişinin önüne geldiklerinde büyüğü giderek yavaşlayan ve alçalan şarkısını kesmişti.
Barok sanatının mimariye dökülmüş halini incelemeye ve daha fazla anlam yakalamaya koyuldular böylece.
Geonhak küçüğüne dönüp gülümsedi,
"Sana göstermek istediğim bir şey var. Beğeneceğini umuyorum."
Yeniden ilerlemeye başladılar böylece. Adımları arasındaki mesafe daralırken Dongju kendisini kütüphanenin içinde buldu. Beraber kitap okudukları köşeye geldiklerinde aklına o sabah yaşanan olay geldi. Kalbi hızlanmaya başlamış, adımları yavaşlamıştı.
Gözlerini kahverenginin çeşitli tonlarının bulunduğu köşeden çekmeden yürümeye devam etti.
Her geçen saniyede anılar bırakıyordu onu boşluğa ve sessizliğe. Sadece ikisine ait olan adımlar bunlara eşlik eden nefes sesleri duyuluyordu.
Kısa bir süre sonra Geonhak, daha önce Dongju'nun içini görmediği bir salona yöneldi. Fransız kapıları geniş ve oldukça görkemli görünüyordu. Tam önünde durduklarından dolayı Dongju'nun gözüne olduğundan daha da büyük gelmişlerdi. Bu da onun içindeki heyecanı artırmış, meraklandırmıştı.
Kütüphanenin çoğu kısmında kullanılan ahşaplar bu kapı ve onun etrafında neredeyse yoktu. Sanki özel bir yerdi. Üstündeki süslemeler antik çağlardan kalma eserleri anımsatıyordu.
Kitaplarda gördüğü çizimleri anımsattı detaylar. Kalbinde tarif edemeyeceği hoş duyguları uyandırmıştı.
İçeri girdiklerinde büyülenmeden alamadı kendini küçük olan.
"Burayı daha önce gördüğümü hatırlamıyorum, sanırım ilk kez geliyorum!"
Nefesi kesilmişti. Büyük salonun tavanı tıpkı Michelangelo'nun Sistina Şapeli tavanı gibi figürler, resimlerle süslenmişti. İkisinin de gözleri Sistina Şapeli'ni görmüş olsaydı şayet, etkilenmezlerdi belki bu kadar fakat şu an için kütüphanede gördükleri motifler bile yeterliydi anlarını güzelleştirmeye.
"Ben de kısa bir süre önce keşfettim, güzelliğini senden saklamak istemediğim için bu geceye sakladım."
Küçük olan ışıldayan gözlerini ötekine çevirdi. Yıldızlar düşmüş gibiydi yüzüne ve çok güzel görünüyordu. Onun gibi bir arkadaşa sahip olduğu için kendini çok şanslı hissetti.
Birkaç dakika hiçbir şey konuşmadan etraflarını sarmalayan büyüleyici hava içerisinde motifleri ve diğer şeyleri incelediler. Sonunda Geonhak sessizce Venüs motifini inceleyen küçüğünün arkasına geçti ve başını onun omzuna koyarak fısıldadı; "Henüz bitmedi, bir şey daha var."
Bütün bunların güzelliği yetmiyormuş gibi bir şey daha mı gösterecekti? Dongju kalbinin iyiden iyiye hızlandığını hissediyordu. Omzundan boynuna hissettiği sıcak nefesler de bunun için yeterli olabilirdi fakat Geonhak bu gece cidden sürprizlerle doluydu. Ne güzel bir an diye geçirdi içinden. Keşke sonsuza kadar sürebilseydi.
Geonhak geri çekilerek ona burada beklemesini söyledi ve hızlı adımlarla salonun içinde kayboldu.
Geri döndüğünde elinde bir tablo tutuyordu. Oldukça dikkatliydi ve ona zarar vermemek için çaba gösterdiği yüzünden bile anlaşılıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
atlantis ✧ leeon
Narrativa StoricaBazılarına göre Atlantis yalnızca bir efsaneyken benim için sensin Dongju.