(Hande Erçel: Nazlı
Leyla Tanlar: Nil)misrastepe'den
Ulaş, İrem, Sinan, Öykü, Cem, Hande, Furkan ve Leyla balıkçı kulübesinde buluşmuşlardı.
Bir taraf rakı doldururken diğerleri yiyecekleri ayarlıyordu. İşler bittiğinde rakılarından bir yudum aldılar.
"Tahir ve Nefes'in hikayesini anlatsana." dedi İrem Ulaş'a bakarak. "Aslında onları hepsi Tahir'in hayaliymiş." dediğinde hepsi bardakları bıraktı.
"Nefes yok mu?" Cem peyniri alıp ağzına atarken konuşmuştu. "Nefes, Asiye, Mustafa, Murat, Fatih, Nil, Nazlı, Mercan, Hazan, Utku, Umut... hepsi onun bir hayaliymiş." Ulaş rakıdan bir yudum aldıktan sonra sertçe masaya bıraktı ve eriği ağzına attı.
Anlat da bilelim abi." Furkan'ın sözüyle Ulaş başını salladı ve dikleşti.
"Tahir küçükken bir kaza geçiriyor ve yatağa bağlı oluyor. Annesi Tahir'e bakamayınca terk ediyor. Babası da bir hemşire yardımıyla bakıyor oğluna. İşte o hemşire Nil. Fatih ise hemşirenin yakasında duran sarı civciv." Sinan Ulaş'ın sözünü kesti.
"O yüzden sarı civciv diyor yani Nil." Ulaş başını salladıktan sonra Hande atladı. "Peki Nazlı?"
Ulaş derin bir iç çektikten sonra devam etti. "Yan komşuları minik Nazlı. Nazlı ona hep ayısını getirirmiş ve yanı başına koyarmış. Tahir'de Nazlı'dan duyduğu kuma kelimesini içinden ayıya söylermiş. Nazlı küçük kız, ayı ise Muratmış."
Ulaş'ın boğazı kuruyunca bir yudum aldı rakıdan. Hepsi yudum aldıktan sonra Öykü konuştu.
"Asiye ve Mustafa?" Ulaş derin soluklu bir nefes verdi. İrem'e gülümsedi ve ona bakarak konuştu.
"Babası televizyonu açtığında Sen Anlat Karadeniz çıkmış. O da oradaki Asiye e Mustafa'yı ailesi konumuna getirmiş." Ulaş sözünü bitirdiğinde herkes ofladı.
İrem zeytin ve domatesi ağzına attığında Ulaş'a baktı. "Nefes kimmiş peki?"
"Nefes, Tahir'in ilkokul aşkıymış. Deli gibi sevdalıymış Nefes'e ama hiç yüz bulamamamış. Bu kazadan sonra onu sanki kavuşmuş gibi hayal etmiş. Babası bir gün Nefes'in trafik kazasında öldüğünü söyleyince o da sanki yanı başında ölmüş gibi düşünmüş." herkesin gözünden bir damla yaş akmıştı.
"Mercan, Hazan, Utku, Umut?" Leyla hemen atıldı söze ve rakıdan yudum aldı.
"Mercan ve Hazan, Tahir ve Nefes'in ilkokulda nefret ettiği insanlarmış. İkisi de Tahir'e aşıkmış. O da Nefes'i hayalinde kıskandırmış. Utku ve Umut'ta oda da duran pembe güller. O çiçekler Nefes'e kavuşamamış." Sinan elleriyle sakallarını sıvazladı.
İrem rakı bardağını tek dikişte bitirmişti o üzüntü ile.
Öykü kafasını Sinan'ın omzuna koymuş ve birer birer göz yaşı dökmüştü.
Furkan ve Leyla birbirine sarılırken Hande ve Murat tepkisizce durmuşlar.
Ulaş ise sözlerine devam etmiş. "Tahir hayatı aslında bir oda kadarmış. Küçük bir odada yaşamını sürdürmek için hayaller kurmuş Tahir." hepsi garip olmuşlardı.
"Leyla ile Mecnun gibi." İrem'in gözünden bir damla yaş düştüğünde Ulaş uzanıp sildi.
"Yazık oğlum Tahir'e. Küçük bir oda resmen hayatının her şeyi olmuş." demesiyle Furkan rakı bardağını kaldırdı.
"İçelim bakalım Tahir'e." diyen Sinan'a güldüklerinde yanlarına Mısra gelmiş.
"Öğrendiniz demek ki Nefes ile Tahir'i." herkes başını salladıktan sonra Mısra doldurduğu bardaktan bir yudum aldı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Kuyruklu Yıldıza Mektup/NefTah / Kısa Hikaye
RomanceHer şey ansızın gelen bir mektupla başlamıştı her şey. Genç kadın kapısının önünde duran mektupa baktı. Sonra üstündekini okudu 'Kuyruklu Yıldıza' Mektup ansızın hayatının merkezi olmuştu çünkü gönderen kişiyle aralarında 3.777 Km vardı. Bir mekt...